Pazar 20.02.2011
Son Güncelleme: Pazar 20.02.2011

Altın Ayı 'Bir Ayrılık' ile İranlı yönetmene

Berlin'de Altın Ayı yarışının galibi, İran filmi 'Nadir ve Simin: Bir Ayrılık' oldu. Seyfi Teoman'ın 'Bizim Büyük Çaresizliğimiz' filmi ise geceden eli boş döndü

61. Berlin Film Festivali'nin heyecanla beklenen ödülleri dün gece festival sarayı Berlinale Palace'da yapılan törenle sahiplerini buldu. Geceye İranlı yönetmen Aşgar Farhadi'nin 'Nadir ve Simin: Bir Ayrılık-Jodaeiye Nader az Simin' filminin damga vurması şaşırtmadı. Festivalin ilk yarısında gösterilmesiyle birlikte herkesin favorisi olan film, büyük ödül Altın Ayı'nın yanı sıra tam kadro olarak hem kadın hem de erkek oyuncu ödüllerini kazandı. Filme adını veren Nadir ve Simin çiftinin ayrılığı üzerinden İran toplumuna ve insan doğasına dair çelişkileri usta ve incelikli bir dille anlatan Farhadi, artık Berlin'in gediklisi sayılır; iki yıl önce de About Elly adlı filmiyle en iyi yönetmen 'Gümüş Ayı' ödülünü kazanmıştı. Farhadi, dün gece sahnede son derece sevinçli ve heyecanlıydı. Jüri başkanı ünlü oyuncu Isabella Rosellini ve festivalin direktörü Dieter Kosslick'in birlikte verdiği ödülü alırken, "Ülkemde çok sabırlı ve harika insanlar yaşıyor" diyen İranlı sinemacı, tutuklu bulunduğu için Berlin'e gelemeyen Cafer Panahi'yi de anmayı unutmadı ve "Sorunların en kısa zamanda çözüleceğini ve gelecek yıl buraya birlikte geleceğimizi umuyorum" dedi. Usta sinemacı Panahi'nin yakın arkadaşı olan Farhadi'yle ödül öncesi yaptığımız özel söyleşide Altın Ayı ihtimalini alçakgönüllü ve temkinli bir sevinçle karşılayarak, "Her jürinin beğenisi farklıdır, umarım alırım" demiş, filminin gösterileceği İstanbul Uluslarası Film Festivali'nin davetini memnuniyetle kabul etmişti.
İKİNCİLİK ÖDÜLÜ ŞAŞIRTTI
Altın Ayı'daki büyük ödülün diğer iddialı filmi olan 'Turin Atı -A torinói ló' ikincilik anlamına gelen 'Jüri Büyük Ödülü'nü kazandı. Görsel bir şahaser olan bu filmin, tahminlerin aksine ikincil bir ödül alması şaşkınlık yarattı. Macar üstad Bela Tarr'ın sadece teşekkür ederek sahneden inmesi ise kimilerince hayal kırıklığına uğradığının göstergesiydi. Gerçi sonrasında neşesi yerindeydi ve "Kendimi tekrarlamak istemediğim için gençleri destekleyen bir yapımcı olarak devam edeceğim sinemaya" dedi. Önceden açıkladığı gibi 'Turin Atı' eğer yönetmenin son filmiyse bu şanlı bir veda olacak, sinema adına ise büyük kayıp... 'En İyi Yönetmen' ödülünü, genç Alman yönetmen Ulrich Köhler, pek iddialı olmayan 'Uyku Hastalığı- Schlafkrankheit' ile aldı. Jüri, 'Olağanüstü Sanatsal Katkı' ödülünü ise askeri yönetimin baskısını yaşayan bir anne ile kızını anlatan Arjantin filmi, 'Ödül-El Premio'nun görüntü ve sanat yönetmenleri arasında paylaştırdı. Yarışmanın son filmi olarak hoş bir süpriz yapan ve Arnavutluk'taki bir kan davasını anlatan 'Forgiveness of Blood'ı yazıp yöneten Amerikalı Joshua Marston da en iyi senaryo ödülünü kazandı. Sinemada yeni bakışları onurlandıran 'Alfred Bauer Ödülü'nün Alman filmi 'Biz Değilse Kim?-Wer wenn nicht wir?' filmine verilmesi ise zayıf bir karar olarak nitelendi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.