Giriş Tarihi: 12.8.2012

Anlaşılamadan ölmek istemiyorum!

Yönetmen Erden Kıral, Zonguldak'taki maden ocaklarında çektiği filmi 'Yük'ü ilk kez anlattı: Bu zamana kadar çektiğim filmler arasında en çok bu film içime sindi. Bundan iyisini yapamam. Beni anlamaya çalışsınlar. Metin Erksan gibi anlaşılamadan ölmek istemiyorum!

'Vicdan', 'Mavi Sürgün', 'Bereketli Topraklar Üzerinde' ve 'Avcı' gibi birçok filme imza atan usta yönetmen Erden Kıral, yeni filmi 'Yük'ün Zonguldak'taki çekimlerini tamamladı. Kıral; Nadir Sarıbacak, Tülin Özen ve Tansu Biçer'in oynadığı, Zonguldak'ta yerin 700 metre altındaki madenlerde çektikleri filmini ilk kez GÜNAYDIN'a anlattı. Usta yönetmen, kariyerinden Hülya Avşar'ın jüri başkanlığına kadar birçok konuyla ilgili de çarpıcı açıklamalar yaptı.
'Yük'ten biraz bahseder misiniz?
Filmi madenlerde çekmemiz hem beni, hem ekibi çok zorladı. Fakat yine de hayatımda en rahat şekilde çektiğim bir film oldu. Prodüksiyon iyiydi, oyuncular yardımseverdi.
Filmin konusu ne?
Hasmından kaçan bir adam, Zonguldak'ta bir madene girip orada saklanıyor. Hasmı da uzun bir arayıştan sonra, o adamın saklandığı yeri bulup, aynı madene geliyor. Bir süre sonra o madende birlikte yaşamaya başlıyorlar. Tabii bu durum müthiş bir gerilim yaratıyor. İki adamın ortak paydası ise bir kadın...
HİKAYEDE GERÇEKLİK PAYI VAR
Bu film gerçek bir hikayeden mi uyarlandı?
Ben bu hikayeyi maden müdürüne anlattığımda, bana "Bu adam Trabzonlu mu?" dedi. "Yok, hayır" dedim. Müdür de geçen yıllarda böyle bir olayın olduğunu, Trabzonlu bir adamın gelip madene saklandığını ve hasmından kaçtığını söyledi.
Sizce 'Yük' gişeye yönelik bir film mi, yoksa festival filmi mi?
Tabii ki bu film kitlelere hitap edecek bir film değil! Festivallerin dikkatini çekecektir ama ben filmi bunun için yapmadım. Kendi sanatımda bir yere varmak istedim. Farklı bir dil kullanmaya çalıştım, bunu da başardığımı sanıyorum.
Film Altın Koza'da gösterilecek...
Evet, Altın Koza önemli bir festival benim için. Bana daha önce ödül veren bir festivali önemserim. Ayrıca danışma kurulu da çok seçkin. Jüri başkanlığı çok önemlidir. Aradıklarında "Jüri başkanı iyiyse, filmimi veririm" dedim. Ferzan Özpetek'i görünce, seve seve filmi vermeyi kabul ettim.
HERKES FİLM YAPIYOR
Şu dönemdeki film sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Film yapmak eskiye göre çok daha kolaylaştı. Dijital imkanlar da gelişti. Ancak önüne gelen herkes de film yapmaya başladı. Meselesi olan da, olmayan da! İnsanlar artık 'ya tutarsa' diye film yapıyor. Çünkü 'Fetih 1453', 'Eyyvah Eyvah', 'Recep İvedik' gibi filmler büyük seyircilere ulaştı. O başarıya ulaşmanın hevesiyle film yapıyorlar. Bizler zamanında bu işler için çok uğraştık. Yılmaz Güney'le filmlerimizi el altından kaçırıp yurt dışında gösterttik. Yalnız ikimiz oradaydık. Bu yüzden benim birçok filmimi Yılmaz Güney'in zannederlerdi.
Dostunuz da olan Metin Erksan'ı geçenlerde kaybettik. Neler hissediyorsunuz?
Metin Erksan'ın bir sinema dehası vardı. Mesela Picasso sanatında yeni yeni formlar bulmuştur. Metin Erksan da Türk sinemasının Picasso'sudur. O kadar yeni kamera açıları, o kadar farklı anlatımlar bulmuştur ki, şaşarsınız. Ve bunların hepsini 25 yıl önce yapmıştır.
Hollywood sinemasının Türkiye'ye olan ilgisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bunun bize hiçbir faydası olmaz çünkü ben güven duymuyorum bu çeşit faaliyetlere. Bu insanların Türkiye'ye gelmeleri, tamamen ekonomik kaynaklı.
Son dönemlerde tarihi filmlere olan ilgi de arttı...
Bu durum da aynı komedi filmleri gibi... 'Fetih 1453' rekor kırdığı için, herkes tarihi film yapıp para kazanmaya çalışıyor. Arka arkaya Çanakkale filmlerinin çekilmesi de bu yüzden. Parayı merkeze alırsanız, dünyanız da böylece şaşar.
FİLM ÇEKMEK İÇİN HALIMI SATTIM
Dizi sektörüne nasıl bakıyorsunuz?
Şimdi orada paradoksal bir durum var. Mesela ben 'Baba Evi'ni çekince ekonomik açıdan bayağı güçlendim ama dizilerde sahneyi otomatiğe bağlıyorsunuz. Otomatiğe bağlandığı için; oyuncular da, yönetmenler de, yapımcılar da kendilerini yenileyemiyor. Bu yüzden dizi işi, sinemanın büyüsünü bozar biraz. Bu iş tamamen konfeksiyon işidir. Sinemaysa böyle değildir; bir şeyler yaratmak zorundasınız.
Bazıları dizilerden para kazandıktan sonra film yapacaklarını söylüyor...
Bu felsefe yalandır, şehir efsanesidir. Ben ilk filmimi evdeki halıyı satarak yaptım ve o filmde Kadir İnanır'ı oynattım. "Sinema yapacağım" diyen, yapar.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.