Beni Jobs’a benzetiyorlar aman kaderim benzemesin

Atv'nin salı gecelerine damga vuran dizisi 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'da Rus mafya babası 'Viktor'u canlandıran Kaya Sensev, dizinin fanatiklerinin en çok merak ettiği isimlerden... 15 yıl önce oyunculuğu bırakan ve reklam ajansı kuran Sensev, yıllar sonra setlere dönüşünü ve hakkında bilinmeyenleri GÜNAYDIN'a anlattı...
Yıllar sonra 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'daki 'Viktor' karakteriyle ekrana döndünüz. Neden dönüşünüzü bu diziyle yaptınız?
Evde ailece izlediğimiz bir diziydi 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'... 'Evde hep belgesel izleriz' diyenlerden değiliz. (Gülüyor) İşlerimin çok yoğun olduğu bir dönemde bir telefon geldi. Başka bir rol içindi fakat 15 gün stüdyodaydık ve çıkmama imkan yoktu. 'Kapris olarak algılamayın, çok isterim ama şu an şartlar müsait değil' dedim. Sonra aradan zaman geçti. Dizide 'Viktor' karakterini duyuyordum ama hem kim olacağını bilmiyordum, hem de herkes gibi merak ediyordum. Tekrar telefon geldi ve dediler ki "Viktor' rolü için seni düşünüyoruz." Ben de hemen senaryoyu istedim.
Nasıl geçti peki sette ilk gününüz?
İlk gün zorlu bir sahneyle başladık. Gece çekimiydi, kimseyi tanımıyordum, bir de aradan yıllar geçmiş tabii. Ama disiplinli ve keyifli çalışan o güzel ekibi görünce rahatladım. Sıkıntı olmadığını gördüm. Profesyonel, telaşları olmayan bir sete girdim. Raci Şaşmaz ve Bahadır Özdener çok iyi isimler. Dizimizin yönetmeni Onur Tan da aynı şekilde... Sette herkes birbirine yorum yaparken, söze 'Ukalalık saymazsan...' diye başlıyor. Ekibin tarzı ve tavrından çok memnunum.
EPEY RUSLAŞTIM!
Uzun süredir merak edilen 'Viktor'u sizin canlandırmanız dizinin takipçileri tarafından da beğenildi.
Rusya'dan e-postalar geliyor bana. Onlara göre ben epey Ruslaştım! (Gülüyor) Anladığım kadarıyla, seyirci senaryoda bir rol alıyor ve diziyi öyle izliyor. Kendisiyle bütünleştiriyor. Çekime gitmeden önce Haldun Dormen ile konuştum. Bana "Viktor'u donuk bir yüzle, abartısız oyna" dedi. Karakter yavaş yavaş oturmaya başladı.
Kötü adamı oynamak nasıl bir duygu?
Kötü olarak algılanmaya başladım. Yolda tanıyıp ters bakanlar oluyor. Kimse bana 'Ay canım, ne güzel Victor olmuşsun' demiyor. Kötüyü oynamak zor değil; zor olan komiği oynamak... Çünkü komik olamazsanız çok çirkin bir tablo ortaya çıkar. Soğuk ve rezil bir durumda kalırsınız. Kötü birisini Kaya olarak değil 'Viktor' olarak oynadığım için beni rahatsız etmiyor. Bir filmde kızları kandırıp kötü yola düşüren birini oynamıştım ve inanılmaz tepkiler almıştım. Kızım bile sonradan filmi izleyince benimle bir hafta konuşmadı! Kötüyü oynamak beni yormuyor, üzmüyor, rahatsız etmiyor, zorlamıyor. Birilerinin bunu oynaması lazım.
Rus bir karakteri canlandırıyorsunuz ve malumunuz Ruslar soğuk insanlardır...
Günümüzde bir Rus algısı var; gündemle de ilgili olan... Ama bu gündemden dolayı 'Ben Rus'u oynamak istemiyorum, bana Japon karakter verin' diyemem. Bu bir iş olduğu için beni rahatsız eden bir durum yok. Bu işi bana güvenerek verdikleri için, dibine kadar en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.
Yıllar içinde dizi setlerinde çok şey değişmiş mi?
En çok dikkatimi çeken ve beni tedirgin eden; her şeyin ezberle oynanması oldu. Tamamen tüm planlar, tiyatro oyunu gibi oynanıyor. Biz eskiden sufle ve dublajla oynardık. Ezberimde bir takılma olursa, 10 kişinin yer aldığı sahnelerde diğer arkadaşlarımın konsantrasyonunu böler miyim diye tedirgin oldum. Fakat bisiklete binmek gibiymiş; bir kere öğrenince yıllar sonra da uygulayabiliyorsunuz. Ben de tiyatrodan kalma ezber altyapımın olduğunu farketmiş oldum. Ezber çekimlerde zorlanmadım.
Entelektüel bir aileniz var. Neredeyse maaile Galatasaray Lisesi mezunusunuz...
Tüm sülalem o okuldan mezun. Dedem; Galatasaray Lisesi'nde Fransızca ve Matematik öğretmeniydi, ayrıca müdür muaviniydi. Mekteb-i Sultani döneminden bahsediyorum. Amcalarım ve babam da Galatasaray mezunu. Bir tek ben oradan mezun değilim çünkü biraz kötü bir talebeydim. Hobilerimin hepsini mesleğe dönüştürdüm. Aletli jimnastik merakım vardı, İstanbul'da bölge dereceleri aldım. Daha sonra futbola girdim. Galatasaray Lisesi'nden mezun olamasam da Galatasaraylılığı bir yerden yakaladım ve Galatasaray genç takımında kaleci oldum. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda konuk oyuncu olarak oyunculuk kariyerime başladım. Ardından Dormen Tiyatrosu'na girdim. Birçok TV filminde ve bir filmde önemli roller oynadım. Türkiye ve Londra'da modellik yaptım, birçok tanınmış markanın yüzü oldum. 100'ün üzerinde reklam filminde yer aldım, fotoğrafçılık yaptım. Sonrasında reklamcı oldum.
İLK PARAMI TARKAN'DAN KAZANDIM
Megastar Tarkan ile ilgili bilinmeyen bir anınız varmış. Bize anlatır mısınız?
Siz nereden duydunuz! (Gülüyor) 90'lı yıllarda reklam ajansı kurduk, iş bekliyoruz. Telefon çaldı. O zaman fotoğrafçılar dia üzerinde çalışırdı. Ve dia'ları çoğaltmaya duplicate deniyordu. Telefondaki kişi bize "Siz dia çoğaltıyor musunz?" diye sordu. Biz de "Evet" dedik. "Peki o zaman, size birinin dia'larını yollayacağız" dediler. "Kim?" dedim ben de, "Tarkan" dedi. Ben de "Tarkan kim?" dedim. (Gülüyor) Telefondaki kişi "Meşhur oluyor, 'Kıl Oldum Abi' diye şarkısı var" dedi. İlk kazandığımız para Tarkan'ın dia'larının çoğaltılmasından oldu. Sonra büyük bir ajans olduk ve çok dağılmaya başlayınca daha özel bir hale döndürdük.
MÜTHİŞ YEMEKLER YAPIYORUM
Kaya Sensev kendi dünyasında nasıl biridir?
Oturan bir adam değilim. Bir hafta tatile çıktığımda sıkılır, iskelede dolaşmaya başlarım. Evde hiçbir zaman boş oturmam; işim yoksa hemen mutfağa girerim. Müthiş yemek yaparım; Türk, Uzakdoğu, İtalyan her mutfaktan yemekler yaparım. Gittiğim bir restoranda sıkıntı olsun, mutfağa girer insanları doyurabilecek kadar yemek yapabilirim.
Steve Jobs'a benziyorsunuz...
Çok kişi benzetiyor. Başarılarımız benzesin de, kaderimiz benzemesin.