Dilpesend'in harem öyküsü de romanda

Kanuni Sultan Süleyman'ın hayatının konu edildiği Muhteşem Yüzyıl dizisindeki tartışılan harem sahnelerinden sonra çok yakında yayımlanacak olan Sare - Bir Kadın Tanıdım Yaşarken isimli kitaptaki Abdülhamid'in harem hayatı da tartışma yaratacağa benziyor. Kitabın kahramanı, II. Abdülhamid'in 3. Kadın Efendisi ve Naile Sultan'ın annesi Dilpesend Hanım. Yazar Canan Doğu Demir ise kitabı annesi Sare Hanım'ın hatıratlarından yola çıkarak hazırlamış. Sare Hanım hatıralarında saray hayatına ve annesinin teyze kızı olan Dilpesend Hanım'a bol bol yer vermiş. Çok yakında yayımlanacak eserin bir dizi için senaryolaştırılmaya başlanacağını anlatan Demir'in kitabında, konaklarda büyüyen ve akrabalığı nedeniyle saray haremine konuk olan ancak başına gelen talihsizliklerle zorlu günler geçiren annesi Sare Hanım'ın hikâyesini anlatıyor.

BİR GECELİK BERABERLİK
Sare Hanım'ın inişli çıkışlı hayatında en ilginç bölüm ise haremde tanık olduğu yaşam. "Bir çok önemli kaynaktan araştırmalar yaparak annemin hatıratını doğrulatmaya çalıştım" diyen Canan Doğu Demir, kitabın harem bölümünde yaşananları tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. Bir yıl sarayda eğitim alan Dilpesend, bir geceliğine Abdülhamid ile birlikte oluyor ancak bu birliktelik sonrası hamile kalıyor. Dilpesend Hanım'ın hamileliği kalfası tarafından haremda başına kötü bir şey gelmemesi için saklanıyor. Harem kadınlarının regl günlerinin çetelesi tutulsa da, yedi ay boyunca hamilelik gizleniyor. Sonunda hamile olduğu ortaya çıkan Dilpesend Hanım, kızı Naile'yi dünyaya getiriyor ve haremde 3. Kadın Efendiliğe yükseliyor. Ancak harem çekişmesi zaten hassas olan Dilpesend Hanım'a ağır geliyor ve henüz 37 yaşındayken hayata gözlerini yumuyor. Saraya sık sık Naile Sultan'ı ziyaret etmek için giden Sare Hanım'ın hatıratında bir harem gününe ait anı şöyle aktarılıyor: "Ben de üç yaşındayken saraya gitmeye başladım. Hanım annem beni her vakit götürürdü. Saray, Kuruçeşme'de çok yüksek bir tepedeydi. Sarayın içi cenneti andırıyordu. Saraydayken o güzel salıncaklarda sallanır, kalfaların kucağında gezer, akşama kadar birçok güzel oyuncakla oynardım. Giderken bize zarf içinde para verirlerdi. Bir gün elime alınca, zarfı yere attım. 'Benim babamın parası çok,' dedim. Kalfalar paraları yerden toplayıp, başlarına götürdüler. Bu meseleyi hemen Sultan'a aksettirdiler. O da kızacak yerde, 'Çok mağrur ve kibar bir kız olacak. Çok memnun oldum,' dedi."

KİTAP ANNESİNİN VASİYETİ
Kitabın çalışmalarına annesinin vasiyeti üzerine 11 yıl önce başladığını anlatan Demir, romanı oluşturmak için annesinin günlüğünün dışında bir çok aile büyüğü ile de görüştüğünü, saltanat hayatı ile ilgili araştırmalar yaptığını anlatıyor. Annesinin babaannesinin Kafkasya'dan Türkiye'ye uzanan köle hayatıyla romana başlayan Demir "O dönem annemin babaannesi köle olarak İstanbul'a getirilip bir konağa gelin gönderilmiş. Konaklarda büyüyen annem hem konaklardaki harem hayatını hem de çok daha farklı olan saray haremini çocukluğumdan bu yana anlatırdı" diyor. Annesinin Faruk Nafiz Çamlıbel'in akrabası Demir, son günlerde bir dizi çevresinde dönen tartışmayla ilgili de "Harem bence anlatılandan çok daha entrikalıdır. Ayrıca Dilpesend Hanım'ın genç yaşta ölümünde de, harem entrikalarına dayanamaması önemli rol oynuyor" dedi.