Giriş Tarihi: 18.6.2013

İstanbul'da zıt kutuplar bir araya geliyor

Arkın Allen veya daha çok bilinen adıyla Mercan Dede; yeni albümü 'Dünya' için Delhi, Montreal, New York gibi şehirleri, Ürdün, Lübnan gibi ülkeleri dolanmış durmuş. Ama kendi deyimiyle 'pergelin sabit kalan ayağı' hep İstanbul olmuş

Müzisyen Arkın Allen, tam bir 'çok amaçlı çakı' gibi. Onu kimi zaman akustik ve sade projeleri gerçekleştirdiği Istanbul Quartet'te, kimi zaman 'Secret Tribe' ile DJ Arkın Allen olarak, kimi zamansa 'Ensemble' ile Mercan Dede olarak görüyor ve takip ediyoruz. Arkın Allen; altı yıl aradan sonra yayınladığı 'Dünya' adlı albümünü, Touch İstanbul dergisinden Sebla Koçan'a anlattı...
Müziğinizde huzura çağrı, sükûnet, Sufi geleneğinden beslenen bir altyapı var. İstanbul'da sakin kalabilmek mümkün mü?
Ben Kanada ve İstanbul'da yaşıyorum. Kanada; Avrupa ve Ortadoğu'nun toplamından büyük. Yaşayan insan sayısı 30 milyon. İstanbul'da ise 20 milyon insan var... İstanbul'unki kaotik, ilham veren bir enerji. Ama onun içselleşmesi çok önemli.
BİZ GEÇİŞ TOPLUMUYUZ

İstiklal Caddesi, İstanbul'un belki de en kozmopolit yeri. Yine de burada yürürken bile kendimizi tedirgin ve ürkek hissediyoruz; neden sizce?
Bizi bir geçiş toplumu olarak görüyorum. Osmanlı İmparatorluğu çöküyor ve Türkiye Cumhuriyeti halen bebek aslında. 100 yıl hiçbir şey değil ki! Doğu'dan gelen göçler, şehri çok etkiliyor. Doğayla iç içe olan insanlar değişime adapte olamıyor. Kentselleşme süreci çok sağlıksız. Ben İstanbul'da üniversitede okurken nüfus 5 milyondu. Düşünsene 30 yılda 5 milyondan 20 milyona çıkıyor... Sıkıntılar var.
İstanbul'daki kaosla tezat mı düşüyor o zaman müziğiniz?
Tasavvufta da vardır; zıt kutupların bir araya gelmesinden oluşan bir âlemde yaşıyoruz. İstanbul'da da öyle... Zıt kutuplar bir arada ve sen nerede duracağını seçiyorsun. Müziğin içinde de belli yerlerde belli kaoslar var. Bir gün dünyanın değişik yerlerinden gelen spiritüel büyüklerle yaptığım bir sohbette şunu konuştuk: Meditasyon; Taksim gibi bir yerde, o kaosun içinde kendi içine dönebilmektir. Yoksa dağ başında çok güzel bir gölün yanında olmanın meditatif bir yanı yok ki. Ben, Taksim'den Tünel'e doğru giderken, akıl programını biraz dışarıda bırakıyorum. O cadde içinde öyle ilham veren bir kaos var ki; sesler, insanlar, polis sirenleri, dükkanlardan çalan müzikler, satıcılar... Muazzam ilham veren bir şey.
Şehrin bir sesi var diyorsunuz yani.
Hem de nasıl! Muazzam bir ses o... Almanya'da öyle bir ses yok mesela. Benim için yapısal bir ses o sadece. İstanbul'da ise organik bir ses var. Kalbi olan büyük bir canlı gibi yani. İlhamı eğer içselleştirmiyorsan, bence ilham o zaman bir yerden bir şeyi araklamanın kibarcası. Son albüm 'Dünya'da gözlerimizden, kulaklarımızdan geçenlerin geri yansımasını anlattık.

MERCİMEK ÇORBASI...

Kanada'ya döndüğünüzde İstanbul'u özlüyor musunuz?
Sosyal, politik ve kültürel bir anlaşma var Montreal'de. Orada Fransız, İngiliz ve Kızılderililer var; ilginç bir dil konuşuyorlar. Kuzey ABD'nin en Avrupai yeri Montreal. İnsan olmaya ait kavramlar çok oturmuş durumda. Yolda karşıdan karşıya geçerken arabaların durması, beni ziyarete gelen Türk arkadaşlarımı çok şaşırtıyor mesela.
Montreal'deyken en çok neyi özlüyorsunuz?
Ben en çok yemekleri özlüyorum. Uzun yıllardır vejetaryenim. Mercimek çorbasını çok özlüyorum. Montreal'de yapınca aynısı olmuyor.
TÜRKÜ VE ROCK BARLAR YAN YANA
Yabancılar, İstanbul'da hep yemek kültürümüze hayran kalıyor...
Belli şehirlerde belli bir finans sınıfında yersin ama İstanbul'da gidip 2 liraya sokakta nohut-pilav yiyebilirsin. Ertesi gün çok lüks bir restorana da gidebilirsin... Bu bana hep ilginç gelmiştir. Beyoğlu'nun arka sokaklarındaki türkü barlar mesela; pek cesaret edip giremedim ama görüyorum, içerde halay çekiliyor, iki sokak ötede rock bar var.
TİLKİ DÖN DOLAN KÜRKÇÜ DÜKKANINDA
İstanbul'daki muazzam tarihe şaşırmıyoruz bile... Alışmışız, bir parçamız olmuş çünkü.
Kesinlikle öyle. 'Dünya' albümü İstanbullu. Pergel gibi; semazenin bir ayağı tüm merkezlerde, temeldeki ayak ise İstanbul'da. Tilki dön dolan kürkçü dükkanında...
Bir de içinde doğduğumuz için şımarıklık ediyoruz bence...
Mum dibine ışık vermiyor işte. Vücudu çok talan edilmiş ama ruhu hâlâ var. Ruhuna dokunabilmek gerekli. İstanbul bir kadındır... Martılar var bir de. Bak biz konuşurken geçiyorlar. Bu semboller kalmalı. Martılar İstanbul'u terk ettiğinde İstanbul ruhunu kaybeder.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.