Salı 17.01.2012 00:00
Son Güncelleme: Salı 17.01.2012 11:54

Rauf Denktaş'ın vasiyeti

Rauf Denktaş'la son röportajı Nur Batur yapmış ve 'Tarihi Yazarken Yaşamak' kitabında yayınlamıştı... İşte o röportaj ve Rauf Dentaş'ın vasiyeti...

SUNUŞ

Küçüçük bir adadan dünyaya meydan okumaktan korkmayan bir dava adamıydı o... Kendisini Kıbrıs Türklerine adamış bir adam! Hep tek bir hayal için yaşadı. Kıbrıs Türklerinin bağımsızlığı hayali. Onu inatçılıkla suçlayanlar çoktu. Gerçekten de inandıkları için sonuna kadar savaşacak kadar inatçıydı. Müzakere masasında onun karşısına oturmak cesaret isterdi. Kimler geldi, kimler geçti. Perez de Cuellar'dan Butros Gali'ye, Richard Holbooke'dan Kofi Annan'a. Hepsi de sonunda havlu attı. Dostluğuna ve sohbetlerine ise doyum olmazdı Rauf Denktaş'ın. Muzip bir çocuk gibiydi sanki. Esprileriyle kırıp geçirirdi herkesi. O aslında çoşkuyla hayatı kucaklayan, deli deli akan bir ırmak gibiydi.
Rauf Denktaş'la ilk tanışmamız 1980'lerin başına rastlar. Bir köye girdiği zaman herkesin "Çok Yaşa Denktaş Bey" diye koşup kucakladığı, onun da büyük bir çoşkuyla bir köy evinin merdivenlerine çıkıp Kıbrıs davasını anlattığı günlere. 30 yıl geçti aradan. Denktaş'la kaç kez buluşup, ondan kaç saat Kıbrıs davasını dinlediğimi hatırlayamıyorum doğrusu. Ama son röportajı yapacağım aklımın ucundan bile geçmemişti. Denktaş'la son röportajı ikinci beyin kanamasından birkaç gün önce, 16 Ağustos 2011'de yaptım. Bayramdan önceydi. Denktaş Bey'i Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Ankara'daki rehabilitasyon merkezinde ziyarete gittim.

Odasına girdiğim zaman fizik tedaviden yeni çıkmış beni bekliyordu. "Hoş geldin Nur" derken ilk kez Denktaş'ı böylesine hüzünlü gördüm. Neşelendirmek için "Efendim siz olmadan Kıbrıs olmuyor" dedim. Yüzünü hüzünlü bir gülümseme kapladı. "Efendim röportaj yapalım mı?" dedim. O anda gözleri parladı. Yüzünü kaplayan hüzün biraz olsun dağıldı. Gülümseyerek "Sor bakalım" dedi. Söyleşiye başladık ve yarım saat konuştuk. Arap Baharından, Kıbrıs'a, Avrupa Birliği'nden, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne. Zaman zaman cümlelerin arasında uzun soluklar alarak ağır ağır anlattı Denktaş. Her sözcüğü 87 yıllık bir imbikten süzülen damlalar gibiydi sanki. Yarım saatin sonunda yorulduğunu görünce "Sizi yordum. Daha sonra tekrar geleyim" dedim. "Bekleyeceğim" dedi. Sonra birlikte fotoğraflar çektik. Daha konuşacak çok şey vardı Denktaş Bey!.. Söyleşimize "Arap dünyasındaki ayaklanmaları nasıl görüyorsunuz, Ortadoğu nereye gidiyor?" sorusuyla başladım. Hiç tereddüt etmeden "Amerika'nın istediği yere" diye yanıt verdi. Ve sözcükleri tek tek seçerek ağır ağır sürdürdü konuşmasını: "Türkiye'nin Arap dünyasının lideri olmasını engellemek için bir hareket var. Hem Amerika'da hem Avrupa'da hem de Arap dünyasında. Önce böyle bir liderlik payesi vermeye kalktılar. Baktılar ki, doğru bir istikamet değil."

'TÜRKİYE'DEN KORKTULAR' "
Korktular mı?" dedim. Yine tereddüt etmeden "Evet" dedi. Bunun üzerine "Peki neden başlangıçta Türkiye'ye böyle bir rol biçtiler?" diye ısrar ettim. Denktaş şöyle dedi: "İslam ülkesi sıfatıyla bir rol vermek istediler. Sonra Türkiye'nin İslam aleminde lider olmanın ötesinde bir önderlik istediği neticesine vararak, daha ziyade bu yönde bir hareket başlattılar." Denktaş'a yıllar tüm dünyanın tartıştığı soruyu da sordum. "Amerika yeniden Ortadoğu'da harita mı çizmeye çalışıyor?" Yine tereddütsüz yanıtladı Denktaş: "Tabii"
'SIÇRAMA TAHTASI'
Denktaş'a sordum: "Yeni haritada Kıbrıs nasıl bir yerde olacak? Kıbrıs'da ne yapmak istiyorlar sizce?" Denktaş konuşmasına şöyle devam etti: "Amerika kendi çıkarı için kullanacak. Sağa sola bir sıçrama tahtası olarak kullanmayı öngördü. Sonra Kıbrıs'ın Arap dünyasında da Türkiye açısından bir önemi olduğunu idrak ederek geri adım atmaya başladı. Kıbrıs'ı o yönde kullanmak için bir adım attı. Türkiye, Kıbrıs için 'Bu benim milli davamın temelidir. Esasıdır. Ben bundan ayrılmam. Vazgeçmem' demeli."

KIBRIS AKDENİZ'DE DOĞAL UÇAK GEMİSİ
Denktaş hasta yatağında da hâlâ Kıbrıs davası için kaygılıydı aslında. Kıbrıs Türklerinin 38 yıldır ekonomik ve siyasi ambargo yaşadıklarını dikkate alırsak hayatını Kıbrıs davasına adayan bir liderin kaygısı anlaşılıyor aslında. Denktaş belki daha önce yüzlerle kez söylediği gibi yine Kıbrıs'ın hem Türkiye hem de ABD için önemini ısrarla vurguladı. Gerçekten Kıbrıs Adası'nın tarih boyunca stratejik bir önemi oldu. Kimin elinde olduysa Akdeniz'i, Ortadoğu'yu ve Kuzey Afrika'yı kontrol etti. Roma İmparatorluğu'ndan Osmanlı'ya kadar. Osmanlılar 307 yıl Kıbrıs Adası'ndan Akdeniz'e hakim oldular. Daha sonra da 72 yıl boyunca İngilizler tüm Ortadoğu'yu Kıbrıs'dan yönettiler. 1960'da İngilizler Rumların Yunanistan'a ilhak etmek için silahlı saldırıları yüzünden Türkiye'yle birlikte adada Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmasını kabul etmiş olsa bile, iki askeri üs aldılar. Böylece de İngiliz toprağı sayılan Rum kesimindeki İngiliz askeri üsleri İngiltere ve ABD için Akdeniz'de doğal uçak gemisi olarak kaldı. Askeri üsleri Ortadoğu'ya askeri müdahale için sıçrama tahtası olarak kullandılar. Daha da önemli İngiltere 50 yıldır sorunu çözmek için devam eden müzakerelerde hiçbir zaman İngiliz üslerini pazarlık konusu yapmadı. Üslerden vazgeçmedi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.