Bu da "Beethoven maratonu"

Besteci ve piyanist Tuluğ Tırpan ile akademisyen keman virtüözü Cihat Aşkın, bugün, zorlu bir maratonun son düzlüğünü koşacak. Türkiye'de en son 30 yıl önce Güler Uratar ve Suna Kan tarafından 'koşulan' bu maraton, 'Beethoven maratonu' olarak adlandırılıyor. Çünkü, ünlü bestecinin en ünlü 10 sonatı bu maraton kapsamında arka arkaya seslendiriyor. Tırpan ve Aşkın'ın Beethoven maratonu da 1 Mart, perşembe günü başladı. Caddebostan Kültür Merkezi'nde (CKM) düzenlenen ilk konserde, ikili, Beethoven'ın üç sonatını arkaya arkaya seslendirdi. Dün yine CKM'de düzenlenen ikinci konserde ise dört Beethoven sonatı daha seslendirildi. Bugün düzenlenecek konserle de maraton sona erecek. İkili bugün üç sonat daha seslendirecek. Saat 20.00'de başlayacak ve Beethoven'ın ünlü Kreutzer Sonatı'nın da seslendirileceği konser öncesinde saat 16.00'da da Bülent Keskinkaya'nın katılacağı bir söyleşi düzenlenecek.

BU BİR GÜÇ GÖSTERİSİ
Tuluğ Tırpan, "Biz esasında Avrasya Maratonu'na katılacaktık. Birkaç gün uğraştık. Baktık ki olmayacak. Koşunun ortasında bayılacağız. Ben de 'Cihat kardeşim, bizim yaşımız geçti. Bırak Avrasya'yı gel biz Beethoven maratonu yapalım' dedim. O da 'Hay aklınla bin yaşa' dedi" diyerek espirili bir şekilde, bu maratonu koşmaya nasıl karar verdiklerini anlatıyor. Aslında bu şakanın biraz gerçeklik payı da var. Tırpan bu durumu, çıktıkları Beethoven maratonunu 'bir güç gösterisi' olarak tanımlayarak anlatıyor: "Her keman ya da piyano ustası bununla uğraşmaz. Çünkü bu birazcık 'güç gösterisi'. Kafayı biraz Beethoven'ın bu sonatlarına takmış olmanız gerek. Cihat da tabii Beethoven'ı çok seviyor ve olağanüstü yorumluyor. Kariyerlerimiz boyunca da bu sonatları çalmıştık." Bir güç gösterisini başarıyla tamamlamanın dışında, iki önemli müzsiyenimizin, bu maratona çıkmasını sağlayan başka bir motivasyon daha var. O da Beethoven'a duydukları hayranlık. İki müzisyen de Beethoven'ın hayatlarında çok önemli bir yere sahip olduğunun altını çiziyor. Cihat Aşkın'a göre, Doğu ve Batı'yı birleştirmeyi başaran Beethoven sadece kendileri için değil, tüm dünya müzisyenleri için çok önemli. Aşkın, Beethoven'ın ünlü 9. Senfoni'sini örnek gösteriyor: "Bir Alman bestecisi olmasına rağmen, Beethoven, 9. Senfoni'sinde, Friedrich von Schiller'in sözleriyle 'Ey insanlık' diye sesleniyor. Senfoninin ikinci bölümünde de bir Türk Marşı başlar. Bu Doğu dünyasını temsil ediyor. Bu mehter ritmini de bir savaş yürüyüşü olarak değil yaklaşan bir adım olarak gösterir. Doğu'da da bir dünya var demek ister. 'Kardeş olun' diyor. Bu muhteşem bir felsefe."
Kaliteli müzik dinlenmiyor
Tuluğ Tırpan ve Cihat Aşkın'ın ortak bir tespiti var. İki müzisyen de "Türkiye'de kaliteli müzik dinlenmiyor" diyor. Aşkın, kalite müzikten kastının sadece klasik batı müziği olmadığını söylüyor ve "Türk Klasik Müziği, Itri, Dede Efendi de dinlenmiyor" diyor. Tuluğ Tırpan'a göre ise bu durum tüm dünyada aynı. Klasik müziğin üvey evlat muamelesi görmesinden yakınan Tırpan, bu durumun 'zaman eşittir para' denkleminden kaynaklandığını söylüyor.