Boğaz yelkenlilerle rengarenk olacak

Türkiye'de yelken sporunun öncüsü ORG Sports ile Türkiye Yelken Federasyonu'nun birlikte düzenlediği Turkcell Platinum Bosphorus Cup, Türkiye'de futboldan sonra en çok izlenen spor etkinlikleri arasında yer alıyor. Yarış, Boğaz kıyılarında toplanan binlerce kişinin yanı sıra dünyadan da takip ediliyor. 28-29 Mayıs'ta Caddebostan açıklarında ön elemelerle başlayacak olan organizasyon, 30 Mayıs'ta İstanbul Boğazı'nda devam edecek. Yarış, 31 Mayıs'ta Caddebostan'da gerçekleşecek iki yarışla son bulacak.

EN ELİT SPORLARDAN BİRİ
İstanbul'un etkili bir tanıtımını yapan bu yarışın yaratıcısı ve organizatörü ORG Sports'un kurucusu Orhan Gorbon ile yarışa katılacağı yelkenli teknesinde buluştum. Gorbon'dan kısa bir yelken eğitimi aldım. Daha sonra denize açıldık ve Bosphorus Cup'ı konuştuk. Gorbon, 1986'dan beri yurt dışında yelkenli yarışlarına katılıyor. 2002'de Bosphorus Cup'ı kişisel çabalarıyla başlatan da o... Gorbon, "Yelkencilikle kafayı hafif sıyırdım" diyor ama böyle sıyırmaya can kurban! Sert rüzgarlar ve hırçın dalgalarla boğuşmanın verdiği müthiş heyecan ve haz duygusu bir tarafa, yelkencilik dünyanın en elit sporlarından biri. Yelken yarışlarında ekip ruhu, yarışma stratejisi ve teknelerin teknolojik özelliklerinin sıralamayı belirlediğini söyleyen Gorbon, şöyle diyor: "Bazen tekneler bir saniye farkla birinci olabiliyor. Ekip ruhu da önemli. Bosphorus Cup'ta yarışan bazı tekneler, yurt dışından sporcu getiriyor."
'SATRANÇ OYNAMAK GİBİ'
Gorbon, Bosphorus Cup'a yabancı tekne katılımı hakkında da bilgiler verdi: "Örneğin İngiltere'den bir teknenin İstanbul'da yarışa katılabilmesi için 15 gün yol yapması gerekiyor. Bu yüzden Bosphorus Cup'a genelde bize yakın ülkelerden; Ukranya, Bulgaristan, Rusya ve Yunanistan'dan tekneler geliyor. Her sene 10-15 yabancı tekne katılıyor. Ama bireysel olarak yabancı yelkenci katılımı üst seviyede. Bu yılın sürprizi ise Fransız sigorta şirketi SFS'in teknesinin yarışması. Benim teknemin iki katı büyüklüğünde, müthiş siyah bir tekne..." "Peki bu teknelerin masraflarını kim ödüyor?" diye soruyorum, Gorbon şu cevabı veriyor: "Tekne sahipleri kendi ceplerinden ödüyor. Yelken yarışları, aynı zamanda etkili bir pazarlama ve tanıtım aktivitesi. SFS gibi büyük markalar 1 milyon Euro'ya tekne alıp her yıl o tekneye 500 milyon Euro ödüyor! Saygın müşterilerini bu yarışlarda ağırlıyorlar." Gorbon Boğaz'da yelkenliyle yarışma deneyiminden bahsetti: "Boğaz'da yarışmak olağanüstü; dünyanın hiçbir yerinde böyle müthiş bir tecrübe yaşayamazsınız. Birincisi, Boğaz daracık; sahaya en yakın yerden futbol maçı izlemek gibi... Bu dar alan yarışmacılar için zorlayıcı bir parkur. Boğaz'da rüzgar güzel ve tahmin edemeyeceğiniz akıntılar var. Boğaz'da yelken yarışı yapmak, satranç oynamak gibi; sürekli strateji geliştirmek zorundasınız. Tarihi bir güzelliği de var."

'KANAL PROJESİ DOĞRU VİZYON'
Orhan Gorbon, Bosphorus Cup'ın geleceği hakkında iddialı konuşuyor: "Bu yarış, 20 sene sonra dünyanın en önemli spor aktivitesi olacak. Bosphorus Cup'a her geçen yıl ilgi artıyor. Boğaz'da, dört günlük yarış boyunca hiç gemi, motorlu tekne ve sandalın denize açılmadığını düşünün. Boğaz'ın kenarındaki bütün lokantalar, oteller, ofisler, parklar, sarayların insanlarla dolduğunu ve 500 yelkenlinin yarışa başladığını hayal edin. Bu, dünyanın en çok dikkat çeken etkinliği olur, olacak da... Türkiye'de işler biraz yavaş ilerliyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın kanal projesi, çok doğru bir vizyon bana göre. Petrol yüklü tankerler ve gemiler, her gün sarayların, konakların, müzelerin önünden, köprülerin altından geçiyor. Boğaz'da çok tehlikeli bir trafik var ve aslında her gün tehlikeler atlatıyoruz. İnşallah kanal projesi gerçekleşir de Boğaz bir gün tamamen turistik, sportif ve kültürel aktivitelerin olduğu, yelkenli yarışlarının yapıldığı, insanların kürek çektiği, balık tuttuğu ve her gece konserlerin düzenlendiği bir lokasyona dönüşür."