Son Güncelleme: Pazar 09.04.2017
600 lira biriktirip cahil cesaretiyle İstanbul’a geldim
Ekranın genç ismi İsmail Ege Şaşmaz, üç yıllık kariyerine altı dizi sığdırdı. Oyuncu olmak için büyük bir maceraya atıldığını söyleyen Şaşmaz, “600 lira biriktirip cahil cesaretiyle İstanbul’a geldim. Ailemi, ‘Rol kaptım’ diye kandırdım” diyor
Bugüne kadar altı televizyon dizisinde rol aldım. İlk başta planım, İstanbul'a yerleşip oyuncu olmaktı. İstanbul'a gelince de 'Bir an önce bir şeyler yapmam lazım' diyordum. Çünkü kendime ve aileme verdiğim bir söz vardı; hiç yardım almadan bir şeyleri başarmak istiyordum. Ailem, mesleki eğitim almamı istiyordu, bu yüzden meslek lisesinde okudum.
Plastik enjeksiyon kalıp teknisyenliği okudum. Liseyi bitirdim, sonra Manisa Belediye Tiyatrosu'na girdim. Sonra cahil cesaretiyle 'Ben İstanbul'a oyuncu olmaya gidiyorum' diyerek Manisa'dan ayrıldım.
OTOBÜSE BİNECEK PARAM YOKTU
Bunu yaptığımda liseyi bitirmiştim ve 18 yaşındaydım. Temelli yerleşmeden bir süre önce İstanbul'a gitmiştim ve içimdeki ses, 'Ege, sen burada yaşamalısın' diyordu. Tekrar gelmek için çaba sarf ettim. Manisa bana dar geliyordu. 'İstanbul'a gideceğim, başaracağım' diyordum ama kimse bana inanmıyordu.
Onları kandırdım; "Yeni bir dizi başlıyor, rol kaptım" dedim ama aslında öyle olmamıştı. Bir ay sonra başlayacağını söyleyerek zaman kazandım. Biriktirdiğim 600 lirayla İstanbul'da ayakta durmaya çalıştım. Onlardan bir şey isteyemezdim. Zamanla bana inandılar ve arkamda durdular.
Sıcakkanlı biriyimdir... İstanbul'da arkadaş olduğum kişilerin evinde kaldım. İlk yıl 14 ev değiştirdim ama kimseye borç takmadım. Çok şanslıyım ki, karşıma hep iyi insanlar çıktı. Organizasyonlarda çalışmaya başladım. Sonra özel bir üniversitenin reklam yüzü oldum, ardından da birkaç reklam filmi geldi.
Okula gitmeye karar versem bile, her gün otobüse verecek param yoktu. 'Ya okul, ya hayat' diye bir yol ayrımına geldim. Çünkü para kazanmam lazımdı.
İş yapmaya başladıkça yavaş yavaş hayat standardınız yükseliyor ve standardın düşmesi bazen rahatsız edebiliyor. Gereksiz para harcamıyorum ama kendimi tatmin edecek şeyler yapıyorum. Hayatımda tek değişen şey; bir restorana gittiğimde, mönüdeki yemeklerin fiyatlarına kaygıyla bakmamak oldu. Bu benim için büyük bir lüks çünkü önceden mönüden parama göre yiyecek seçerdim.
Tabii ki... İlkokul üçüncü sınıfta berber çırağı olarak çalışmaya başladım, sekizinci sınıfa kadar devam ettim. Sonrasında oto elektrik üzerine sanayide çalıştım, sonra telefoncuda, ardından garsonluğa el attım.
Konservatuvar mezunu değilim, o yüzden kendimi kişisel olarak geliştirmek istiyorum. Şu anda İstanbul Üniversitesi'nde Kültürel Miras ve Turizm Bölümü'nde okuyorum. Her dizimde, farklı bir oyuncu koçuyla çalıştım.
Benim istediğim o değil. 'Yakışıklı herif' diye değil, 'İyi oyuncu' diye anılmak istiyorum. 50 yaşıma geldiğimde, 'İsmail Ege diye bir oyuncu vardı' değil, 'İsmail Ege ne güzel işler yapıyor' dedirtmek isterim.
Bunları ben yaşadım. Geçmişini silmek, kendini silmektir. Hayatımın yapı taşları bunlar. Eğer o iki seneyi yaşamasaydım, şu an burada oturan kişi olmazdım. İnsanlar dobralığımı seviyor. Ben hâlâ Manisa'daki Ege'yim ama bazı alışkanlıklarım değişti. Sadece, Manisa'ya gittiğimde bayramlardaki gibi aile gezmesi yapıp tek tek el öpüyorum; bu değişmedi.
HİÇ ALIŞIK OLMADIĞIMIZ BİR DİZİ AMA İZLEYİCİ SEVDİ
İlk işimde 18 yaşımdaydım ve gerçekte de, rolümde de öğrenciydim. Bugüne kadar hep iyi karakterli rolleri oynadım. Şu anki dizim 'Lise Devriyesi'nde yine öğrenciyim ama travmaları olan kötü birini oynuyorum. 'Fırat Soyer' karakteri aslında tam kötü değil; kendince sebeplerle bir şeyleri başarmaya çalışıyor. Kendisini babasına kanıtlamak istiyor. Bana hiç benzemiyor fakat oynamaktan çok keyif alıyorum. Rol arkadaşım Ozan Dolunay ile de enerjimiz tuttu. Rol gereği kavgalı tipler olsak da, gerçekte çok yakınız. Birbirimize destek veriyoruz.
Tamamen farklı bir dizi... Polisiye ve lise işinin harmanlanması gerçekten zordu. Bir polisin lisede olması çok tuhaf değil mi? Hiç alışık olmadığımız bir hikaye ama izleyicimiz diziyi sevdi.
YANIMDAKİ KADINI TAŞIMAYI İYİ BİLİRİM
Çok kolay, sana eğer dizide canlandırdığını karakterin ismiyle sesleniyorsa niyetini anlıyorsun. Ben de insanım, beni başka bir yere koymaması gerekiyor. O konuda da şanslıyım, şu an güzel giden bir ilişkim var. Instagram'da fotoğraflarımız olduğu için de saklanacak bir durum yok. Özel hayatını kapalı yaşayan biriyim ama yanımdaki kadını taşımayı iyi bilirim. Çünkü kadınlar erkeğin baştacıdır.
EN SON HABERLER
- 1 Mutfak Bahane final gününe sevilen sanatçı Gülşah Buzlu damga vurdu
- 2 Yıldız Tilbe kaza yaptı! Polis aracına çarpan Yıldız Tilbe ceza yedi
- 3 Yumoş’tan Bambaşka Bi’ Ferahlık Deneyimi
- 4 'Bu evlilik yürümez' Umut Evirgen ve Alina Boz çifti 'Boşanıyorlar' iddialarına isyan etti!
- 5 İnci Taneleri'nin Azem'i Yılmaz Erdoğan'ın siz bir de gerçek kızı Berfin'i görün... Herkes oyuncu olacak derken!
- 6 Kızılcık Şerbeti’nin Giray'ı meğer usta oyuncunun oğluymuş... 44 yaşındaki Kaan Taşaner annesiyle aynı dizideymiş!
- 7 Yalı Çapkını'nın Seyran'ı Afra Saraçoğlu’nun annesi hayran bıraktı! Güzelliğiyle kızına taş çıkardı!
- 8 SON DAKİKA! Acun Ilıcalı'nın acı günü! Acun Ilıcalı'nın amcası Gürbüz Ilıcalı hayatını kaybetti
- 9 Şarkıcı Emre Altuğ 55 yaşında yeniden damat olmuştu... Partneri Gözde Kansu'dan dikkat çeken çıkış: Karı-koca olarak çok yakıştık!
- 10 Sır gibi saklıyordu...Yalı Çapkını'nın İfakat'i Gülçin Santırcıoğlu'nun 10 yıllık kocası bakın kim çıktı!