Salı 04.05.2010
Son Güncelleme: Pazartesi 03.05.2010

Yas tutmanın kitabını yazdı

Tam 30 ülke tarafından beş yıldır Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen Prof. Dr. Vamık D.Volkan, 17 yıl sonra yeniden basılan Gidenin Ardından isimli kitabıyla ilgili SONAT BAHAR'a konuştu

27ülkede yaptığı psikopolitik araştırmalar ve barış çabaları üzerine birçok kez Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen, içlerinde Bill Clinton ve Abdullah Gül'ün de olduğu dünyaca ünlü liderlere danışmanlık yapan Prof. Vamık Volkan'ın, 17 yıl önce yazdığı Life After Loss isimli kitap, yayımlandığı yıllarda Amerika'da olay yaratmıştı. Kitap, 17 yıl aradan sonra Türkçe olarak Gidenin Ardından ismiyle OA Yayıncılık (www.oapublishing.net) tarafından yeniden basıldı. Kitabın anlattığı, herkesin hayatına bir şekilde giren yas sürecine ilişkin Prof. Vamık Volkan ile konuştuk.
- Kitabınızda sıkça kendi kişisel öykünüzü anlatmanız dikkatimi çekti.
- Yaşamım, doğumumdan altı yıl önce ölen dayımın, evimizdeki duygusal varlığı ile şekillendi. Bana dayımın adı verildi. Vamık... Dayım mühendislik eğitimi görmek üzere Kıbrıs adasından İstanbul'a gitmiş. Uzunca bir süre kendisinden haber alınamamış. Günün birinde, polis ailemi aramış ve dayımın cesedini Marmara denizinde bulduklarını söylemiş. Cesedin dayıma ait olduğu üzerindeki giysi parçalarından anlaşılmış. Doğumumla birlikte sadece dayımın adı değil, ailemin içinde dayımın yerini doldurma gereksinimi de bana geçmişti. Dayımın ulaşacağından emin oldukları başarılara ulaşmak benim sözle dile getirilmeyen görevim olmuştu. Bu gelişmeler tamamıyla bilinçdışı olarak gerçekleşti. Ben dayımın evde hüküm süren varlığını ancak psikanaliz eğitimime başladıktan sonra kavrayabildim.
- Politik psikoloji alanında uzun yıllardır çalışıyorsunuz ve çok sayıda kuramlarınız; örneğin "Seçilmiş Travma", "Seçilmiş Zafer", "Ağaç Modeli", "Delikli Peynir" vb. tüm dünyada kabul gördü. Bu bağlamda bireyden topluma geçersek, toplumların da çözümlenmemiş yasları ya da yitimleri olduğunu söyleyebilir miyiz?
- Bir sürü röportaj yaptım ve bana bu soru bu kadar net sorulmadı. Bakınız meslek hayatımın çok önemli bir bölümünü, etnik ve ulusal grupların nasıl yas tuttuklarını araştırmaya harcadım. Çalışmalarım sırasında çok sayıda etnik ya da ulusal çatışmaların taraflarıyla tanışma fırsatı buldum. Zamanla dinlediğim politik öyküleri, yitimler ve kazançlar açısından incelemeye yöneldim. Temel odak noktam; ulusların ve etnik grupların nasıl yas tuttuğu, bir grup yas tutamadığında neler olduğu, neler yaşandığı, korkunç bir savaş ya da diğer ağır yitimler yası iyileşemeyecek hale getirirse neler olabileceği ya da neler yaşanabileceği üzerinedir. Bu alanda yapılan araştırmaların, uluslararası ilişkiler kavramını genişleteceği ve politik çatışmaların barışçıl yöntemlerle çözümlenmesinde önemli rol oynayacağı konusunda hâlâ iyimserim.
- Başarılı yas tutmanın kesin ve etkin bir reçetesi var mı?
- Yas olgusunu doğru olarak anlayabilmemiz için önemli üç temel unsurdan söz etmek istiyorum. Birincisi, her yitim bizi kaçınılmaz bir keder içine sürükler. İkincisi, her yitim tüm geçmiş yitimlerimizi yeniden canlandırır. Üçüncüsü, her yitim, tam olarak yası tutabilirsek, bizlere büyüme ve yenilenmemiz için bir araç olabilir. Başarılı yas tutabilmemiz için iki ana bileşen gereklidir: Birinci bileşen, ilişkimizi bizim için ne anlama geldiğini değerlendirebilmek üzere yeniden gözden geçirmektir. İkinci bileşen ise, yitimimizi geleceği olmayan bir anıya dönüştürmektir. 'Yitim can yakıcı bir armağandır!'
- Genellikle duygusuzluk felsefesini yüceltiyoruz ve yas tutan bireyleri gözyaşlarını içlerine akıtmalarına teşvik ediyoruz...
- Haklısınız. Çoğumuz ölümü kabul etmeyle yas tutmanın da sona erdiğine inanırız. Bu yanlış bir tutum. Çünkü ölümü kabul ettikten sonra yas tutmanın en önemli ikinci evresi başlar. Bu evrede ölümün gerçekliğini kabul ettikten sonra yitirdiğimiz birey ile olan ilişkimizi artık bizleri uğraştırmayacak bir anıya dönüştürebilmek için gereken ince ve karmaşık bir uzlaşma aşamasına gireriz. Bu dönemde paniğe kapılırız. Terk edilme ve çaresizlik duygularımız yeniden canlanır. Ke-derden kaynaklanan tepkilerimiz fiziksel ve psikolojik bir ilkel çorbaya benzer.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.