Giriş Tarihi: 8.11.2014

Desen sihirbazları

İki kız kardeş Pınar Gül ve Seda Kuyrukluyıldız'ın 2011'de kurdukları lüks desen markası Oopscool'la moda haftasında tanıştım. Geçtiğimiz sezonlarda yükselişe geçen desen fırtınasının en güzel örneklerinden oluşan marka; doğayı, gökyüzünü, şehirleri, hatta vahşi hayvanları bile en çarpıcı şekillerde kıyafetlerimize taşımayı başarmış. Ana fikirleri ise; 'İyi bir desen, ipek bir bluz kadar gardırobunuzun klasiği olmaya adaydır.'
GÖKKUŞAĞINI GİYMEK GİBİ
İki kız kardeş, eğitimlerini başka dallarda tamamlamış olsalar da iç sesleri onları modaya yöneltmiş. Kısa sürede başarılı bir marka yaratmalarının sırrı ise; ikisinin de ayrı ayrı duayenlerle çalışabilme imkanı bulmuş olmaları. Pınar Gül, Yılmaz Yılmaz'la (Koton'un kurucusu), Seda Kuyrukluyıldız ise Mustafa Taviloğlu'yla (Mudo'nun kurucusu) çalışmış.
Kız kardeşler; kendilerinin ressam, desenlerinin de onların tabloları olduğunu düşünmemizi istiyor. Her desenin ayrı bir hikayesi var ve hikayelerin enteresanlığı onları sıradanlıktan kurtarıyor. Mesela içinde bulunduğumuz 2014-15 sonbahar-kış koleksiyonunun konusu; belirli dönemlere damga vurmuş saray karakterleri ve onların görkemli hayatları. Topkapı Sarayı, III. Murad, saray muhafızları, Buckhingam Sarayı, Versay Sarayı ve Napolyon'un desenlere ilham verdiğini görüyoruz. Tasarımın desenin önüne geçmemesi için minimal ve klasik kalıplar çalışıyorlar. Koleksiyonda gömlekler, sweatshirtler, blazer ceketler, havuç ve kalem pantolonlar; en sevilen parçalar arasında.
Bir de çok kabarık etekli skater elbiseleri var ki; geçtiğimiz iki sezon rağbet görmüş.
Tasarımcı kardeşler; Oopscool desenlerinin koleksiyoneri olacak bir Oopscool kadını yaratacaklarına inanıyorlar. Ama aynı zamanda akıllarında farklı fikirler de var; desenlerinin çok farklı sektörlerde de başarı getireceğini düşünüyorlar.
Desen denince akla gelen ilk marka olmak istiyorlar. Onlara şu an kendi web siteleri www.oopscool.com'dan, Harvey Nichols ve Brandroom mağazalarından ulaşabilirsiniz.
Benim için Oopscool; gökkuşağını giymek demek yani eğlenceli ve özgür.
Bakalım size ne ifade edecek...
ORGANİK TRENDİ GECE HAYATINA DA SIÇRADI
Dostum Tolga Sezgin ve ortağı Can Soylu, geçen kış Tepebaşı Nupera'nın içinde kendi mekanları Pop'u açma kararı aldıklarında çok sevinmiştim. Tolga'ya "İnsanlar Pop'a niye gitsin?" diye sorduğumda, bana "Müziği ve gerçekten eğlenmek için" diye cevap verdi. Pop'da Türkçe müzik çalınmıyor. Bunun sebebi de Tolga ve Can'ın, artık İstanbul'da sadece Türkçe çalan mekanların çok fazla olması ve sadece yabancı müzik dinleyen insanlara mahsus yerlerin de olması gerektiğini düşünmeleri. Geçtiğimiz haftalarda ise bu eğlence gurularının yeni mekanı Pop Cocktail'le tanıştık. Nişantaşı'ndaki mekan, kokteylleriyle adından söz ettirecek. Tolga, günümüz trendi olan doğru beslenme fikrinin gece hayatında da geçerli olduğunu, insanların içtikleri şeylerin içeriğine de önem verdiklerini söylüyor. Bu yüzden mekanın organik malzemelerle hazırlanan düşük kalorili içecekleri dikkat çekecek gibi. En meşhur kokteylleri; Obsession, Green Tonic ve Bitter Harmony gibi eğlenceli isimlere sahip.
Sinemamızın ilk stil sahibi yıldızı
CAHİDE SONKU
14 Kasım'da Türk sinemasının 100'üncü yılını kutlayacağız. Bu önemli kutlama dolayısı ile bu ay sinemamızın stil sahibi dört kadın yıldızına yer vereceğim. İlk haftamın oyuncusu; Türk sinemasının ilk starı da olan Cahide Sonku. Sonku o dönem adından 'sarışın bir baş, mevzun bir vücut, harika bir rol kabiliyeti' diye bahsettirmiş. 1935'te 'Bataklı Damın Kızı Aysel' filmindeki rolüyle Cahide Sonku furyası başlamış.
EFSANE OLDU
O filmdeki eşarpları ve bağlama stili 'Aysel eşarbı' olarak moda olmuş. Dalgalı saçları, topuzlarına taktığı taşlı tokaları, yay gibi kaşları, koyu renk ruju ile efsaneye dönmüş. Giydiği tüvit tayyörler, şifon ve ipek bluzlar, omzuna aldığı kürk etoller ve eldivenleri ile şıklığın ve Paris modasının temsilcisi olmuş. Bir giydiğini bir daha giymemesi, yurt dışındaki terzilere diktirttiği elbiseleri, imitasyon olmayan mücevherleri ile de anılmaya başlamış. Ayakkabısından şampanya içilen, sigarasını altın küllüklere döken Sonku; bir süre sonra sıkıntılı bir döneme girmiş, tüm mal varlığını kaybetmiş ve kendini alkole vermiş. 64 yaşında vefat eden bu efsanenin hayatı 1989'da bir diziye konu olmuş, Sonku'yu Hale Soygazi canlandırmıştı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.