Galatasaray Spor Kulübü Tekerlekli Sandalye Basketbol Şube Başkanı olan Dilara Endican, yakında Kanaltürk'te bir sohbet programıyla seyircinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Endican, yeni programı 'Hay Hay Buyursun Gelsin'in perde arkasını, hayatını, hobilerini ve gelecek planlarını Şamdan Plus dergisinden Gülru İncu'ya anlattı...
ÜNLÜ İSİMLERLE BİR GÜN
Programın nasıl bir içeriği olacak?
Programımızın ismi, Nazan Öncel'in aynı adlı şarkısından da anımsayacağınız gibi 'Hay Hay Buyursun Gelsin'. Sanatçılarımızın, sporcularımızın, işadamlarımızın, ünlülerimizin setlerine, evlerine, iş yerlerine, kısacası bulundukları yerlere konuk oluyorum. Onlarla birlikte bir günü geçiriyoruz. Günün ardından da onların çok sevdikleri ama onunla ön planda olmadıkları bir aktiviteyi beraber gerçekleştiriyoruz. Bu programın amacı, onların gizli kalmış, bilinmeyen yönlerini birazcık keşfetmek, onların hayat yolculuklarının içine dalmak.
Profil olarak belirlediğiniz ya da öncelikle tercih ettiğiniz meslek grupları var mı?
Spor ve sanat ilk anda aklıma gelenler. Sanat derken sanatın her dalını kastediyorum elbette; tiyatro, resim, ses sanatçılığı, ressam gibi... Sporda da yine her spor dalından isimleri almak istiyorum; futbolcular, voleybolcular, kulüp başkanları, futbol hocaları ya da basketbol koçları olabilir. Amaç; başarıya imza atmış, özellikle gençler için rol model olmuş kişilerin gizli kalmış yönlerini yeniden keşfetmek. İş dünyasında çok ciddi, kariyer sahibi işadamlarının aslında çok ilginç ve keyif verici hobileri var ve çoğunun bu yönü bilinmiyor. Bunları da biraz keşfedeceğiz inşallah.
DELİ CESARETİ VAR
Sizi bugüne kadar birçok programda izledik. Televizyon maceranız nasıl başladı?
Aslında kliplerle, sanatçı dostlarımla başladı. Onlar bir klip çekecekleri zaman benden küçük küçük fikir almaya başladılar ama hiçbir zaman hiçbirine ne moda danışmanlığı, ne kreatif direktörlük yaptım; hep dostane ilişkiler içinde fikir beyan ettim sadece. Set arkasını çok seviyorum, bir de herhalde biraz deli cesareti; bir şey yaparken kendimi nerede rahat ve başarılı hissediyorsam, orada olmak cazip geldi her zaman bana. Böylece arkası da geldi.
Sosyal sorumluluk projeleriyle de ilgileniyorsunuz; yeni bir proje üzerinde çalışıyor musunuz?
Evet, Meral Okay'dan yola çıkarak, matematik köyü için üzerinde çalıştığımız ve geliştirmek üzere olduğumuz bir sosyal sorumluluk projesi daha gerçekleştireceğiz inşallah. Çünkü Meral Okay'ın anısı, hayatı ve onun için yapılacak olan her şey; ben ve arkadaşları için çok değerli.
HAYALLERİMİN PEŞİNDEN GİDERİM
Dilara Hanım iş hayatının dışında gününüzü nasıl geçirirsiniz, neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Herkesin kendi sevdiği alanlarda bir şeyler yapması, o kişinin nefes alması demektir aslında. Ben de sporumu yapmaya çalışıyorum, boş zaman bulduğumda da ayaklarımı uzatıp boş boş oturmayı seviyorum aslında. (Gülüyor) Hayatta böyle bir lüksünüz yok aslında çünkü hayat çok çabuk geçiyor. Sevdiklerimle bir arada olmayı, seyahat etmeyi, hayatı dolu dolu yaşamayı severim. Kendimi seviyorum, kendimle, insanlarla, hayvanlarla barışığım. Negatif düşünmeyi sevmem hiç. İnanmayı, şükretmeyi çok severim. İnanmak, inanmama cesaretini göstermekten çok daha kolay. Hayal kurmayı ve o hayallerin peşinden gitmeyi de çok severim. Üzerine eğildiğim konuyu sonuna kadar zorlamayı, yeni bir şey yaratmak üzerine ne olursa olsun çabalamayı severim. Tabii şimdi kafam tamamen yeni işimin yolculuğunda.
TELEVİZYON SON İKİ YILDIR HAYATIMDA
Televizyonla nasıl bir ilişkiniz var; çoğumuz gibi hayatınızın baş köşesine kurulu, yoksa mesafeli mi duruyorsunuz?
Çok hayatımın içinde değildi ama iki yıl önce ayağımdan bir rahatsızlık geçirdim ve evde yatak istirahati yapmam gerekti. Dizilerde ya sanatçı arkadaşlarım oynuyor ya da yapımcıları arkadaşlarım. Son dönemde 'Muhteşem Yüzyıl' ve 'Suskunlar'ı çok seviyorum. Yabancı dizilerden de 'Games of Throne'u...