Cuma 06.02.2015 00:00
Son Güncelleme: Cuma 06.02.2015 17:00

40 yıldır Marmara Denizi’nin dibindeler

Saat 18:52... “Bursa” uçağını indirmek için bağlantı kurmaya çalışan kulenin anonsları cevapsız kalır; “TK 345 seni kaybettim. Beni duyuyor musun?”

Muhtemelen pek az kişi bilir.
Tarih 30 Ocak 1975…
İzmir'den kalkan 345 sefer sayılı Türk Hava Yolları uçağı, İstanbul'a gerçekleştirdiği son yolculuğunda, ilk iniş denemesinin ardından tekrar yükselmek zorunda kalır.
Uçak, ilk denemesinde başarılı bir iniş gerçekleştirmiş ve tekerlekleri piste değmiş olmasına rağmen, tam o sırada havaalanında elektrikler kesildiği için tekrar yükselmek zorunda kalmıştır.
O dönemde havalimanında kullanılan eski model jenaratörlerin devreye girmesi için yirmi saniye kadar bir zamana ihtiyaç vardır ve uçak, bu süre içinde pistten çıkma tehlikesi yaşayabileceği için pilotlar tekrar havalanmak zorunda kalmıştır.
Sadece yirmi saniyelik bir karanlık ve kaybolan kırk iki hayat...
Tekrar yükselip Topkapı üzerinden tura çıkan TK 345, Marmara Denizi üzerindeyken kuleyle irtibatını aniden kaybeder ve ortadan kaybolur.
Başta da denildiği gibi yıl 1975.
Ne radar var, ne de bugünkü gibi gelişmiş bir izleme sistemi...
O dönemki yetkililer uçağın kaçırılmış olduğunu düşünerek uçağın erişebileceği mesafedeki diğer havaalanlarına haber bile vermişler.
Gece boyunca, fırtınayla çalkalanan denizde yapılan tüm aramalar sonuçsuz kalınca, çalışmalar sabah saatlerine bırakılır ve en sonunda uçağın bazı parçaları denizin çeşitli yerlerinde bulunur. Böylelikle uçağın denize düşmüş olduğu açıklık kazanmıştır ancak enkazın yeri bir türlü tespit edilememektedir.
Günümüzde pek azımızın bildiği 345 sefer sayılı bu uçuş, Türkiye'nin ilk ve tek denizde kaybolan sivil uçağı olma özelliğini taşımaktadır. İşin en ilginç kısmı ise uçağın yeri tespit edildikten sonra dahi, teknik yetersizlikler yüzünden düştüğü yerden çıkarılamamış olması ve kazada hayatlarını kaybeden yolcuların cesetleriyle birlikte hâlâ Marmara Denizi'nin dibinde yatıyor oluşudur.
Geçtiğimiz sene yayımlanan Piri Reis'in Sırrı adlı romanıyla ünlü Osmanlı amirali Piri Reis'in son yıllarına değinen ve basında geniş yer bulan yazar Cenk Kayakuş, yine öz tarihimize ilişkin bambaşka bir gizem üzerine, soluksuz okuyacağınız bir eser sunuyor.
Özellikle 2014 yılının sivil havacılık tarihinin en gizemli olaylarına şahit olduğunu düşünürsek, (ve havacılık kazalarının sıkça yaşandığı bu günlerde) kendi tarihimize ait bu son derece gizemli uçak kazası, bir de Cenk Kayakuş'un kaleminden okunmayı fazlasıyla hak ediyor diyebiliriz.
Çok yakında Altın Bilek Yayınları etiketiyle çıkacak olan Uçuş 345, tüm seçkin kitapçılarda macera meraklısı okuyucularını bekliyor olacak.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.