Eğer vicdanlarının sesini kısmasalardı...
Eğer egolarının esiri olmasalardı...
Eğer halkı okumayı tercih etselerdi...
Eğer gizli korkaklıklarıyla kör cesareti birleştirmeselerdi...
Eğer onlardan olmayanların da hakkını verselerdi...
Eğer 'biz' ve 'diğerleri' ayrımına girmeselerdi...
Eğer gazlamak, itmek, coplamak yerine ortak noktada buluşmayı, anlamayı, dinlemeyi seçselerdi...
Eğer bütün meselenin bir ağaçtan kaynaklanmadığını, muhalefetin oyunu değil halkın isyanı olduğunu kabul edebilselerdi...
ÖZÜR DİLEMEK...
Eğer özür dilemekten geri durmasalardı...
Eğer halkın, haber alma özgürlüğünü elinden almasalardı...
Eğer önce 'insanlık', önce 'can', önce 'halk' demekten çekinmeselerdi...
Eğer bu şiddete son vermek için ellerinden geleni yapsalardı...
Eğer Gezi Parkı'ndakilerin eylemci, protestocu, çapulcu, alkolik, marjinal, bir grup provokatör değil; anne, baba, kardeş, evlat, genç, yaşlı yani halkın kendisi olduğunu görebilseler, görmek isteselerdi...
Eğer baskının bir gün bomba gibi patlayacağını öngörebilselerdi...
YOKUŞ AŞAĞI GİDİYOR
Eğer birleştirmenin; eleştirmekten, inkar etmekten daha üstün olduğunu bilebilselerdi...
Ne olurdu?
Ne kaybederlerdi?
Küçülürler miydi?
Kendilerini başarısız, iktidardan düşmüş, zayıf, eksik mi sayarlardı?
Peki sorarım size; asıl şimdi kim kaybediyor?
Kim yokuş aşağı gidiyor?