Albümüm sayesinde hayatım güzelleşti

Alaturka şarkılar söylediği 'Bir Nev-i Alaturka' adlı albümüyle dikkatleri üzerine çeken Nev, konuk olduğu bir radyo programında 2.5 yıl süreyle emek verdiği bu çalışmasını anlattı. Yeni form kazandırdığı şarkılarla klasik alaturkaya ilgiyi arttırmak istediğini söyleyen Nev, "Bu albümün alaturkayı yücelteceğine inanıyorum" dedi. İşte satır başlarıyla Nev'in anlattıkları...
TREND ALBÜMÜ DEĞİL
Bu albüm 2.5 yıllık bir sürecin sonucu. Bütün telli enstrümanları kendim çaldığım için uzun sürdü. Bir nevi "Alaturkayı nasıl farklılaştırabilirim" diye düşündüm. O yüzden biraz zaman aldı. Bu çalışma, son dönemin bir trend albümü olmaktan ziyade; büyüklerini sayan, alaturkayı yücelten bir albüm.
ALATURKA ÇOK FARKLI
Alaturka albüm ama alaturka ile Klasik Türk Müziği'ni ayırmak lazım. Bu şarkılara bakarken de hayatın içinde olan, benim keyfim olan şarkıları seçtim. Aslında bu benim alaturkam, kendi duymak istediğim şarkıları nasıl söylemek istiyorsam öyle söyledim.
BEHİYE AKSOY DİNLERDİM
Annemin sesi çok güzeldir. Onun şarkı söyleme tekniğine bayılırım. Bir de küçükken her yaz ailece tatile giderdik. Kartujlu teypler vardı, arabanın içinde, Behiye Aksoy'lar çalardı. Öyle bir kulak dolgunluğu vardı ama benim de bu konuyla ilgili kendimi cesaretlendirmem son dört seneye dayanıyor.
DERS ALMADIM
Hiçbir ders almadım. Stüdyo aşamalarında, orijinal notalara bakarak, üstüne bir şeyler katarak kendimi yönlendirdim. Albüm sayesinde hayatımız güzelleşti. Annemle sabah kahvaltıda şarkıları birlikte söylüyoruz. Evde muhabbet alanlarımız arttı. Evde ud var, ben çalıyorum o söylüyor. Komşularla muhabbetimiz arttı. Arkadaşlarımla bir araya geldiğimde şarkı söylüyoruz. Muhabbetimiz değişti, hayatımız daha da güzelleşti. Daha biz oldum, daha bir İstanbullu oldum.
BESTE YAPACAĞIM
Bu albüm benim için ilk deneyim, başlangıç. Bundan sonra açıkcası ben beste yapmayı istiyorum. Türk Sanat Müziği bestecileri çok azaldı. Birazcık bu sanata sahip çıkma taraftarıyım. 'Rembetiko' diye bir tarz var. İzmir'den giden Rum'ların götürdüğü bir tarz. Onlar biz olmuş, biz onlar olmuşuz, garip bir şekilde birleşmişiz. Her türlü müziğin görsel hafızası var. Mesela tangonun bir içeriği, bir müzikalitesi var. Bunun yanında bir de görsel hafızası olarak dansı var. Bu dans tangoyu dünyaya taşımak açısından çok yardımcı oluyor. Ama Türk Sanat Musikisi dediğiniz zaman aklınıza rakı-balık ya da TRT koroları geliyor. Ama burada saz, semah, sabah ezanı bile var. Dolayısıyla da bunları çok doğru tarif etmek lazım ve görsel hafızaya sunmak lazım. Mevlana'nın semahı haricinde Türk Sanat Müziği'nde bir dans tarzı yok. Bu eksiklik giderilmeli.
GENÇLER SEVSİN İSTEDİK
Albümümüzü hazırlarken başımıza sanat danışmanı olarak Hasan Esen hocayı aldık. Kendisi İTÜ ve Haliç Üniversitesi'nde öğretim üyesi, TRT'nin de şefidir. Hasan Hoca'yla beraber öyle bir denge kurmak istedik ki hem yenilikçi olalım, hem birazcık insiyatif ve irade alalım istedik. Ama bir yandan da hoşgörü bekleyelim. Çünkü bunu bizim gençlerimize sevdirmemiz veya bilenlere farklı bir keyifte tekrardan hatırlatmamız lazım. Bu konulara dikkat ettik. Sıradan olmaması için çok çaba sarfettik. Öyle yaptık diye düşünüyorum.