Son Güncelleme: Pazar 26.02.2012
Alzheimer hastasından yemek daveti
'Sonbaharı Beklerken' isimli oyunda Alzheimer hastası Iris Murdoch'ı canlandıran Çolpan İlhan, "Hastaları izlemek için hastanelere gittim. Onlar yıllar öncesini net hatırlıyor ama yakın dönemi bilmiyorlar. Beni sesimden tanıyıp yemeğe davet edenler oldu" dedi
ÖLÜMDEN KAÇIŞ YOK!
ÇOLPAN İLHAN: Her şey yönetmenimiz Naşit Özcan'ın yeni bir proje yapmak istemesiyle başladı. Fakat bulduğumuz şeyler hep bilindik, oynanmış şeylerdi. Ben de değişik bir şeyler yakalayalım istiyordum. "Nasıl yaparız?" derken Naşit'in aklına 'Iris' filmi geldi. Bu filmi izlemiş, çok etkilenmiş. Ben de bu filmi izlemiş ve çok beğenmiştim. 'Iris' hayatı güzel yaşamış, kitapları yok satan marjinal bir kadın... Okuldayken aşık olduğu adamla evlendikten sonra unutkanlık hastalığına yakalanıyor. Tüm o şan, şöhret ve yaşanmışlıklar unutuluyor. Okuyorsun, bir yerlere geliyorsun, çok popüler oluyorsun ama sonra bir şey oluyor ve hayal kırıklığı yaşıyorsun. Bu bakımdan oyun beni çok çekti.
AHMET UZ: Ben Şehir Tiyatrosu'ndan yeni emekli oldum. Dinlenmeyi planlarken kendimi bu oyunda buldum. Zaten Çolpan İlhan hayranıyım. Onunla aynı sahnede buluşmak benim için çok heyecan vericiydi.
Ç.İ.: Oyun, 'Yarın ne olacağımız belli değil' mesajını veriyor. Bu düşünce bile bana çok enteresan geldi. Yazar oluyorsun, üniversite hocası ve filozof oluyorsun; kitapların yok satıyor, keyfin yerindeyken birden piyango çıkıyor ve hepsi birden hayal oluyor. Ölümden kaçış yok, ama ne kadar geç olursa; o kadar iyi diye düşünüyor herkes. Arada böyle şeyler çıkınca işi bozuyor.
A.U.: Oyunda ufak tefek özgürlüklerin bizi memnun etmemesi gerektiğini söylemeye çalışıyoruz. Çok küçük şeylere sevinip mutlu oluyoruz ama bu sırada birçok şeyi gözden kaçırıyoruz. Doktorlar her zaman "Beyni ve zihni açık tutun" derler. Iris Murdoch kadar beyni ve zihni açık bir insan yoktur herhalde. "Nasıl oluyor da böyle oluyor?" diye düşünmeden edemiyor insan. Ya aşırı yüklenmeden ya da genlerden kaynaklanıyor.
Ç.İ.: Evet. Zaten oyunun çıkış sorusu; "Bir gün karınız sizin kim olduğunuzu hatta kendi adını bile unutursa ne yapardınız?" Evlenirken 'hastalıkta sağlıkta' diye söz veriyoruz birbirimize. Biz, izleyiciye evliliklerde olması gereken dayanışmayı gösteriyoruz.
A.U.: Herkesin bir hastası var. Hastasına nasıl bakılacağı konusunda bir yol, yöntem göstermiyoruz. Zaten benim oynadığım 'John' karakteri karısı Iris'in hasta olduğunu kabullenemiyor. Çok satılan kitaplarını basan yayımcısı bir gün diyor ki: "Bu yazılarda bir tuhaflık var. Bunu 'Iris' yazmış olamaz. Ben bunu basamam." John da adamı ikna etmeye çalışıyor.
İLGİNÇ BİR DUYGUYDU!
Ç.İ.: Evet, Alzheimer hastalarını yakından izlemek için hastanelere gittim. Bir grup hasta yemek yiyordu. Ben de uzaktan onları seyrediyordum. O arada garson bana bir şey getirdi; "Ben yemeyeceğim, mersi" dedim. Sesimi duyan iki kadın "Çolpan ilhan'ın sesi" diye yanıma geldi. Beni yemeğe davet ettiler. Doktor dedi ki, "Bunlar eski sesi hatırlıyorlar, az önce ne yediğini sorsak hatırlamaz." Yıllar öncesini net hatırlıyorlar ama yakın zamanı hatırlayamıyorlar. Orada yaşadığım duygular gerçekten çok ilginçti.
BÜYÜK AŞKLARIN BİR BEDELİ VARDIR
Ç.İ.: 'John', kadının yaşadıklarından çok etkileniyor. Ben, bunu kendi hayatımda da bilirim. Sadri'nin hastalığı döneminde ondan başka bir şey görmemeye başlamış; sadece ona yoğunlaşmıştım. Burada tam tersi bir durum var. Kadın bir hastalığa yakalanıyor; erkek ona destek olmaya çalışıyor. 'John'un sabrının tükendiği, ne yapacağını şaşırdığı anlar oluyor. Onun hikayesi çok önemli bu oyun içinde...
A.U.: Büyük aşkların bedeli var. 'John' da o bedeli ödüyor. Iris Murdoch aslında çok çirkin bir kadın. O yüzden aralarındaki ilişkiye fiziki açıdan bakamıyorum. 'John', kadının beynini sevmiş diye düşünüyorum. Paylaşımları çok fazla. Ancak kabul etmek istemese de 'Iris'in hastalığı adamı da etkiliyor. Bu da çok doğal.
Ç.İ.: Tabii, kadının gelgitleri oluyor. Beni en çok o zorladı. Hastalığın verdiği boşluğa düşüp sonra tekrar hiçbir şey yokmuş gibi normal hayatına devam ediyor. Bu değişim dönemi çok zordu.
BEGÜM ÇOK YETENEKLİ VE BENİ İYİ OYNUYOR
Ç.İ.: Korkunun ecele faydası yok! Neyin, ne zaman olacağını bilemeyiz; kader...
A.U.: Bence de ölümden korkmanın bir manası yok!
Ç.İ.: Begüm, çok yetenekli. Fiziği de gayet uygun; iyi oynuyor.
EN SON HABERLER
- 1 Hepsi grubu kızlarından Cemre Kemer ikinci kez anne oldu!
- 2 Demet Akalın, Zuhal Topal'la 10 yıldır neden küs olduğunu açıkladı! Bir dönem yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu...
- 3 Ceyda Düvenci ile büyük bir aşkla evlenmişti... 90'ların yakışıklısı Kaan Girgin'e yıllar acımadı! Son hali üzdü...
- 4 Bahar'ın yıldızı Demet Evgar'ın makyajsız haline yorum yağdı "Çilleri yok muymuş?"
- 5 Seda Bakan eşini evliliğe bakın nasıl ikna etmiş! Ali Erel ile 2014 yılında dünya evine girmişti...
- 6 Sihirli Annem'in Perihan'ı usta oyuncu Gül Onat yaşadığı zor günleri ilk kez anlattı: "Hep ölümü bekledim... Can düşmanım bile bu hastalığa yakalanmasın’’
- 7 9. kez burun ameliyatı olan Murat Dalkılıç'ın son hali üzdü! Bu sen olamazsın!
- 8 Bir dönemin en güzel kadınıydı! Brooke Shields şimdi tanınmaz halde...
- 9 "Hadi artık evlenin" Yasmin Erbil sevgilisi Yiğit Poyraz'la spor salonundan pozlarını paylaştı!
- 10 Kızılcık Şerbeti'nin Doğa'sı Sıla Türkoğlu'nun "estetiğim yok" dedi eski fotoğraflar ortalığa saçıldı! Sosyal medyanın diline düştü!