Avrupa'nın vicdanı sustu
İspanyol yazar, eski İspanya Kültür Bakanı Jorge Semprun, faşizme karşı mücadeleyle geçmiş bir ömür bırakarak 87 yaşında vefat etti. O, 20. yüzyılın en önemli kalemlerindendi
Yazmaya hiç ara vermedi
OSMAN AKINHAY (Federico Sanchez'den Selamlar kitabının yayıncısı):
"Semprun, 2. Dünya Savaşı'nın bitiminde Buchenwald toplama kampından çıktıktan 16 yıl sonra yazmaya başlamış ve ilk yazdığı andan itibaren de yazmaya hiç ara vermemiş bir kalemdir. Bilhassa Yazmak ya da Yaşamak adlı kitabı, ölümün içinden geçip geriye sadece hayatın kaldığı bir kuşağın sesidir. Semprun, anlatılamaz sanılanı edebiyata dönüştürmesiyle mahirdir. 1960'ların başlarında İspanyol Komünist Partisi'yle yollarını ayırmasından sonraki dönemde Sosyalist Parti hükümetinde bakan olmasıyla başlayan siyasal görüşleri biraz daha liberal demokrasiye yakın olmuştur gerçi, fakat bu eğilimi ona hiçbir zaman komünizmin 20. yüzyıl kitlelerinin gözündeki değerini azaltan bir etki yaptırmamıştır. Dolayısıyla, Semprun'ü en iyi kendi şu cümlesi anlatır kanaatindeyim: "Şafağında verdiği sözleri, tan vaktinde tutamamış bir yüzyılın şahididir."
Benzersiz biçimde çağını anlattı
SEMİH GÜMÜŞ (Eleştirmen):
"Jorge Semprun'u Nedim Gürsel'in çevirdiği Büyük Yolculuk kitabıyla tanımıştım. Okuduğum romanlar arasında beni de çok etkileyenler arasında oldu Büyük Yolculuk. Hem politik bir kişiliğe sahip olup hem de böyle harika bir edebiyatçı olmak, az rastlanır bir durumdur. Sonra o kadar güzel başka romanlarını okuduk ki. Yazmak ya da Yaşamak ile Hoşça Kal Güzel Aydınlık kitapları da bir dönemin Avrupası'nı ve 20. yüzyılın sorunlarını benzersiz biçimde anlatır. Semprun, özellikle Avrupa'da sayıları gitgide azalan, düşünür özelliğiyle eylemci özelliğini bir arada barındıran entelektüeller arasında, benim en yakınlık duyduklarımdandır."
Büyük bir Avrupa aydınıydı
NEDİM GÜRSEL (Yazar, Büyük Yolculuk kitabının çevirmeni):
"Semprun'la 1979 yılında Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olduğum sırada tanıştık. O dönem Büyük Yolculuk'u okumuş ve çok sarsılmıştım. Ardından kitabı çevirdim. Böylece Semprun'u ilk kez Türk diline kazandırdığım için de gurur duyuyorum. Büyük bir yazar ve aydındı. Gonzalez hükümeti işbaşına geldiğinde Kültür Bakanlığı da yapmıştı. Semprun tüm kitaplarında tamamen kendi yaşam deneyiminden çıkan bir dünya kurdu. Onu Fransız ya da İspanyol olarak değil büyük bir Avrupa aydını olarak düşünmek gerekir."
EN SON HABERLER
- 1 Filistin, Endülüs Olmasın
- 2 Meşhur Hattatlar sergisi sanatseverleri bekliyor
- 3 100. Yıl konseri ayakta alkışlandı
- 4 Öğretmenler tiyatrosu… Bu kez onlar ‘Perde’ dedi
- 5 Kültür Yolu Festivali Şanlıurfa'yı renklendirdi
- 6 Opera ve bale festivali başlıyor
- 7 36 yıl sonra yeniden
- 8 Cannes’da ödüller sahiplerini buldu
- 9 Bıçaklar yine çekiliyor
- 10 Rezonans prömiyer yaptı!