Babam beni bu sektörden uzak tutmaya çalıştı

Türk sinemasının usta oyuncusu Cüneyt Arkın'ın oğlu Murat Cüreklibatur, Cosmopolitan Man'e konuştu. 'Panzehir' adlı filmde babası ile birlikte oynayan Cüreklibatur; "Cüneyt Arkın'ın oğlu gibi bir yaşantım yok" diyor. İşte Murat Cüreklibatur'un anlattıkları...
Bizim küçüklüğümüz babanızın filmlerini izleyerek geçti. Sizin çocukluğunuz nasıl geçti?
Hepimizin öyle geçti. Benim çocukluğum da Kemal Sunal ve Cüneyt Arkın filmleriyle geçti.
'Panzehir', birlikte rol aldığınız ilk film de değil...
'Vatandaş Rıza' ve 'Önce Hayaller Ölür' filmlerinde birlikte rol aldık. 5-6 yaşındaydım o zamanlar. 'Harem' dizisinde birlikte bir bölümümüz var. Ben 'Kare Murat', o 'Kara Murat'tı.
Babayla çalışmak nasıl bir his?
Ben onun tüm set günlerine gittim. 'Panzehir'de 'Kara Cemal'in gençliğini canlandırıyorum. 'Kara Cemal' eskiden mafya olup şimdilerde iş adamlığı yapan biri. Bu filmin, Türk sinemasında bir boşluğu dolduracağına inanıyorum. Şimdiye kadar gelen eleştiriler, yorumlar çok güzel. İzleyici sayısı önemli değil ama izleyicilerin Türk sinemasında böyle yapımların olabildiğini görmesini istiyorum.
KIYASLAMA HEP OLACAK
Babanız Cüneyt Arkın olmasaydı, yine oyunculuk yapar mıydınız?
Belki de oyunculuğa girmem daha kolay olurdu. Çünkü babam uzun bir süre bizi bu işten uzak tuttu. "Elle tutulur bir başka işin olsun, ondan sonra bu mesleğe gir" dedi. Haklıymış da. Çünkü artık bu iş çok riskli. Londra'da bilgisayar programcılığı yapıyorum. Türkiye'deki üniversite öğrencilerine destek olmak amaçlı derslerikurtaranadam.com adında bir sitemiz var. Yazımı benden, iş tarafı ağabeyim Kaan'dan, destek babamdan. Forum sayfamızda babam gençlerle buluşuyor, anılarını paylaşıyor, her hafta yazıları yayınlanıyor. Oyunculuğa girişim daha önceden olabilirdi çünkü teklifler geliyordu. Ama annem ve babamdan geçmiyordu. Bu kıyaslanma hep olacak. Şimdi aynı projedeyiz ama farklı projeler de gelebilir. 'Panzehir'in devamı olabilir. Ben yine onunla aynı projelerde yer almak isterim tabii ki.
10 AYDA 106 DEFA UÇTUM
İngiltere'ye gidişiniz nasıl oldu?
Üniversite bittikten sonra bir arkadaşım İngiltere'de bana göre bir okul olduğunu söyledi. 2000 yılında gittim. Çok kısa bir süre orada kalacakken iş buldum. 14 sene geçti.
Gidip gelmek zor olmuyor mu?
10 ayda 106 defa uçmuşum. Geliyorum, sahnelerimi çekiyorum, Londra'ya dönüyorum, oradaki işlerimi hallediyorum. Yazılımcılık; bilgisayar başına oturmak demek. Burada çalışma saatlerim belli değil. Ben bunu da seviyorum. Hareketli yaşama çok alıştım diyebilirim. Sabah 9-akşam 5 çalışmak beni biraz sıkıyor.
'Sadece Cüneyt Arkın'ın oğlu olarak bilinmek istemiyorum' gibi bir iddianız yok sanki.
'Ben Cüneyt Arkın'ın oğluyum' gibi bir yaşam tarzım yok. Babam, diploma törenine geldiğinde hocalarım onun oğlu olduğumu öğrendi. Onun gururunu hep taşıyorum. Yanlış bir şey yaparsam yanlışlığı Cüneyt Arkın'ın oğlu yapmış olur, o üzülür. Onun bilincinde yaşıyorum ama onun havasında yaşamıyorum.
Yeni film ya da dizi projeleri var mı gündemde?
Barbara Nadel'in 13 kitaplık polisiye serisini hayata geçirme projesi var. 'Panzehir'deki karakterlerin üzerine ayrı ayrı düşülecek diye düşünüyorum.
ÇABUK SİNİRLENEN BİR İNSANIM
İngiltere'deyken burasıyla ilgili en çok neyi özlüyorsunuz ve neyi hiç özlemiyorsunuz?
Buradayken yakındığımız ne varsa hepsini özlüyorum. Bir sabah, trafiğini özlediğimi fark ettim mesela. Londra çok düzenlidir.
Baba olmanızın ardından hayatınızda neler değişti?
Her şey değişti. Artık verdiğim hiçbir karar tek kişilik değil, beş kişilik kararlar veriyorum şimdi
Hiç sevmediğiniz özelliğiniz nedir?
Çok çabuk sinirleniyorum ne yazık ki.