Son Güncelleme: Pazar 26.06.2016
Benim tempoma katlanacak kız varsa buyursun gelsin!
Müziğe adım atmadan önce Londra’da yaşayan Cem Belevi, o dönem aşık olduğu kızın şişman olduğu için kendisiyle ilgilenmediğini söylüyor: 120 kiloydum, 30 kilo verdim. Bana ilgi göstermeyen kız birden değişti. Bu kez de ben istemedim. Şimdi hayatımda aşk yok. Bu tempoya katlanacak biri varsa buyursun gelsin
Cem Belevi, müzik serüvenine Londra'da öğrenciyken metroda gitar çalıp barlarda şarkı söyleyerek başlamış. Altı yıl kaldığı ülkede bir yandan uluslararası ticaret ve işletme okuyup bir yandan kahvecide çalışan Belevi, bu sürede bir de aşk yaşamış. Bu aşk, Belevi'nin 30 kilo vermesine yol açmış. Türkiye'ye döndükten sonra profesyonel müzik çalışmalarına başlayan ve kısa sürede geniş kitlelere ulaşan genç şarkıcı, yakında atv'de başlayacak olan 'Rengarenk' dizisiyle de ekrana gelecek. Belevi ile dizi çekimlerinin yapıldığı memleketi İzmir'de buluşup Kordon'da balık tuttuk ve hakkında merak edilenleri konuştuk...
Valla süper, İzmir'de olmak şahane... Beş yıllık İstanbul maceramdan sonra tekrar İzmir'deyim. Her fırsatta kaçmaya çalışıyordum ama diziyle birlikte dönmek çok güzel oldu.
'Pars' isminde bir karakteri canlandırıyorum ve o da bir popçu, yani gerçekteki ben gibi... Tek ortak noktamız bu! (Gülüyor) Onun dışında pek fazla ortak noktamız yok, çünkü kendini çok beğenmiş bir adam...
Evet, elinden telefonu düşmeyen ve sürekli selfie çeken, snap'ler atan ve şarjı bittiğinde deliren, hayatı tamamen bunun üzerine kurulmuş biri. Hatta fotoğraf çektirirken 'Ben kötü çıkamıyorum ki!' diyecek kadar megaloman. Belki narsistliği ve kendini beğenmişliğini törpüleyeceği biri çıkar karşısına. Eğlenceli bir karakter diyebilirim. Gerçi ben de komiğimdir, eğlenceliyimdir ama ciddiyetsiz değilimdir. Espri yapmayı çok severim ama sululuktan nefret ederim.
SEÇİM YAPMAK İSTEMEM
Tabii ki, paylaştıkça hayat daha da anlam kazanıyor. 'Ben' demeyip 'biz' demeyi öğreniyorsunuz.
'Pars'a mı, bana mı? (Gülüyor) 'Pars'a gelir, Cem'e de kısmet diyelim.
Bana oyunculuğun kapısını açan müzikti ve yer aldığım projelerde şarkılarım da kullanıldı. O yüzden çok farklı iki iş yapıyorum gibi hissetmiyorum. Çünkü şarkıcılık yapsanız da kamera önünde olmanız gerekiyor. Müzik benim için bir tutkuydu, oyunculuk daha sonra gelişen bir serüven oldu. Şu anda oyunculuk da benim için bir tutkuya dönüştü.
Bana hep seçim yapmak zorundaymışım gibi yaklaşılıyor ama ben olaya hiç öyle bakmıyorum. Şu anda ikisi de bana aynı işmiş gibi geliyor ve ikisinin de hakkını vermek istiyorum. İşin yıldızı ben olacağıma, iş yıldız olsun ve ben de o işin içinde yer alayım.
İnsanlar ilk başta şarkılarımı biliyordu ama beni bilmiyordu. Şimdi beni daha fazla biliyorlar ve 'Aaa şarkı da söylüyormuş' diyorlar ama bu yol bir yerde mecburen kesişecek. Çünkü müzikte de çok iddialı projeler ve şarkılar yapıyorum. Dizilerde de iyi rolleri üstleniyorum. Geçenlerde Yavuz Seçkin'in filminde konuk oyuncu olarak yer aldım. Zaten ileride filmlerde de oynamak istiyorum.
Herkesin kısmeti kendine... (Gülüyor) Ben, Londra'da uluslararası ticaret ve işletme okudum. Okurken de hep çalıştım ama en iyi okulu bitirmiş olmak, sizi dünyanın en iyi işletmecisi yapmıyor. O yüzden iş bilenin, kılıç kuşananın. Eğitim kesinlikle olmalı ama eğitim her şey demek değildir ve bu her sektörde geçerli. Demek ki bulunduğum yerin de hakkını veriyorum ki, çok ters eleştiriler almıyorum.
NARSİSTLERİ GÖZLEMLEDİM
Tabii ki inanıyorum çünkü yapmış olmak için yapmıyorum. Müzikte de, oyunculukta da iddialı olduğumu söyleyebilirim. Bulunmaz Hint kumaşı olduğumdan değil; çok sevdiğimden ve kendime inandığımdan dolayı her şeyin altından kalkabileceğimi düşünüyorum.
Gözlem, hayatımın bir parçası. Şarkılarımın hepsini yaşayarak yazmıyorum. Hepsini yaşarsak ahlaksız oluruz biraz... Çevremdeki insanların hayatlarını ve ilişkilerini gözlemliyorum. Benim için empati çok önemli. Bestecilikte kullandığım yönümü oyunculukta da kullanıyorum. Mesela 'Pars' karakterine hazırlanırken, çevremdeki narsist arkadaşlarımı gözlemledim.
Bizim sektörde onları bulmak çok zor olmuyor. Gerçekten onların tavırlarını gözlemleyip modelliyorum.
Dünyanın kendi etrafında döndüğünü zanneden kişilerden bahsediyorum. Kendini fazla beğenmiş, bir ortamda ilgi kendi üzerinde değilse bundan rahatsızlık duyan ve tatsızlık çıkarabilen tipler. Çirkinleşebilirler, narsistler yani...'Pars' da böyle bir karakter olduğu için, onları gerçekten gözlemledim.
İlk albümün hazırlık dönemindeyken kiloluydum, 120 kilo kadardım diyebilirim ama dokuz ayda 30 kilo verdim.
Tabii ki etkisi oldu. Aşık olduğum kişiye karşı yaşadığım bir uzaklık vardı.
Platonik değildi ama şişman olduğum için yeterince benimle ilgilenmiyordu. Zayıflayınca işler değişti, bu kez ben ilgilenmemeye başladım. Şimdilerde de aşk yok, zaten nasıl olsun... Sete gidiyorsun, set bitiyor konsere gidiyorsun. Spor, zaten hayatında olmak zorunda. Röportajın oluyor, klip çekiyorsun, radyoları geziyorsun; yani hep bir koşuşturmaca... Bu telaşta nasıl aşk olsun? Kim katlanacak? Allah aşkına var mı biri ya, buradan sesleniyorum; varsa, buyursun gelsin.
Projenin planı da o şekilde gidecek. Eylül ayından sonra İstanbul'a döneceğiz; ben de mecburen İstanbul'a döneceğim ama keşke dönmesek.
MÜZİK SEVDAM YÜZÜNDEN İNGİLİZ PASAPORTUNDAN VAZGEÇTİM?
Şarkı çok sevildi, listelerde hızla yukarılara tırmandı. Açıkçası 'Beklemiyordum' dersem yalan olur. Son derece profesyonel bir ekiple, bu işin zirvesi isimlerle çalıştım. Ozan Çolakoğlu ve Gülşen bu şarkıya dokunan isimler oldu. Beklentim de yüksekti.
İzmir'de daha ilk bestelerimi yaparken 'Ozan Çolakoğlu'na bir şarkımı dinletebilir miyim?' diye hayal ederdim. Bugün kendisi bana inandı ve prodüktörüm oldu. 'Gülşen acaba beni bilir mi, tanır mı?' derken, şarkıma vokal yapması gerçekten çok büyük şeyler ifade ediyor benim için.
Torpile bile razıyım ama 'şans' beni en çok rahatsız eden kelimedir. Şans, cebimizde olması gereken küçücük bir şey... Sayısal Loto kazanan adama bile 'Ne kadar şanslısın!' demeye çekiniyorum çünkü gidip onu almış ve bir eylemde bulunmuş. 'Bize çıkmaz!' dememiş; emek vermiş, bedel ödemiş. Beni de, sokakta şarkı söylerken Ozan Çolakoğlu keşfetmedi. Ben gittim, buldum. Müzik sevdam yüzünden İngiliz pasaportundan vazgeçtim, bir sene daha İngiltere'de yaşasam İngiliz vatandaşlığına adım atıyordum. Çok da umrumda olmadı. Türkiye'ye 2011 yılında döndüm ama o isimlerle çalışmak 2016 yılında kısmet oldu. Sence şans mı?
SOSYAL MEDYA KRİTER DEĞİL BİZ SAHADA KONUŞUYORUZ
Hayır, asla öyle bir şey yok. İsteyen istediği kadar satın alsın ama konserlere gelmesi için insanları da satın alabilecekler mi? Ben de çok görüyorum, bir de bazı isimler çok aşikar yapıyor. Ne şarkıları biliniyor, ne kendileri tanınıyor ama milyonları geçmiş görünüyorlar. Tıklama satın alarak çok saçma bir şey yapıyorlar. O yüzden bizde her şey organik. Aslında sosyal medya da bir kıstas değil, biz sahada konuşuyoruz.
Muhasebecimi arayayım isterseniz! (Gülüyor) Keşke karşılığı layığıyla verilse ve biz de ticari açıdan çok düşünmesek ama yeni yeni haklarımız yatırılmaya başlandı.
EN SON HABERLER
- 1 10 yıllık evlilik tek celsede bitmişti! Buse Terim ile Volkan Bahçekapılı boşanma sonrası ilk kez kızları Naz için bir arada!
- 2 Kalça dansıyla ünlenmişti! Fenomen gelin adayı Solmaz Çiros'un eski halinden eser yok! Solmaz Çiros’un estetikli ve kilolu son hali şoke etti!
- 3 "Çilleri yok muymuş?" Bahar'ın yıldızı Demet Evgar sıfır makyaj hali ile hayran bıraktı!
- 4 Asmalı Konak'ın Dilara'sı şimdi tanınmaz halde! İşte 63 yaşındaki Selda Özer'in son hali...
- 5 Yakışıklı şarkıcı Emre Altuğ 55 yaşında yeniden damat oldu! Emre Altuğ'dan sürpriz nikah! Belgrad Ormanı’nda evlendi...
- 6 Popstar Bayhan Gürhan yıllar sonra itiraf etti! 'Hayatımın hatasıydı'
- 7 Kuruluş Osman'da Osman Bey ve Boran Bey yüzleşiyor!
- 8 20 yaş gençleşmişti... Cenk Eren'e nazar değdi! Estetik sonrası yeniden bıçak altına yatıyor!
- 9 Ünlü türkücü Seher Dilovan Türkiye'yi terk etmişti... Şimdi İsviçre'de köy hayatı yaşıyor
- 10 Dilan Çiçek Deniz ile evliliğin eşiğinden dönmüştü! Thor Saevarsson çapkınlığa devam ediyor!