Son olarak ATV'de yayınlanan 'Bugünün Saraylısı' dizisinde rol alan genç oyuncu Begüm Akkaya, rol aldığı sinema filmi 'Nergis Hanım'daki rolüyle Adana Altın Koza Film Festivali'nde Türkan Şoray Umut Vâdeden Genç Kadın Oyuncu Ödülü'nü aldı. Bugüne kadar 'Kuma' ve 'Mavi Dalga' gibi ödüllü bağımsız filmlerde rol alan 23 yaşındaki Akkaya, GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı...
'Bugünün Saraylısı' dizisinin bitmesi sizi üzdü mü?
Evet, üzdü ve bizim için de sürpriz oldu aslında. İkinci sezon sadece dört bölüm devam edebildik. Güzel bir ekiptik. Nazan Kesal, Selçuk Yöntem gibi deneyimli oyunculardan çok güzel şeyler öğrendim. Nazan Abla'yla çok yakın oturduğumuz için onun kızı gibiydim. Özleyeceğim bir set ve iş oldu.
SİNEMA DA TEKELLEŞME VAR
Yeni bir dizi var mı peki?
Henüz yok; biraz dinlenmek iyi gelecek çünkü çok yoğun bir süreç geçirdik. Dizi yok ama 'Cinnet' adlı yeni bir sinema filmi çekeceğiz yılbaşından sonra.
'Nergis Hanım' bağımsız sinema platformu Başka Sinema'da gösterildi. Yaygın sinema zincirlerinde gösterilmemesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Keşke daha fazla salonda izleyiciyle buluşsaydı ama iyi ki Başka Sinema var. Yoksa nasıl gösterime girerdi, bilemiyorum. Bağımsız filmlere çok salon verilmiyor. Sinemalarda tekelleşme söz konusu.
Bu filmde sizi cezbeden ne oldu?
Yönetmenimiz Görkem Şarkan, konservatuvarda üst sınıfımdaydı. Görkem, 'Nergis Hanım'ı tiyatro oyunu olarak yazmıştı. Oyunu sahnelemeyi düşünürken, yapımcımız Caner Özyurtlu uzun metrajlı film çekmek için ikna etti.
Sahnede aynı etkiyi yaratır mıydı?
Yaratırdı; Görkem'in tiyatroda da güzel bir dili var. Daha önce de oyunlar yazıp yönetti. Kendine ait bir dil oluşturmak çok önemli. Bunu çok iyi yaptığını ve hatta sinemada da bir dil oluşturduğunu düşünüyorum. Anlatmak istediğini iki sanat dalında da yapabilmesi çok büyük avantaj.
Ne anlatmak istiyor film?
Zerrin Sümer'in oynadığı Alzheimer hastası kadın ve Settar Tanrıöğen'in oynadığı ona bakmakla yükümlü yetişkin oğlunun üzerinden insanın, hatta toplumun sorgulandığı bir film. Çok sade, realist ve çarpıcı bir film oldu. Duygu sömürüsüne asla yer vermeyen, aile yapısını da sorgulayan bir film.
Yaşanmış bir hikaye mi bu?
Görkem'in, anneannesi ve dayısı üzerinden yola çıkarak yazdığı bir hikaye. Hatta mekanımız da gerçek; anneannesinin ve dayısının yaşadığı evde çektik. Film tek mekanda çekildi zaten.
Sizin hayatınızda var mı bu şekilde yakınlık kurabildiğiniz biri?
Benim anneannem Demans hastasıydı. Demans'la başlayıp sonra Alzheimer'a çevirdi. Önce anlamamıştık; şakacı biriydi ve şaka yapıyor diye düşünüyorduk. Doktora gittiğimizde geç kalmıştık. Erken teşhis konulsa, iyileşebilirmiş.
ÜÇ KERE İZLEYİP AĞLADIM
Filmde hastalığa dair çok çarpıcı sahneler var. Hatta anne-oğul arasındaki iletişim zaman zaman seyircinin boğazını düğümlüyor. Siz de etkilendiniz mi izlerken?
Kesinlikle... Çok zor bir süreç; anneniz Alzheimer hastası ve kaçmasın diye onu eve kilitlemek zorunda kalıyorsunuz. Belli bir süre sonra hastayı zaptetmek zor. Beyin fonksiyonlarını kullanamıyor, oğlunu tanımıyor. Bu film Alzhemier'ın acizliğini göstermiyor, anlatmak istediği başka bir şey var. Filmi üç kere izledim ve üçünde de ağladım. Seyircilerle birlikte de seyrettim; ağladığını göstermek istemeyen, gözyaşlarını kaçıran çok fazla insan olduğunu hissettim. Çok dokunaklı ve herkesin aslında çok da yakınlık kuracağı bir film. Settar Abi ve Zerrin Abla inanılmaz oynuyor.
Sizin rolünüz hikayenin neresinde?
Ben 'Bahar' karakterini oynuyorum. 18 yaşında üniversiteyi yeni kazanmış bir kız. Filmde yetişkinlerin söylemeye çekindiği şeyleri rahatlıkla söyleyebiliyor. Yani yaşlıların korktuğu, ölüm kadar gerçek bir şeyi ergenliğin getirdiği cesaretle çok kolay söyleyebiliyor.
YÖNETMENİN VİZYONU ÖNEMLİ
Birlikte oynamak istediğiniz oyuncular var mı?
Taner Birsel, Tülin Özen ve Tansu Biçer'i çok beğeniyorum. Umarım yollarımız kesişir. Karşınızdaki oyuncu ne kadar iyiyse, yaptığınız iş de o kadar iyi oluyor.
23 yaşında beş sinema filminiz var. Bu rakamı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok büyük bir şans...
Oynadığınız filmlerin hepsi, 'sanat filmi' diye tabir edilen türden. Bilinçli bir tercih mi bu?
Bilinçli bir tercihti. İlk filmleri seviyorum. Bence önemli olan; yönetmenin vizyonu. Benim öyle bir ayrımım yok; senaryo iyiyse gişe filminde de oynarım.
Daha fazla izlensin, para kazanayım diye bir derdiniz yok mu?
Oynadığım filmlerden henüz para kazanmadım. Keşke kazanabilsem.
30 BİN LİRAYA FİLM ÇEKTİK
Film, birçok ödül aldı. Bu başarıyı bekliyor muydunuz?
Ben yönetmenimize, onun kendine güvendiğinden daha çok güveniyorum. Bu filmin de beğenileceğini umuyorduk. Filmi çok zor şartlar altında çektik. Bütçemiz 30 bin liraydı. O imkanı da bize Galata Perform sağladı. Tiyatronun sinemaya destek verdiği bir film oldu bu. Manevi olarak çok büyük tatmin oldu bizim için. Film; İstanbul Film Festivali'nden Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü'nü aldı. Settar Abi, Adana'da Jüri Özel Ödülü' aldı. Ben de Türkan Şoray'ın adını taşıyan bir ödül aldığım için gurur duydum.