Aşkta önceden çok konuşmamak lazım

Başrolünü oynadığı 'Ezel'den sonra bir süre ekranda olmayacağı düşünülen Cansu Dere, hayranlarına sürpriz yapıp 'Muhteşem Yüzyıl'a konuk oyuncu olarak katılmıştı. Dizide canlandırdığı 'Firuze' karakteriyle sezonun en çok konuşulan isimlerinden olan Dere, yaz aylarında yeni bir sinema filmine başlayacağını açıkladı. Güzel yıldız, InStyle dergisinden Pınar Çelikel'e konuştu.
'FİRUZE'Yİ SEVDİM
Cansu Dere, 'Muhteşem Yüzyıl'a katılma sürecini şöyle anlatıyor: "Bu sezon çalışmaya pek hevesli değildim. Okuduğum projeler de fikrimi değiştirmem için yeterli heyecanı vermemişti bana. Sonra her şey o kadar hızlı gelişti ki! 'Muhteşem Yüzyıl' zaten seyrinin dışında kamera arkasını da merak ettiğim bir işti. 'Firuze' karakterini de çok sevdim. Aşkı buluşu, inanışı, çırpınışı ve kaybedişini sevdim. Daha önceki rolüm 'Eyşan'dan o kadar uzaktı ki! Benim hikayemin 13 bölüm sürecek olması da zamanlama açısından bana çok uyuyordu."
FARKLI BİR RUH HALİ
Dere, Osmanlı dönemin aşklarıyla ilgili ise şöyle diyor: "Haremdeki aşkları dönemin şartlarıyla değerlendirmek gerekir. Farklı bir ruh hali var. Her ilişkinin, her aşkın koşulları, ritmi, şekli farklıdır. Gönül işleriyle ilgili önceden fazla konuşmamak lazım. Aşk için de 'Şunu yaparım, bunu yapmam' dememek lazım. Aşk öyle bir konu değil."
Güzel oyuncu, aşkı için 'Firuze' kadar gözünü karartıp karartmayacağı sorulduğunda ise, "Yerine oturmuş bir karakterin varsa, aşık olma halinde kendine daha hakim olabilirsin ama bir kere akıl baştan kaçıyor ya hani, işte o dönemi keyifli ve sağlıklı atlatmaya bakmak lazım" yorumunu yapıyor.
Yaz aylarında çekimlerine başlanacak yeni bir sinema projesi olduğunu söyleyen Dere; "Şimdilik detay vermeyeyim ama çekim mekanı bakımından beni zorlayacak bir iş" diyor.
SEYAHAT İYİ GELDİ
Geçen yaz tatilinde uzun yolculuklara çıktığını anlatan güzel oyuncu, çektiği fotoğrafları da Instagram'dan takipçileriyle paylaşıyor. Dere, "Geçirdiğim yoğun dönemin ardından, çok arzuladığım ve bana iyi gelecek bir şeydi seyahat etmek. Zaten hayatımdaki en büyük keyfim olmuştur yolculuklar" diyor.
"Kendimi bu yaşlardaki bir bireyin hissedebileceği kadar özgür ve normal hissetmek beni mutlu ediyor. Yeni şeyler öğrenmenin bu yolunu çok seviyorum" diyen Dere, seyahat rotasını nasıl belirlediğini ise şöyle anlatıyor: "Bazen ilgilendiğim bir şeyle ilgili bir ülke seçiyorum, bazense sadece şu ülkeye, şu şehre gitmek istiyorum diye yola çıkıyorum. Görülecek öyle çok yer, öğrenilecek öyle çok şey var ki!"
'Sıla' dizisinde rol aldığı dönemde merak sardığı fotoğraf, hâlâ onun için çok önemli: "Önce bakıyorum, hissediyorum ve sonra o anın bende nasıl kalmasını istiyorsam öyle çekiyorum. Özellikle geniş kadrajları seviyorum. Işık yansımalarını, bulutları..."
SOSYAL BİRİ DEĞİLİM
Çalışmadığı günleri evinde geçirmekten hoşlandığını söyleyen Cansu Dere, "Sosyal biri değilim" diyor ve ekliyor: "Dinleniyorum, film izliyorum, yeni tatil planları yapıyorum. Sıkışık dönemlerimde azaltmış olsam da, yıllardır bırakmadan spora devam ediyorum. Beni en dinlendiren şey ise SPA ritüelleri ile masaj. En sevdiğim şey ise normal yaşamak... Tüm rollerden sıyrıldıktan sonra 'Cansu' olabilmek..."
ÇOK ARSIZ VE EDEPSİZ YORUMLAR OKUDUM
Stilini 'sade' olarak tanımlayan Dere, modaya bakışını şöyle açıklıyor: "Artık kıyafet konusunda ne istediğimi bildiğim için podyumları çok takip etmiyorum ama kış sezonunda önce paltolara göz atarım. Sakin giyinmeyi severim, aksesuvar kullanmaktan hoşlanırım. Sezonun modası zımbalı kıyafetler ve kürklere ise mesafeli yaklaşıyorum."
Facebook ve Twitter hesabı olmadığını söyleyen oyuncu, sosyal medyaya birkaç kez arkadaşlarının hesaplarından göz attığını ve yazılan yorumların çoğunun üslubunu beğenmediğini dile getiriyor: "Birisini beğenebilirsin, beğenmeyebilirsin. Herkes bu konuda özgür ama düşüncelerin nasıl ifade edildiği de önemli. Çok arsız ve edepsiz şeyler okudum. Sevmiyorum öyle şeyleri. Aşağılama, alay etme, mizahtan oldukça uzak sözler... Bu yaşıma kadar bu tarz insanlar hayatıma yakın olmadılar hiç. Annem ve babam insanların dış görüntüsüyle alay etmenin yanlış olduğunu, ayıp olduğunu öğrettiler bana."