EĞİTİM ÜCRETSİZ
Önceliği eğitime veren CAS, kaybolmaya yüz tutan usta-çırak ilişkisini eğitim modeli olarak benimsemiş. CAS'ın Burak Tamdoğan, Selim Bayraktar gibi tanınan isimlerin de arasında yer aldığı 12 kişilik eğitim kadrosuyla oyuncu adaylarına ücretsiz olarak konservatuvar eğitimi veriyor olması dikkate değer. Muhammet Uzuner, "Seyircinin zaten bir ayak alışkanlığı vardı. Oyunlarımız ve atölyelerimiz ilgi görmeye devam ediyor. Biz seyirciye uzaktan bakan bir anlayışla değil, onlarla iç içe olan bir yapıda hareket etmeye çalışıyoruz. Oyunculuk atölyelerimizin yanı sıra üç yıl boyunca ücretsiz eğitim verdiğimiz Konservatuar sınıflarımız büyük ilgi görüyor" dedi.
SEKİZ DALDA ADAY OLDU
Cihangir Atölye Sahnesi (CAS) ilk oyunu olan 'Raif ile Letafet' ise kısa zamanda seyircinin beğenisini kazandı. Kıvanç Kılınç'ın yazdığı, Muhammet Uzuner'in yönettiği, üç ayrı ödül komitesinden toplam sekiz dalda aday gösterilen oyun, Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri'nde Yılın En Başarılı Ekip Oyunu ödülünü kazanmıştı. Aras Cem Güler, Barış Özgenç, Bülent Düzgünoğlu, Kıvanç Kılınç ve Sinem Ünsal'ın rol aldığı oyun, paranın ve gücün peşinde koşan 'Banker Veli' ve yine zenginlik ve güç peşindeki baba 'Müşerref' ile güzel kızı 'Letafet'in masum, romantik ancak parasız aşığı şair 'Raif' döngüsündeki komik olayları aktarıyor.
'TİYATRO BÜYÜKLERİN MEKTEBİDİR'
Geçen hafta Tolga Çevik'in eşofmanla sahneye çıkan seyirciyi kovduğunu söylemesi kamuoyunda yankı uyandırdı. Kendisi smokinle sahneye çıkarken seyircinin eşofmanla yanına çıkmasını hazmedemediğinden bahsetti. Hıncal Uluç ve Mevlüt Tezel de konuyla alakalı görüşlerini yazdı... Uluç, tiyatrocuların Afife'de ödül almaya bile yırtık kotla çıktıklarını hatırlatarak, oyuncuların da kabahatli olduğunu yazdı. Ben de Şehir Tiyatroları kurucusu Muhsin Ertuğrul'un 1927'de tiyatro adabıyla ilgili yazdığı yazıyı hatırlatmak istedim. 'Tiyatro eğlence yeri değil, büyüklerin mektebidir' diye başlayan yazı özetle şunları içeriyordu: 'Tiyatroya mümkün olduğunca temiz giyinilip gidilir ve sessizce bir yere oturulur. Perde kapanana kadar bir kelime bile konuşulmaz. Bir milletin bilgi ve anlayış seviyesi, sanat eserlerine ve sanatçılarına gösterdiği ilgiyle ölçülür. Perde aralarındaki dinlenmeler önceden tayin ve ilan edildiğinden, sabırsızlanmak bu süreyi kısaltmaz. Islık çalmak, ayaklarını yere vurmak, gereksiz yere alkışlamak takdir etmek değildir.' Keşke Ertuğrul'un 92 yıl önce öngördüğü şekilde tiyatro sanatına gereken saygıyla yaklaşabilseydik.