Ankara'da yayınlanan Siyaset Dergisi'nin geçtiğimiz yıl düzenlenen ödül törenindeki yıldız yağmurunu televizyonlardan izleyince dikkatimi çekmişti: O kadar insanı İstanbul'dan Ankara'ya götürmek kolay iş değil. Öncelikle, davet ettiğiniz insanların yaptığınız işe inanmaları gerek. Organizasyondan şüphe duymamaları gerek. Bu kez olayın tam içinde olarak merakımı giderdim. Siyaset Dergisi'nin Yönetim Kurulu Başkanı Gül Kılıçaslan yaptığı işe öylesine sarılıyor ki; bu büyük buluşmayı gerçekleştiriyor. Salı gecesi İstanbul yıldızları Ankara semalarını kapladı. Abartmıyorum, ben bu kadar yoğun katılımın olduğu çok az davet görmüşümdür. Derginin 16. yaşı nedeniyle düzenlenen gecede kimler vardı kimler; Ajda Pekkan, Emel Sayın, Sibel Can, Mustafa Sandal, Erol Evgin, Demet Akbağ, Pınar Altuğ, Tülin Şahin, Kubat, Funda Arar, Ferdi Tayfur, Adnan Şenses, Metin Özülkü, Selami Şahin, Tuğba Özay, Bengü, Ziynet Sali, Atiye, Sıla, atv'nin 'Unutulmaz' dizisinin tüm kadrosu. Seray Sever ile Osmantan Erkır'ın sunduğu gecenin yıldızları hem başarı ödüllerini aldılar hem de canlı performanslarla izleyenlere hoş sürprizler yaşattılar. Tabii gecede Ankara'nın ağır protokolü de vardı. Gelelim notlara...
Sibel Can yine kilo almış. Herkes bunu konuştu.
Kısa bir süre önce yüz estetiği yaptıran Demet Akbağ'ın şişlikleri inmiş. Herkesten övgü aldı.
'Uçan kız' Tülin Şahin yurtdışından geldikten hemen sonra bu ödül için Ankara'daydı. Dört saatlik uykunun ardından Trabzon'a uçtu.
Mustafa Sandal tören bittikten sonra İstanbul'a dönmeye karar verdi. "Sabah uyandığımda Yaman'ı görürüm" dedi.
Gecenin finalinde Ajda Pekkan'ın çevresi hayranları tarafından öyle bir sarıldı ki, o saatteki sabrına ve zarafetine şapka çıkarıldı.
Gecenin en şıkları Tülin Şahin, Pınar Altuğ ve Seray Sever'di. Seray'ın, Ankara'nın ağır protokolü karşısındaki rahatlığı süperdi.
Albüm çıkaran Tuğba Özay bir şarkıyla o büyük jürinin önündeydi. Kesin olan şu; sahneyi çok güzel dolduruyor.
Adnan Şenses öyle bir canlı performans yaptı, şarkıları öyle bir okudu ki; herkesi mest etti.
Ankaralılar, İstanbullular'a bir başka bakıyorlar. Sanki başka bir dünyadan gelmişler gibi. Ama doğruya doğru; İstanbullu ile Ankaralı bir bakışta ayırt ediliyor. Kokteylin yapıldığı salona girdiğimizde etrafa bakınıp 'Henüz İstanbul'dan kimse gelmemiş' dedik, geri çıktık. Nasıl anladık peki İstanbullu olmadığını? Birincisi, çok erkeksi bir kalabalık. Kadın sayısı ise bu kalabalığın dörtte biri kadar. Sonra, kadınların kıyafetinden bile anlıyorsunuz. Ankaralılar ya çok resmi giyiniyorlar ya da düğüne gider gibi. İstanbullular ise moda dergilerinden fırlamış gibi.
