Aşk olsun bize...

Sabrınız varsa, şu listeyi sonuna kadar okuyun. Sonra diyeceklerim önemli...
'Hayatımın Aşkı', 'Aşk Laftan Anlamaz', 'Aşk Yalanı Sever', 'Aşk Yeniden', 'Acı Aşk', 'Aşk ve Günah', 'Aşk Zamanı', 'İnadına Aşk', 'Kiralık Aşk', 'İki Oda Bir Aşk', 'Acil Aşk Aranıyor', 'Aşkın Kanunu', 'Aşktan Kaçılmaz', 'Zor Aşk', 'Aşk Ekmek Hayaller', 'Gurbette Aşk: Bir Yastıkta'...
İsminde 'aşk' kelimesi geçen tam 16 dizi... Bunlar bir hamlede benim aklıma gelenler. Eminim sizler bu listeyi daha da uzatabilirsiniz.
Belli ki 'aşk' senaristler ve yapımcılar için son derece kârlı bir televizyon malzemesi. Sadece onlar mı? Reklamcılar açısından da vazgeçilmez bir çapari oltası. Baksanıza; inekler bile şarkı tutturmuş, 'Sütaş'ın aşkı süt aşkı' diye... Beyaz eşya satmanın yolu dahi aşktan geçiyor. Arçelik'in robotu, çıkmış "Ne yaparsan yap, aşk ile yap" diyor. Elin oğlu Nissan arabasının modelini ASX diye belirlemiş, bizimkiler 'Aşk' diye pazarlıyor. Evinizin duvarını boyatacaksanız, mutlaka 'boyacının aşkından' geçeceksiniz. Ya dondurma reklamlarına ne demeli? Sanırsınız aşık olmayana dondurma yemek yasak. İçine süt yerine azdırıcı hap mı koyuyorlar ne?
Görünen o ki, duyguların en yücesi aşk, olmuş size ticari bir meta... İçine 'aşk' kelimesi sokuşturduğunuz her şeyin, ticari şansı yüksek görünüyor.
Peki madem 'aşka' bu kadar düşkünüz de, neden aile mahkemeleri boşanma davaları yüzünden kilitlenmiş? Madem hepimiz aşk peşindeyiz de neden her gün gazetelerin üçüncü sayfaları aşk cinayetleri ile dolup taşıyor?
Aşkı sıradanlaştırıp 'tüketim malzemesine' çevirdiğimiz için olmasın sakın?