Diyetisyen Taylan Kümeli, şimdi eşi olan Gökhan Arsoy'la ilk beraber olmaya başladığında nedendir bilinmez; baba Arsoy bu ilişkiye itiraz etmiş, hatta basına oğluyla Kümeli'nin sevgili olmadıklarını, sadece iş nedeniyle bir araya geldiklerini söylemişti.
Peki bunun üzerine oğlu ne yapmıştı?
Babasını doğrulayan cümlelerle bezeli bir röportaj vermiş ve Kümeli ile ilişkisini külliyen reddetmişti.
Üzerine basa basa "Hayır, biz beraber değiliz, sadece çok sık görüşen arkadaşlarız" demişti.
Bunun üzerine ortalık karışmış ve sonuçta Arsoy, Kümeli'den evde fırçayı yemiş olacak ki daha sonra yaptığı açıklamalarda, yumuşak geçişle sevgili olduklarını en sonunda itiraf edebilmişti.
Yani bildiğin zorla, baskıyla ilişkisine 'sahip çıkmıştı'!
Sonra yurt dışında sessiz sedasız bir nikah vs.
BİR TEK O GÖRMEZDEN GELDİ
Arsoy ailesinin, başından itibaren kendi ağızlarından duyduğumuz bu 'ilişkiye onay vermeme' durumunu nedense görmezden gelen bir tek Kümeli'nin kendisi oldu.
Hâlâ da bu beyhude çabası devam ediyor.
Geçenlerde Instagram'a, eşinin anne ve babasıyla çektirdiği bir fotoğrafı koyup altına "İstenmeyen gelinmişiz ya! Nereden çıkarıyorlar?" yazmış.
Yaa evet, gerçekten nereden çıkıyor ki bu laflar?
İnsanlar gözlerinden uyduruyorlar.
Yoksa bir şey gördükleri, okudukları yok, değil mi?!
TRAJİKOMİK BİR ÇABA
Yani ne diyeyim, gerçekten çok trajikomik bir çaba bu.
Oysa ne gerek var? Üniversite zamanlarımda bir sevgilim vardı, babası manyağın tekiydi.
Adam bana gıcıktı. Aslında adam herkese gıcıktı. Kendi evlatları, karısı dahil dünya üzerinde sevdiği, saydığı pek kimse yoktu.
Lanetin tekiydi. Kimse, ne yapsa bu adama yaranamazdı. Ben de yaranamadım.
Sonunda ilişkimiz o baba yüzünden bitti.
Ben de bir saniye bile düşünmeden gidip karşısına dikildim. "Ben size ne saygısızlık, ne kötülük yaptım da beni sevmiyor, oğlunuza layık görmüyorsunuz?
Ben size söyleyeyim; hiçbir şey yapmadım. Ama sizin içinizin şeytanı o kadar güçlü ki, etrafınıza sadece nefret ve kötülük saçıyorsunuz. Ve asıl ben artık sizin yüzünüzü bir daha görmek istemiyorum" dedim.
BUHAR OLUP UÇUYORUM
Adamın dili tutuldu, neredeyse kalpten gidiyordu.
Çünkü bu zamana kadar herkes şerrinden korkmuş, kimse karşısına dikilip bunları söyleme cesaretini gösterememişti.
O gün yaptığımdan bir an bile pişman olmadığım gibi ondan sonra bana biraz ters davrandığını hissettiğim anne-babalara da yalakalık yapmak yerine hemen hayatlarından buhar olup uçmayı tercih ettim.
Ailem beni; gelsin bir pısırığın ailesi ayaklarının altında ezsin, aşağılasın diye büyütmedi.
Ayrıca özellikle bu oğlan ana-babalarının; kendi çocuklarını paşalar paşası, bulunmaz Hint kumaşı sanıp yer yüzündeki bütün gelin adaylarını ağaç kovuğundan çıkmış, oğlunun aklını çelmeye çalışan dişi şeytanlar olarak görmesine de tahammül edemiyorum.
Neyse lafı çok uzattım. Diyeceğim o ki, Taylan Kümeli keşke kendisini istemediklerini bariz belli eden ve kendi ağızlarıyla söyleyen eşinin ailesine zorla yapışıp fotoğraflar çektirmek yerine 'Beni istemeyeni ben hiç istemem' deyip efendi gibi kendi köşesine çekilebilseydi.
NİKAH SÜLALEYLE KIYILIYOR
Hayır yani, zaten kocası onu gerçekten seviyorsa neden anne-babası da sevmek zorunda olsun ki?
Türklerde var bu; bir kişiyle kıyılan nikahın aslında koca bir sülaleyle kıyılıyor olması.
Beni bir tek eşim ilgilendirir kardeşim!
Anne-babasına, sevdiğim adamı doğurup büyüttükleri için de tabii ki sevgi de gösteririm, saygı da. Hatta minnettar bile olabilirim.
Ama yani karşı taraf beni tanımadan, huyumu suyumu bilmeden, daha doğrusu tanımayı bile reddederek; yok yaşı büyük, yok işi bir acayip, yok tipi kayık bilmem ne bahaneleriyle saygısızlık ve ayıp ediyorlarsa da 'aman beni sevsinler' diye zerre uğraşmam. "Ne halleri varsa görsünler. Herkes baksın kendi hayatına" der; kuyruğu da, başımı da ömür boyu dik tutarım.
