Kim bilir kaçıncı kez oldu... Müge Anlı ve ekibi bir cinayetin peşine düştü ve bir ara gelip stüdyolarına da konuk olan katili, onca kişinin arasından bulup çıkardı. Sevgili Müge'den şahsi bir ricam var: Aylardır kafama takılan şu Fenerbahçe otobüsünün kurşunlanma olayına da bir ele atabilir misin?
Müge'nin ısrarlı takipçiliği, ekibinin koordinasyonu ve titizliği bir kez daha emniyet mensuplarını bile gıpta ettirecek bir başarıyla sonuçlandı. Gelin görün ki; olayı bültenlerinde, gazetelerinde duyuranların tamamı, ne programın yayınlandığı kanaldan (atv) ne programın (Tatlı Sert) ve sunucusunun (Müge Anlı) isminden söz etti. Hemen her bültende, her haberde 'Bir televizyon programında yayınlanan' ibaresi yer aldı.
Yahu sevgili dostlarım, güzel meslektaşlarım; siz de haberleriniz ve programlarınız için onca emek sarf etmiyor musunuz? Peki o zaman bu emeğe saygısızlık, bu düşmanlık niye? Evet, rekabet koşulları çetin. Ama bu, bir ismi bile telaffuz etmeye engel mi? Bu sütunların yazarı, neredeyse her gün, grubunun 'rakibi' kanalların televizyon programlarını, sunucularını, yapımcılarını takdir ve tebrik eden yazılar kaleme almıyor mu? Haydi reklam yönetmeliği nedeniyle kanal ismini telaffuz etmemenizi, kullandığınız görüntülerdeki logoyu buzlamanızı bir yere kadar anlayışla karşılıyorum ama ortada ciddi bir mesleki başarı varken, bunu paylaşmak, örnek almak dururken, bu kıskançlık merkezli sansür niye?
