1972 yılında Ses Dergisi'nin düzenlediği yarışmada birinci seçilerek sinema dünyasına adım atan Necla Nazır, masum ve romantik rolleriyle Yeşilçam'ın unutulmaz isimlerinden biri haline geldi. Sinemanın yanı sıra sahneye de çıkarak arabesk türünde şarkılar söyleyen Ferdi Tayfur ise, müziğiyle milyonların gönlünde taht kuruyordu.
İkili, ilk kez bir film projesi aracılığıyla tanıştı. O dönem ünlü yapımcı Hulki Saner, Necla Nazır'ı çağırarak ona yeni bir müzikal film projesinde rol almasını teklif etti.
Başrolde Ferdi Tayfur'un olacağını söylediğinde, Necla Nazır bu ismi daha önce hiç duymamıştı. "Ben onu bir tiyatro oyuncusu sandım," diye anlatıyordu yıllar sonra Necla Nazır. "Şarkıcı olduğunu hiç düşünmedim.
Hulki Bey'e 'Tiyatro kökenli mi?' diye sordum. O da 'Hayır, şarkıcı. Hatta Çeşme adında bir plağı var' dedi." Necla Nazır, Ferdi Tayfur'u ilk kez bir poster aracılığıyla gördü. O an yaşadığı hisleri şöyle dile getirdi:
"Filmin afişini önüme koydular. Postere baktım ve çok enteresan bir şey oldu. Orada yönetmen Temel Gürsu da vardı. Hulki Bey'e dönüp, 'Bir şeye dikkat ettiniz mi?' diye sordum.
'Ferdi Bey'in gözlerinde aşk var.' Hulki Bey gözlüğünü kaldırıp dikkatlice baktı ve 'Doğru söylüyor bu kız! Bu çocuğun gözlerinde aşk var,' dedi. İşte benim Ferdi'ye ilk elektriğim o posterle oldu."
Bu ilk izlenimin ardından Necla Nazır ve Ferdi Tayfur'un yolları kesişti, setlerde başlayan dostluk zamanla büyük bir aşka dönüştü. 1976 yılında başlayan ilişkileri yıllar boyunca devam etti ve bu birliktelikten 1990 doğumlu kızları Tuğçe dünyaya geldi.
Her ne kadar 2008 yılında yollarını ayırsalar da Ferdi Tayfur, yıllar sonra verdiği bir röportajda şunları söylemişti:
"Biz 30 sene birlikte yaşamış insanlarız. Ben ondan ayrılsam da onun ruhu benden ayrılmaz. 30 yıl, kolay mı bir günde bitsin? Biz yarın bir gün yeniden beraber de olabiliriz, her şey insanlar için."
Necla Nazır ise Ferdi Tayfur'un vefatının ardından duygularını şu sözlerle ifade etmişti:
"33 yıllık hayat arkadaşım ve çocuğumun babasıydı. Gerçekten çok üzgünüm. Rabbim onu Regaip Kandili'nde yanına aldı, demek ki kıymetli biriymiş. Nurlarda yatsın."
Böylece, bir Yeşilçam masalı olarak başlayan bu büyük aşk, zamanla yolları ayrılsa da unutulmayan anılarla ve derin bir bağlılıkla ölümsüzleşti.