Perşembe 27.01.2011

Hayalinde bir kez olsun cinayet işlemeyen var mı?

Tim Parks'ın yeni romanı Mimi'nin Hayaleti, katili ve kurbanlarıyla, kaçma kovalamaca ve akıl oyunlarıyla, mükemmel bir gerilim romanı.

MEHMET BİLÂL DEDE
Çağdaş İngiliz edebiyatının en parlak temsilcilerinden biri olan (benim de Kader'ine taptığım) Tim Parks, 1990 yılında yazdığı ve Türkçeye ancak 2008 yılında çevrilen Sevgili Mimi'de, bizi özel İngilizce dersi verdiği zengin İtalyan ailesinin kızı Massimina'yla evlenip sosyal ve sınıfsal basamakları kolayca atlamayı hedefleyen Morris Duckworth adlı 'sıradan' bir karakterle tanıştırmıştı. Soyadından, babasından, yoksulluktan, İngiltere'den ve İngilizlikten tiksinen Morris, aile kendisini damatlığa kabul etmeyince, aslında birlikte tatile çıktığı Massimina'yı birileri kaçırmış gibi gösterip yüksek meblağda bir fidye istemiş, olaylar onun hiç planlamadığı şekilde ilerledikçe de önüne çıkan herkesi öldürmeye başlamıştı. İşlediği cinayetlerden en ufak bir tedirginlik duymayan Morris, kara polisiye kraliçesi Patricia Hishsmith'in en ünlü karakteri Tom Ripley'e benzetilmişti. Oysa Morris'in derdi, içinde bastıramadığı cinayet zevkini tatmak ve onu estetize etmek değil, hedefine giden yolda önünü temizlemekti. Cinayet denen edimin öyle büyütülecek, yüceltilecek bir yanı yoktu. Cinayetlerin gerçeklikten uzak algılanması onu hayrete düşürüyordu. Çünkü dünya yaptıkları şeylere inanamayan katillerle, savaş suçluları ve çocuk tacizcileriyle doluydu. Ona göre herkes cinayet işleyebilecek kapasiteye sahipti, ama cinayet işleyebileceği gerçeğini kabullenme kapasitesine sahip değildi. Her mutfak bıçağı bir cinayet aletiydi, her insan zihninde binlerce defa cinayet işlemişti. Mesele, iki şeyi bir araya getirmekteydi; niyet ve fırsat.
ARAMÜKEMMEL BİR GERİLİM ROMAN
İşte, Sevgili Mimi'nin devamı niteliğindeki Mimi'nin Hayaleti'nde, niyet ve fırsatları bir araya getirmiş, ayakta kalmış bir Morris'le karşı karşıyayız. Değil mi ki, canına kıydığı Mimi'nin yasını en zarif bir şekilde tutan oydu... Cenaze evinde, ölü toprağı serilmiş bir ortam, çaresizlik ve korkunun kol gezdiği hüzünlü ve yaslı bir sessizlik bulmayı bekleyen oydu... Kahkahalar, ufak dedikodular, bol miktarda kokteyl, gümüş tepside sunulan cazip ikramlar yerine ya da hiç olmazsa bunların yanı sıra en azından bir derece oturaklı, dokunaklı bir ortam bekleyen oydu... Öyleyse başarıyı da, ödülü de hak etmişti. Mimi'nin Hayaleti, ilk kitabın aksine insanın kanını donduracak bir şekilde başlıyor. İlkinde hayatını, zengin İtalyan ailelerinin tembel ve kafasız çocuklarına ders vermek için şehrin bir ucundan diğer bir ucuna koşturmakla, güzel bir yemeğin hayalini kurmakla ve kendine acımakla geçiren Morris'i bu kez, öldürdüğü Mimi'nin ablası Paola'yla evlenmiş ve bir zamanlar güvenilmez olduğu için reddedildiği aileye girmiş olarak görüyoruz. Ancak hem hayalini tamamına erdirmek isteyen hem de sosyal ve duygusal anlamda suç mahalline yakın olmanın getirdiği o sapkın duygusallığın etkisinde olan Morris'in tek beklentisi servet değildir, dolayısıyla içindeki isyan devam etmektedir. Derinlerinde çığlık çığlığa bağıran komplekslerini doyurmak için bu taşralı zenginlerin sevgi ve saygısını kazanmaya gereksinimi vardır. Kendini yakışıklı, alçakgönüllü, hayırsever ve akıllı bulan Morris, elbette hak ettiğini düşündüğü saygınlığı da kazanmak için elinden geleni ardına koymayacaktır. Sık sık değişen ruh haline kendi de biz okurlar kadar şaşırır Morris... Kelimelere sığmayacak kadar mutluyken hemen ertesinde kendini nasıl intihar edebilecek kadar çaresiz hissettiğini bulabilmek için zihinsel kaynaklarını kurcalar durur. Nasıl bir hızla fikir değiştirebildiğine, hayatını meydana getiren zihinsel peyzajın nasıl birdenbire çölden bahçeye, dağlık alandan kırlara dönüşebildiğine kendi de inanamaz. Muhteşem bir bukalemundur o, bağımsız bir ruh, sağı solu belli olmaz, rengârenk bir Morris...
İNSANIN KANINI DONDURUYOR
Bu romanda, bulundukları çevreden Cambridge'e gitmeye hak kazanan ilk öğrenci olan oğlunu bir gün bile takdir etmeyen, aksine onun okuma merakını 'nonoşlukla' bir tutan, kaba saba babasının nefret dolu anıları değil, Mimi'nin hayaleti eşlik edecektir Morris'e. "...tam da düşünüyordum Mimi, düşünüyordum ki, eğer bana bir işaret versen, biliyorsun işte, hayatta ve iyi olduğuna dair bir belirti, bunun benim için anlamı o kadar büyük olurdu ki... Herhangi bir işaret... Senden geldiğini... ve beni affettiğini bileyim, yeter." Ve fakat vicdanının yarattığı hayalet, bir iç ses olmaktan çıkacak, giderek Morris'le karşılıklı konuşmaya başlayan, nefes kesen bir oyunun içinde ve yeni cinayetlerinde ona kılavuzluk eden bir suç ortağı haline gelecektir. Mimi'nin 'yardımsever' hayaleti ile Morris'in doymayan hayalleri bire bir örtüşecek, 'niyet' ve 'fırsat' sıklıkla bir araya gelecek, ardından bu ürkütücü ikili kendine yeni hedefler belirleyecektir... Mimi'nin Hayaleti, katili ve kurbanlarıyla, kaçma kovalamaca ve akıl oyunlarıyla, kıskançlık, rekabet, ihanet, vicdan ve şehvetin en ince ayrıntılarıyla harmanlandığı psikolojik zenginliğiyle, insandaki kötülüğü hortlatan sosyal zemine yaptığı gözlem ve eleştirisiyle, hayranlık uyandıran bir kalemin elinden çıkmış mükemmel bir gerilim romanı. Benzeri bizde az bulunur olağanüstü berraklıktaki çeviri de cabası. Sevgili Mimi'yi okuduysanız, birkaç yıl arayla yayımlanan Mimi'nin Hayaleti'ni de kaçırmayacağınızdan eminim. Ama asıl iki kitabı birden alıp hiç ara vermeden okuyacaklara ne mutlu!
Mimi'nin Hayaleti Tim Parks, Çeviren: Aslı Mertan, Kanat Kitap, 365 s., 22 TL

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.