Kitap sevmek gibi bir derdimiz var!

Çevremdeki dostlara bir süredir okumak için yeni bir kitap bulamadığımdan dert yanıyordum. Bundan mıdır bilmem, epeydir eski kitapları karıştırır olmuştum doğrusu. Benim için yeni bir alışkanlık olmasa da, yayıncılıkta özellikle Türkçe telif eserlerde bir tür azalma, daralma hatta ve hatta tatsızlaşma olduğunu düşünüyordum. Bunun tabii dünyadaki sorunlardan bağımsız düşünülemeyecek tarafları vardı. Her şeyden önce dijitalleşmenin hayatımızı her bir yandan işgal etmesi, pandemi ile beraber değişen okuma alışkanlıkları, Türkiye'deki yayıncılığın parametrelerini de doğrudan etkiliyordu kuşkusuz. Ben dostlarıma böyle dert yanmaya devam ederken, karşıma bir kitap çıktı ve yayıncılıktaki kuşkularımın çoğunu silip süpürdü. Peki, beni bu kadar heyecanlandıran kitabın adı nedir, diye sorarsanız hemen vereyim cevabını. Halil Solak dostumuzun Kitap Sevenler Cemiyeti adlı metni. Alt başlığı ise "Kütüphaneler, Aşklar ve Tesadüfler"...
Solak dostumuz, kitap sevgisi üzerine bir metin hazırlamış. Tabii kitaptaki yazıları bir süredir dergilerde görüyordum ve kitaplaşmasını da arzuluyordum. İyi denemecilere karşı eskiden beri süreduran takip ışıldağımın feri azaldı. Bendeniz de dönüp dolaşıp başta da dediğim gibi eski metinleri karıştırır oldum. Nermi Uygur'dan Mustafa Kutlu'ya, Enis Batur'dan Oğuz Demiralp'e, Beşir Ayvazoğlu'na kadar çektiğim izlek çizgisi daralıyordu çünkü. Halil Solak yardımıma yetişti diyebilirim.

YENİ DOSTLUKLAR KURULUYOR
Solak, Kitap Sevenler Cemiyeti'nde öncelikle meraklı bir okur olarak kitaplarla olan kendi macerasını anlatıyor. Her ciddi okurun yakalandığı kitap biriktirmek "hastalığının" nasıl başladığını, kendisine kitaplık kurarken hangi aşamalardan, hatta çilelerden geçtiği, üniversite yıllarında kullandığı kütüphanelerdeki dedektifliklerde neleri bulduğunu rengârenk bir Türkçe ile anlatıyor. Tutkulu bir okurun kitaplarla olan yakınlığını görmek için hoş bir deneyim sunuyor biz okurlara Solak. Bununla da kalmıyor tabii ki, başka kitap tutkunlarının serüvenlerine tanık oluyoruz, başka ada(m)lara doğru yeni dostluklar kuruyoruz kitap sayesinde. Her ciddi okurun yakasını bırakmayan bazı dertlerin nasıl çözüldüğünü de öğreniyoruz. Sonra kütüphanelere geliyor sıra. Ülkemizden ve dünyadan kütüphaneler... Hele İSAM'ın anlatıldığı satırlar. Ve özel kitaplıklar. Orhan Şaik Gökyay ve Yavuz Argıt'ın bağış kitaplığında bazı karşılaşmalar. Bir yazardan başka bir yazara imzalı kitaplar. Ahmet Mithat Efendi'nin o girişimci ruhu, kendi matbaası ve tanıklıklar. Ali Emiri'den İsmail Erünsal'a upuzun bir deneyimler haritası. Eğer içinizde kitaplara karşı bir düşkünlük hissediyorsanız, kitap okumadan bir gününüz bile geçsin istemiyorsanız Halil dostumuzun kurduğu cemiyetin doğal üyesi oldunuz artık. Ve bu cemiyetin bir üyesi olarak bazı aşklar ve tesadüfler yakanızı bırakmayacak demektir. Gelin bu deneyimi Halil Solak'ın kitabında beraber okuyalım. Benzer deneyimler yaşamış olan bir okur/yazarın rehberliğinde, yeni kitap serüvenlerine atılalım. Behçet Necatigil'in mısraını biraz değiştirerek de olsa şöyle diyelim: "Bazı kitaplar bazı yaşları bekler..."