Son Güncelleme: Salı 25.08.2009 14:40
Bir cinayetin gör dediği
Kemal Göktaş, Hrant Dink Cinayeti kitabında medya, yargı ve devlet ekseni üzerinden kamuoyunu bir sürecin arkasındaki hakikati görmeye davet ediyor.
'TAHAMMÜL EDILEMEYEN...'
Hrant Dink'in Ermeni sorunu konusundaki özgün fikirleri ile gerek diasporanın şahin kesimlerini gerekse Türk resmi tezini nasıl sarstığını ortaya koyan Göktaş, bu başlangıç noktasıyla Dink'in kamuoyunda hedef haline gelen siyasal figüre dönüştürülmesinin arkasındaki gerekçeleri ve mücadele edilmesi gereken düzeni görünür kılmış: "Hrant Dink'te 'tahammül edilemeyen', Ermeni sorunu ile ilgili görüşlerini açıklarken, objektif tutumuyla, devletin resmi savunmasını sarsmasıydı. Hrant Dink, Ermeni olduğu için, 1915'lerden bugüne adeta bir anıt gibi kaldığı için öldürüldü. Hrant Dink'in öldürülmesi, onu bir anlamda kalplerdeki soykırım anıtı yaptı." Soruşturma ve dava dosyalarını inceleyerek kitabını, 2007'den bu yana tanık olunan isyan ettirici tüm ayrıntıları da kapsar hale getiren Göktaş, tüm bu çalışmanın sergilediği hakikati olanca berraklığı ile paylaşmış: "Soruşturma dosyalarının bugüne kadar ortaya çıkardığı en önemli gerçek, Hrant Dink cinayetinin, devlet görevlilerinin bilgisi dahiline işlenmiş olması. Öyle ki, polis ve jandarmanın, Hrant Dink cinayetini işleyenleri ayrı ayrı takip altında tuttuğu, onlarla ilişki içinde olduğu artık saklanamaz bir gerçek haline geldi. Türkiye'de uzunca bir süredir, iktidar mücadelesi içerisinde olan siyasi iradenin emrindeki polis ile, askerin bir kolu olan jandarmanın, Dink cinayeti failleriyle ayrı ayrı ilişkili olması ve konumlarının şaşırtıcı derecede benzer olması, Dink cinayeti ile diğer siyasal cinayetler arasındaki çok önemli bir farkı da gösteriyor: Devletin ilgili birimlerindeki ekipler çatışmış, ancak hiçbir ekip, diğer ekibi zorda bırakmak pahasına bile olsa, Dink cinayetini önleyecek adımı atmamıştır." Önsöz yazısında cinayetin tüm anlamlarını çözümleyerek, "Hrant Dink cinayeti, yargısı, emniyeti, basınıyla, tüm bir sistemin ince ince, aylarca zeminini hazırladığı, adım adım hedefini karaladığı ve ardından infaz ettiği 'modern bir linç'tir," diyen Ali Bayramoğlu yürekten katılacağımız şu saptamayla noktalamış yazısını: "Pırıltılı, ahlâklı, vicdanlı bir gazetecenin kitabını elinizde tutuyorsunuz. Eli kana bulaşmış meslektaşlarını onlar sayesinde görüyor, onlar sayesinde tahammül edebiliyoruz..." Kemal Göktaş, sadece bir cinayete giden süreci ifşa etmekle kalmıyor, Hrant Dink'in kollarını kocaman açarak kucaklayacağı 'işte bu' diyeceği türden genç, ışıklı, hakkaniyetli bir emeği paylaşıyor. Sırf bu yüzden bile okumalı ve okutmalısınız bu kitabı. Çünkü ancak sözün, haberin temiz kullanımıyla Hrant Dink'in uğruna mücadele ettiği gibi bir ülkeyi yaratmak ve alınan nefesi haketmek mümkün olabilecek.
EN SON HABERLER
- 1 Tosca operası MDOB sahnesinde
- 2 “Tiyatro Umut”, özel çocuklara umut oldu
- 3 İshak Paşa Sarayı’nda tarihe yolculuk
- 4 Sinemaya 34,5 milyon lira destek
- 5 “Bremen Mızıkacıları” Mersin DOB sahnesinde
- 6 Çağdaş edebiyatın altın kalemi hayatını kaybetti
- 7 Dijital sanatın kalbi AKM’de atacak
- 8 ‘500 dansçımızla stadyumda gövde gösterisi yapacağız’
- 9 Kidman’a yaşam boyu başarı ödülü
- 10 ‘Sıra dışı ve sıkıcı olmayan bir film yaptık’