Türkiye'nin en önemli tiyatro ve sinema sanatçılarından Cihan Ünal ile kızları Yağmur ve Irmak Ünal, Şamdan Plus için bir araya geldi. Shangri-La Bosphorus Hotel'in kral dairesinde çok özel pozlar veren Ünal ve kızları; yeni yıl planlarını ve aralarındaki ilişkiyi anlattı...
Bu yılın bir değerlendirmesini yapalım; 2016 nasıl geçti?
CİHAN ÜNAL: 2016 hiçbirimiz için iyi geçmedi. Savaşlar, Ortadoğu'daki karışıklık, ülkemizin yaşadıkları...
YAĞMUR ÜNAL: Ülkemde ve dünya genelinde çok kötü, zorlu ve acı günlerin yaşandığı bir yıldı. Karışık bir seneydi ama çok şükür demeliyiz, eğer sağlık varsa.
IRMAK ÜNAL: Zorlu bir yıldı hem ülkemiz, hem dünyamız için. Çok şükür çocuklarımla, ailemle, babamla, annemle, kız kardeşimle, dostlarımla çok güzel günlerim oldu ama genel anlamda enerjisi ağır bir yıldı. 2016'ya veda etmekte zorluk çekeceğimi hiç sanmıyorum.
2017'den beklentileriniz neler?
Y.Ü.: Bu sene dünyada ve ülkemizde güzel şeyler duyalım. Mucizeler olsun. Ülkemde iyi şeylerin olduğu, işlerin güzel gittiği, yaratıcı, keyifli günler yaşayacağım, güzel yolculuklara çıkacağım, ailemin, dostlarımın sağlıklı, mutlu olduğunu gördüğüm bir yıl olsun.
I.Ü.: En büyük beklentim sağlık ve sevgi dolu bir ortamda yaşamaya devam etmek. Pozitif insanlar bana yaklaşsın.
Irmak Ünal: "Bir dönem babamla aramız bozuldu ama ona hiç küsmedim. Ondan asla vazgeçmedim."
Cihan Ünal: "Kızlarımla gurur duyuyorum. İkisi de 'Bizim anne-babamız ünlü' havasına kapılmadı."
Yağmur Ünal: "Babam çok komiktir, bizi de çok güldürür. Başına gelenler tam bir durum komedisidir."
BABAM BİZİ ÇOK GÜLDÜRÜYOR
Unutamadığınız bir yılbaşı anınız var mı?
Y.Ü.: Benim için yılbaşı gecesinin
kendisi özeldir. Geriye sayıldığında
her şey yeni başlıyor gibi heyecanlı,
mutlu ve çok umutlu hissederim.
I.Ü.: 2013'ü 2014'e bağlayan yılbaşı
akşamıydı... Miami'deydik ve ben Vadi'ye
hamileydim. Ailece Miami'de açık havadaki
bir partiye gittik. Kayla, geri sayım başlamak
üzereyken tuvalete gitmek istediğini
söyledi. 2014'e, bir restoranın tuvaletinde
geri sayım seslerini dinleyerek girdik!
C.Ü.: Eskiden yılbaşı geceleri Londra'ya
giderdim, 31 Aralık gecesi orada tiyatro
oyunları oluyor. Oyunu izlerdim ve sonrasında
arkadaşlarımla bir araya gelirdim.
Şu sıralar neler yapıyorsunuz?
C.Ü.: Yakın Doğu Üniversitesi Tiyatro
Bölümü'nde hocalığa devam ediyorum.
Yeni yılda 'Damdaki Kemancı' müzikalini
sahneye koyacağım ve 'Sütçü Tevye'yi
oynayacağım. Mart ayında sahnede oluruz
tahminimce. Geçtiğimiz yıl Frank Sinatra
ve Dean Martin şarkıları söylüyorum, buna
Kıbrıs'ta da devam ediyorum.
Y.Ü.: Dizi projem var, yapımcı olarak.
Bir film projesi de hazırlıyoruz.
I.Ü.: Dizi teklifleri geliyor ama şu an
belirli bir şey yok. Sağlıklı yaşam ve sporla
ilgili, beni heyecanlandıran, üzerinde
çalıştığım bir projem var. Bunun dışında
da şan ve dans dersleri almaya başladım.
Üçünüz bir araya geldiğinizde neler yapıyorsunuz?
I.Ü.: Hayatlarımızdaki
koşuşturmadan
dolayı çok sık bir
araya gelemediğimiz
için, buluştuğumuzda
bol bol sohbet
ediyoruz. Babam bizi
çok güldürüyor.
Y.Ü.: Babam
sadece espri yapınca
değil; başına
gelenler ve verdiği
tepkilerle
durum komedisi
yaratıyor.
C.Ü.: Kızlarımla
kaliteli
vakit
geçiriyoruz;
yemek
yiyoruz,
güzel
müzikler
dinliyoruz,
sohbet ediyoruz.
Kızlarınız artık birer yetişkin. Şu an nasıl bir ilişkiniz var?
C.Ü.: Onlarla gurur duyuyorum;
ikisi de 'bizim annemiz, babamız
ünlü' havasına kapılmadı. Hatta fazla
ilgiden rahatsız oldular. Çok dozunda
ve iyi yaşıyorlar. Ufak tefek şeyler
olmuştur geçmişte ama şimdi buzlar
eridi.
Altı yıl konuşmadınız...
I.Ü.: Ben hiç küsmedim babama.
Babamın kararıydı, ona saygı duyduk.
Babamın; kızının büyüdüğünü kabullenme
dönemiydi. Benim de çocukluktan olgunluğa
geçtiğim, kendimi bulduğum zamanlardı.
En büyük çatışma konunuz neydi?
I.Ü.: Babamla beş yıldır aramız çok iyi.
O zaman da sevgisizlik ve saygısızlık olmadı
aramızda. Babamla çok benzer karakterde
olduğumuz için sorun yaşadık. İkimiz
de Kova burcuyuz. Babama hiç küsmedim
ve ondan hiç vazgeçmedim.
"Babam tam bir ajandır!" diyen Irmak Ünal, Bilkent'te okuduğu dönemden bir anısını şöyle anlatıyor: "Bir gün erkek arkadaşımın arabasındayım ve babam beni arıyor 'Neredesin?' diye soruyor. Ben de 'Okuldan çıktım, arabadayım' diyorum. Babam, "Evet biliyorum, o arabaya söyle çok hızlı gidiyor, biraz yavaşlasın!' diyor. Babamın bu yönünü hiç çözemedik..."
KARDEŞİMİN ALTINI DEĞİŞTİRİRDİM
Pişmanlığınız oldu mu hiç?
I.Ü.: Yaşadığım hiçbir şeyden pişman
değilim ama artık babamı çok daha iyi
anlıyorum. Bazı insanlar, hayat derslerini
yaşayarak alıyor. Şimdi babamın fikrini
almadan adımımı atmam. O zaman da böyleydi
ama fikirlerde örtüşmedik ve ben kalbimin
sesini dinledim.
Peki nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Y.Ü.: Ayrı bir anne-babanın çocuğu olarak
büyüdüm. Aynı evde yaşamasak da
birlikte tatile çıkarak çok güzel zamanlar
geçirdik. Sevgi dolu bir ortamda büyüdüm.
I.Ü.: Ayrı şehirlerde yaşadığımız için,
babam Ankara'ya okula geldiğinde çok
gururlanırdım. Hatta hiç unutmam; Yükseliş
Koleji'nde okurken, camdan babamın
geldiğini gördüm mü, ders bitsin de babama
koşayım diye heyecanlanırdım.
Çocukluğunuza dair unutamadığınız bir anınız var mı?
I.Ü.: Kardeşim Yağmur'un doğduğu
gün... 7 yaşındaydım, onu kucağıma aldım
ve elim ayağıma dolaştı!
Kardeşinizi kıskandınız mı hiç?
I.Ü.: Hiç kıskanmadım, hatta yolunu
gözledim. Yağmur olmasaydı, kardeşim
olmayacaktı. Yağmur'un ismine bile
babamla birlikte Oran Yolu'nda karar verdik.
Kardeşimin altını değiştirirdim. Türkan
Hanım (Şoray) bana her zaman izin
verirdi, kardeş heyecanımı hiç söndürmedi.
Bizim ilişkimiz hep iyi olsun istedi.
Birbiriniz için ne ifade ediyorsunuz?
Y.Ü.: Ablamla el ele ilerliyoruz hayat
yolunda. Ne mutlu ki yol arkadaşıyız... O;
dostum, sırdaşım ve ablam.
I.Ü.: Bazen ona "Sen daha küçüksün"
diyorum. Yağmur da bana "Ben büyüdüm,
bunu anlamıyorsun" diyor.
Cihan Bey, şu sıralar İstanbul-Kıbrıs arasında mekik dokuyorsunuz...
C.Ü.: Evet, evim de ikiye bölündü.
Ulus'ta ve Girne'de yaşıyorum ama yılın
büyük çoğunluğu Kıbrıs'tayım. Orada
hayat daha sakin; insanlar mutlu.
DÖRDÜNCÜ EVLİLİĞİMDEN PİŞMAN OLDUM!
Cihan Bey, çok ünlü bir jön olmak ilişkilerinizi nasıl etkiledi?
C.Ü.: Şimdi de fena sayılmam! (Gülüyor)
İkili ilişkilerde kıskançlık normal
ama dozu aşmamak lazım. Evliliklerim
sırasında hiçbir zaman çapkın olmadım.
Özel hayatımı yaşayamadım diyebilirim
çünkü işime aşıktım.
Pişmanlıklarınız var mı?
C.Ü.: Keşke tiyatro ile müziği ve
şanı birlikte yürütseydim diyorum. Bir
de İngiltere'de sahneye çıkmak isterdim.
Eğer İngilizcem anadilim gibi olsaydı,
şimdi orada oynuyor olabilirdim. Dördüncü
evliliğimden de çok pişman oldum! (Gülüyor)
Evlilik insanı değil misiniz?
C.Ü.: Kova burcuyum ve özgürlüğüme
düşkünüm. Mutlu bir çocukluk geçirdiğim
için, herkes evlenip mutlu olur sanıyordum.
Meslek aşkı ile evlilik çatışınca, evliliklerim
yürümedi.
DERGİLERDEN BABAMIN POSTERİNİN ÇIKMASI MÜTHİŞTİ!
Babanız sizin için ne ifade ediyor?
Y.Ü.: Babama hayranlığım çok küçükken başladı ve öyle devam etti. Babamın 'Evita'daki 'Che Guavera' hali, hafızamda yer etmiştir. O benim için; doğruluğu, dürüstlüğü, disiplini, fikirlerin ve inançların için dimdik durmayı, doğru ve kaliteli yaşamayı temsil eder. Babam çok eğlenceli bir arkadaştır aynı zamanda.
I.Ü.: Babam benim için sevgiyi, şefkati, şansı, genetik mucizeleri ifade ediyor. Kendimi babamın kızı olduğum için hep çok şanslı hissettim. Babama hayran oldum, hatta babamın en büyük hayranı benim derim çünkü Yağmur doğmadan önce vardım ve odamda babamın posterleri filan vardı, düşünün. Yani ben babamın zirveye yükselişindeki dönemini yaşadığımda, Yağmur daha doğmamıştı. Babamın posteri çıkardı mecmualardan falan, müthişti...