Köşemizin lojistik destek subaylarından, bankacı dostum Hakan Eracun'dan ne zamandır ses seda çıkmıyordu. Hakan'ın dönüşü muhteşem oldu. Bizim Hakan bu kez de iki reklama takılmış. Birincisi; Tosun Pehlivan (Şahan Gökbakar) ile yabancı damadın başrolünü oynadığı GSM şirketi reklamı. Malum, bizim Tosun, yurtdışından uçakla gelen damadı havaalanında karşıladı ve yola koyuldular. Rotaları Kayseri... Onları son olarak Çanakkale'de Kilitbahir feribotuna yetişmek için çabalarken bulduk. Bilindiği gibi Kilitbahir, Avrupa yakasındadır. Eğer bizim damat Yeşilköy'e indiyse ve canları gezmek isteyip, Tekirdağ-Çanakkale turu atarak, oradan Kayseri'ye yönelmekse, Kilitbahir tarafında yani Avrupa yakasında olmaları gerekmez miydi? Ama bizimkiler ille de "Kilitbahir feribotuna yetişmek için" ter döküyorlar. Yok eğer damat, Sabiha Gökçen Havaalanı'na indiyse ve Kayseri'ye gitmek istiyorlarsa -ki Tosun, damada "Seni Kayseri'de Belediye'nin havuzuna götüreceğim" diyor- o zaman Çanakkale Boğazı'nın Anadolu yakasında işleri ne? Belli ki bizim pehlivanın da, reklamın senaryosunu yazanların da pusulası hepten şaşmış!.. Hakan'ın takıldığı ikinci reklam tuhaflığı, süt firmasını tanıtmak için uçan ineklerle ilgili... İnekler havalanırken, üstlerinde hiçbir süt ürünü bulunmuyor. Ama evlerin üzerine geldiklerinde aşağıya ambalajlı sütleri, yoğurtları bırakıyorlar. Hakan diyor ki, "Bu paketler, ineklerin memelerinden çıkamayacağına göre, nerelerinden çıkıyor?" Aman be Hakan'ım, ineklerin uçmasına inanıyorsun da, diğerine niye inanmıyorsun? Kafaları da mideleri de bulandırmanın ne alemi var şimdi?
