Son Güncelleme: Pazartesi 30.11.2009
Çocukken ailem beni garip karşılar, psikoloğa götürürdü!
Sunay Akın, yeni kitabı 'Ay Hırsızı'yla gökyüzünün bilinmeyen derinliklerini anlatıyor. Tarihi, bilgi olarak görmeyip yaşadığını belirten Akın, çocukluğunda ailesi tarafından 'Bir gariplik var bu çocukta' diye psikoloğa götürüldüğünü anlattı
MEZARLIKLARI SEVERİM
20 Temmuz 1969 günü, aya ayak basan insanı görebilmek için Trabzon'da odamın penceresinden baktım. Hep de şunu düşünürdüm. Gece gökyüzüne bakıp, hayal kuranlar ya çocuklar ya da hırsızlardır. İşte bu yüzden de kitabımın adı 'Ay Hırsızları' oldu. Kitap, tam anlamıyla benim çocukluğumu ve düşlerle yoğrulmuş asıl tarihi anlatıyor.
Aşiyan Mezarlığı.... Ben, mezarlıkları çok severim. Orada da burnu yere çakılmış uçak şeklinde bir mezar taşı vardı. Bu uçağın bir tarafında orada yatan kişinin doğumu, diğer tarafında da ölüm tarihi yazıyor. Mezar taşı, hostes Rona Altınay'a aitti. Bu beni çok etkiledi.
14 yılda! Çünkü ben öncelikle, yazdığımı yaşarım. Yazınsal bir kaygım yok! Dolaştığım yerler müzeler, arşivler, mezarlıklar ve hep arka sokaklar... Dünyanın dört bir yanında buraları gezer, izler ve düşünür; bir serüvenci gibi davranırım.
Bu sorunun yanıtını bilmiyorum. Çünkü ben kurgulayan bir proje yazarı değilim. Benim için kitap yazmak bir etiket, kimlik değil!
HAYALPERESTİM NE OLMUŞ?
Hiç bilmiyorum. Bundan sonrası yeni bir şiir kitabına doğru gidiyor. Mesela; Hezarfen Ahmet Çelebi'yle ilgilenirken onun bir de şiirini yazdım. Ama aklımda ayakkabılarla ilgili bir proje de var. Neil Armstrong'un ayakkabısından, Sindrella'nın ayakkabısına kadar, ayakkabılarla ilgili bir kitap yazmayı istiyorum. Sindrella'nın unuttuğu ayakkabısı Neil Armstrong'un uzayda ayağındaki ayakkabı değil midir?
Tabii ki! Evet, ben bir hayalperestim. Ama unutmayın ki, aslolan da hayallerdir. Gerçek, hayalin ayak izini takip eder. Hayalperestler olmasaydı, bilim ve sanat olmazdı. Mağaradan çıkamazdınız.
SAHTEKARLIK VAR!
Ben sadece Sunay Akın'ım. Kartvizitler, etiketler umrumda değil! Hiçbir şey denmesin bana! Sunay Akın olmamın bile önemi yok! İnsanların yüzündeki mutluluk var ya, ben kendimi orada arıyorum. Dört-beş kişinin jüri adı altında bir odada toplanarak karar vermesi beni hiç ilgilendirmiyor. Ama ne zaman ki, yazdığım bir metni ya da şiiri duyarsam, müzede birisinin gülümsediğini görürsem o bana yetiyor. Verilen ödülleri almıyorum. Ödüllerde bir sahtekarlığın, bir yalancılığın ve bir çeteciliğin olduğunu düşünüyorum.
Benim mizah anlayışım, diğer insanlardan farklı. Benim güldüğüme herkes gülmüyor. Mesela; ben uçak inerken çok gülüyorum. Teknolojinin geldiği son nokta uçak. Ama ne lazım? Tekerlek. Yani insanın ilk icadı. 20 Temmuz'da aya bastığında Neil Amstrong ne yaptı? Merdivenden indi. Ne kadar ilkel bir duruş. (gülüyor)
75 YAŞINDAKİ BABAM BİLE "ALLAH ALLAH YİNE BAŞA DÖNDÜK' DİYOR
Galiba ben bilgiyi, bilgi gibi görmüyor, onu yaşıyorum. Anlattıklarımı hissediyorum. Çocukluğumda annem ve babam benden şüphelenip, sık sık çocuk ruh doktoru Atalay Yörükoğlu'na götürürlerdi.
'Bir gariplik var bu çocukta' derlerdi. Babamın terzi dükkanındaki kumaş parçalarını toplar, eve getirir; onları haritanın önüne koyar, 'Babam bugün bilmeden hangi ülkeleri gezdi?' diye bir oyun oynardım. Evin terasında uçak yapar, bir gün uçacağıma inanırdım. Atalay Yörükoğlu, aileme, "Bu çocuğun kanadını sakın kırmayın!" demiş. Zaten verdiği derslerde de şunu söylüyormuş: 'Bu yaşa kadar Türkiye'nin her yerinde anne ve babalar bana çocuklarını getirdi. Ben ihiçbir şey yapmadım, sadece onlarla oynadım. Anne ve babaları ise tedavi edip, geri gönderdim.'
'Oyuncak Müzesi'ni kurarken oyuncaklar arasında oturuyorum. 75 yaşındaki babam geldi, baktı baktı ve Trabzon şivesiyle dedi ki, 'Allah Allah yine döndük başa...' Oğlunu büyüttü, okuttu ama yine oyuncakların arasında...
EŞİMLE BEBEK EVİ KURDUK, OYNUYORUZ!
Evet. Eskiden yurtdışına çıktığımda oyuncak bakmaya onlarla giderdik. Ama şimdi öyle değil. Önce oğlum koptu. Şu an 21 yaşında. Arkasından da kızım... O da 15 yaşında. Geçen Zürih'te oyuncak bakacaktık, "Baba ben karşı mağazaya gideceğim" dedi. Gittiği mağaza giyim mağazasıydı. Çocuklarım oyuncağı bırakıyor. Bu benim için bir trajedi.
O hep benimle... Biz aslında onunla büyük bir bebek evi kurduk (Oyuncak Müzesi'nden bahsediyor) ve beraber oynuyoruz. 1980 yılında, henüz 18 yaşındayken tanıdım onu... Hâlâ da beraberiz.
Üniversiteyi kazandığım ilk haftalarda bir arkadaşımla beraber yürüyorduk. O, liseden arkadaşını görüp, "Belgin" diye bağırdı. Belgin arkasına döndüğü anda biz göz göze geldik. O gün bugündür de beraberiz... Onu bulmam gerçekten çok büyük şans.
HİÇBİR MÜZE İLK BİR YILINDA PARA KAZANAMAZ
BİZ BU EVE TAŞINALIM MI?
MANÇO MÜZESİ'NE İNANAMAYACAKSINIZ!
EN SON HABERLER
- 1 Amerika’ya yerleşen Ceyda Ateş‘ten aile pozu! Ceyda Ateş’in minik kızı balerin oldu!
- 2 Dünyaca ünlü yıldız Anne Winters aşırı kilo kaybıyla dikkat çekmişti! ‘Yetersiz beslenme’ tedavisi görecek!
- 3 50'lik güzel Songül Karlı bornozlu paylaşımı ile sosyal medyayı salladı! Estetikle Hadise benzemişti...
- 4 Koreli Ayla şimdi güzeller güzeli bir genç kız! İsmail Hacıoğlu'nun Ayla filminin Koreli minik yıldızı Kim Seol'un son hali...
- 5 ‘Keloğlan keleş oğlan' Yeşilçam'ın unutulmaz karakteri Keloğlan'ın yıldızı Rüştü Asyalı şimdi ne yapıyor? İşte son hali
- 6 "Midem bulandı o son sahnem oldu" Özlem Güneş tesettüre girdi adını değiştirdi!
- 7 Aşk Ceyda Düvenci'ye yaradı! 47'lik güzel Ceyda Düvenci incecik oldu... Ayna karşısında bikinilerin birini çıkardı diğerini giydi!
- 8 Bahar’ın Umay’ı olarak gönülleri fethetti! Bahar’ın Umay’ı Alisa Sezen Sever bu kez bildiğiniz gibi değil!
- 9 “Güzelliğinin kaynağı şimdi anlaşıldı” Bahar’ın Seren’i Nil Sude Albayrak’ın annesi sosyal medyaya damga vurdu!
- 10 Burak Yörük sosyal medyada ilgi odağı oldu! Taş Kağıt Makas’ın Sarı Bit Fecir’inin sevgilisi de çok ünlü!