Giriş Tarihi: 23.10.2022

Aile dizimi ile uykuda olan kötü genlerimizi uyandırmaya gerek yok

Aile dizimi dosyamızın ikinci bölümünde Prof. Kemal Sayar’ın tespiti oldukça önemli. Sayar, “Aile dizimi seansları ile kötü genlerimizi uyandırmaya gerek yok” diyor

Aile dizimi dosyamızın dün birinci bölümünü yayınlamıştık. Prof. Dr. Kemal Sayar ile röportajımızın devamında Sayar, 'İrademizi yok sayamayız. Başımıza gelenlerden hep atalarımızı suçlayarak çıkmaya çalışmak doğru değil. Hayatımızın direksiyonunda onlar değil biz varız, sorumluluk bize ait. İnsan iradesiyle şekillenir" diyor.
Aile diziminde, dedelerimizi suçlayarak kendi irademizin gerçekliğinden mi kaçıyoruz?
Daha ileri gidip, aile diziminin bahsetmediği bir gerçekten bahsedeyim size; kültürel psikoloji bize neyin doğru veya normal neyin yanlış veya anormal olduğu bilgisinin bizimle ortak soyu bile paylaşmayan insan yığını tarafından empoze edilip şartlandırılabileceğimizi söyler; sembolik düzenin aktarımı olan konuştuğumuz dil ise neyi düşünüp neyi düşünemeyeceğimizi bile belirler. Belirlenimciliğin sonu, ucu bucağı yok; yeter ki insan kendinin irade, özgürlük ve sorumluluk sahibi bir fert, bir şahsiyet olduğu gerçeğinden kaçmaya niyetlenmiş olmasın.
Kader anlayışımız, böylelikle nerde kalıyor?
Jung, "Bilinçli olmayan ne varsa, kader olarak deneyimlenecektir" der. İnsan, yaratılmışların geri kalanından farklı olarak bilinç geliştirmiş bir canlıdır, bu yüzden de onun kaderi diğerlerinin kaderi- ölçüsü (malum, kader Arapçada ölçü-ölçmek demek) gibi değildir. Bizler farkındalığa erişebilme potansiyeli barındıran canlılarız, herkes bunu yapamıyor, bazıları pek az yapabiliyor, ama yapılabildiği ölçüde de anlam verme, kendini izleme, şartlarını değiştirebilme imkanı barındırıyor farkındalık. Kendimize anlattığımız hikayelerle kendimizi, başkalarına anlattıklarımızla onları değiştirebilme şansımız var. Aile dizimi, iyi ve hayırhah bir hikayeleme tarzı değil.

Kendi irademizi yok sayıyor diyebilir miyiz aile dizimi için?
Harry Potter serisinin yazarı J.K. Rowling'in Harward Üniversitesi'nde yaptığı bir konuşmada "Yaşama bakış açılarından dolayı ebeveynlerimi töhmet altında bırakmıyorum. Yanlış istikamete bakmak söz konusu olduğunda, ailenizi suçlamanın da bir son kullanma tarihi vardır; direksiyona geçecek kadar büyüdüğünüz anda, sorumluluk da size geçer" demişti. Kendi yaşamamak fakat yaşanmak, olup bitenleri yönlendirmek yerine onlar tarafından ileriye doğru sürüklenmek gizli arzusunu barındırmıyorsak, doğru hikayeleri yazmaya ve okumaya başlamak gerekiyor.
GERİYE SADECE BOŞANMIŞ ÇİFTLER KALDI
Hayatımızda hep aynı şeyleri yaşamamızın, belli noktalarda takılmamızın belki de işlerimizin rast gitmemesinin hep geçmişe bağlanması doğru mu? Günah keçisini geçmiş olarak seçen bu popüler akımlar aslında insana zarar verir mi?
İnsan neden ona kötülük yapan birisine teşekkür etsin? Hele ağır travmatik yaşantılarda bu, çok rencide edici bir tutum. İnsana verdiği en temel zarar işte burada, biricik ömrü başkalarınınbir kurgu eserdeki talihsiz bir karakterin hatasıymış gibi biganelik içinde ziyan etmek. Neyi, niçin hissettiğimizi anlamak için kendimizi takip etmek gerekiyor, başkalarının hayatını değil, nesiller önce göçüp gitmiş insanlarınkini hiç değil. Onlar kendi bahtsızlıklarını kendi çaresizlikleri içinde yaşadılar, bugün bizim başka benliklerimiz ve şartlarımız var. Josephine Hilgard ve Martha Newman'ın ebeveynlerini kaybetmiş psikiyatri hastalarını incelediklerinde ulaştığı ilginç bir bulgu var mesela, buna "yıl dönümü reaksiyonu" adını vermişler. Hastaların hastaneye yatırıldıklarındaki yaşlarının ebeveynin öldüğü zamanki yaşıyla aynı olma olasılığı oldukça yüksekmiş. Ebeveyninin öldüğü yaşta insanlar psikosomatik olarak fazladan risk altında kalıyorlar. Bunun yanı sıra mesela ebeveynin kaybedildiği zamanda kendileri hangi yaşta iseler, en büyük çocuklarının o yaşa erdiği zamanda da bu risk artışına denk gelinmiş. Bilinç dışında yıllarca kuluçkada kalan ve zamanı geldiğinde kabuğunu kırıp yayılan düşünceler barındırabiliyoruz. Ama farkındalığımız veya yardım istediğimiz insanların farkındalığı bizi başka bir ışık altında bakmaya yönlendirebilir. Uykuda olan kötücül genlerimiz olumsuz çevre koşullarıyla aktifleşebiliyor veya olumlu sosyal çevrede de uykularına devam ediyor.

Aile dizimi seansları düzenleniyor. Ünlü otellerde, dünyaca ünlü denilen isimler yüzlerce kişiye toplu seanslar düzenliyor. Üstelik fiyatları da Euro üzerinden... Bu seanslarla şifalanmak mümkün mü?
Hayır değil. Bu, pek çok saadet zinciri girişiminde olduğu gibi dönemlik bir sektör. Sertifika formasyonlu, insanların çaresizliğinden faydalanan böyle organizasyonlara itibar etmemelerini tavsiye ederim insanlara. Yaşamlarını değiştirecekleri farkındalık, kendi bağlamları içinde sorumluluk almaktan geçiyor; öteki türlü soyunun sopunun hikayesini anlatıp rahatlar belki olsa olsa. Bu tür katartik/duygusal boşalma sağlayarak tedavi ettiğini iddia eden sahte bilimsel yaklaşımlar geçmişte de rağbet görmüştü. Prizmacılar vardı bir ara, çok yüksek ücretlerle yine lüks otellerde duygusal boşalma seansları yapan. Onlardan geriye bir sürü boşanmış çift kaldı.
Psikologlar, psikiyatristler arasında aile dizimi eğitimi alanlar da var. Siz alanında usta bir isim olarak bu tür eğitimlere ya da yöntemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yağmur yağarken küpünü doldurma yöneliminden maalesef hiçbir meslek erbabının masuniyeti yok. Elbette sözde bilimselliğini incelemek için ilgilenenler de olabilir. Bilimsel yöntem, sınanmakla ve yanlışlanamazlığı kazanmakla mümeyyiz, bir argümana en baştan kapıları kapatmak istemiyor da olabilirler. Niyetlerine göre değerlendirmek gerekiyor.
BU NOKTADA KENDİMİZİ KABUL ETMEK BİRAZ CESARET Mİ İSTİYOR?
Geçmiş anlatıları, bizim derinliklerimizin üstüne çekilmiş kalın perdeler de olabilir. Her ne kadar onları aralamamız zorunlu olsa da, bakmamız gereken yer orası değildir; perdeye değil, derinliğe bakmak gerekir. Bu da cesaret ve sorumluluk ister. İnsan kendi biricik varoluşunu cesaretle üstlenmelidir. Kimse bizim ölümümüzü ölemediği gibi, kimse de bizim biricik hayatımızı bizim yerimize yaşayamaz. Seçtiğimiz yol bizim irademizle şekillenir, insan bir sonbahar yaprağı gibi geçmişin rüzgârlarıyla oradan oraya sürüklenmez.
YARIN: SORUMLULUKTAN KAÇAN MODERN İNSAN İÇİN SUÇLU ATALARI

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.