Son Güncelleme: Pazar 28.04.2013
Eğlenceli film oldu garantisi biziz!
Kadir Doğulu ve Müge Boz'la 3 Mayıs'ta vizyona girecek 'Bir Hikâyem Var' filmi için buluşuyorum. İkisi de projeyle ilgili son derece iddialı. Sinemaya gideceklerin eğlenmeden çıkmayacağını düşünüyorlar. Aklınızda kendi işinizi yapmak varsa; film ilginizi çok çekecek…
MÜGE BOZ: Ben muhtemelen yazamazdım; çok karışık çünkü. Ama konu başlıklarını verirdim, biri tamamlardı. Eminim kesinlikle çok komik bir hikaye olurdu benimki; bir sürü saçmalıkla dolu. İlk baktığında ortada bir şey yokmuş gibi görünürdü ama biraz düşününce, o karmaşanın içindeki lezzet alınırdı bence. Tam benim gibi olurdu işte; karmakarışık...
KADİR DOĞULU: Benimki maceralarla dolu bir durum komedisi olurdu kesin. Ben aslında yazmayı severim ama hep amatör bir şekilde. Ama şimdi düşününce; benim hikayemin macerasız olmayacağı geliyor aklıma.
KADİR İKİ SAT TELEFONSUZ YAPAMAZ
M.B.: Bende tutku olurdu kesin.
K.D.: Aksiyon benim olmazsa olmazım. Yani öyle vurdulu kırdılı değil ama arkadaşlarla ilginç yolculuklara çıkmak tam bana göre mesela. Yapmışlığım da var. Mersin'den, cebimde beş para olmadan otostopla Antalya'ya kadar gitmiştim. O yaşlarda insan etrafındakilere nasıl davranacağını bilmediği için başını derde sokabiliyor. Ben de yaşadım bunları. Gençlik diyelim. Fantastik film hastasıyım bir de. Kesin fantastik öğeler olurdu.
M.B.: Bende felsefe de olurdu kesin.
M.B.: Dedim sana ya, benim durumlar biraz karşık diye...
M.B.: Tutku var, felsefe var... İşte başlasın böyle, başka yerlere gitsin isterim.
M.B.: İstesem çok iyi plan yaparım ama yapmayı tercih etmiyorum. Planlı yaşamayı sevmiyorum çok. Hayatı biraz daha gelişine yaşamayı tercih ederim.
K.D.: Müge arabasına binsin, yanına minimum ihtiyaçlarını alsın; gerisini yoldan, doğadan karşılar. Konuşa konuşa halleder. Öyle bir yaşam tarzı var. Tam 'outdoor' kızı yani.
M.B.: Kadir'i bırak oraya; eli ayağı titrer. İki saat telefonu çekmesin; strese giriyor adam.
K.D.: Ben senden daha maceracıyım bir kere...
M.B.: Ya bırak...
K.D.: Çekim sırasında Edremit'de yaşadığımız olaydan bahsediyor. Benim kardeşlerim var, devam eden bir dizim var ve bir ilişkim var. Bunlardan biri bana ulaşamazsa ne olacak?
M.B.: Bak, dedim işte. İki saat telefonsuz kaldı, eli ayağı titredi adamın. Gören de; iki saat bile telefonu olmadan yapamıyor zannedecek.
K.D.: Elim ayağım titremedi tabii ama biraz stres oldum.
M.B.: Her şeyden önce ana teması, kendi filmini çekmek isteyen bir gencin başından geçenler olduğu için; insanlara çok tanıdık, çok sıcak geleceğini düşünüyorum.
K.D.: İdealist, maceraperest bir adamın ideallerine ulaşmak için söylediği yalanlar zamanla ayağına dolaşmaya başlıyor. Olayın özü bu. Tabii gittikçe de eğlenceli bir fotoğraf çıkıyor ortaya. Öncelikle filmin çok kuvvetli bir oyuncu kadrosu var. İkimizi dışında bırakarak konuşuyorum; Türk sinemasının efsane isimleri var bu filmde. Nuri Alço var, Coşkun Göğen -nam-ı diğer Tecavüzcü Coşkun- var, Turan Özdemir var, Haldun Boysan var... Sette yönetmeniyle kavga eden genç bir yardımcı yönetmen; kendi filmini çekmek için işi bırakıyor. Nuri Alço'nun o filmde harcandığını düşünüyor çünkü. Setten giderken de "Nuri Abi seni başrol yapacağım!" diye bağırıyor. Olaylar da bundan sonra başlıyor zaten. Bu saydığım kadronun oynadığı filmin eğlenceli olmaması diye bir ihtimal yok zaten. İnsanlar çok eğlenecekler; garantisi benim...
M.B.: Bir durum komedisi bu. Aşk da var, macera da var, yol hikayesi de var .
K.D.: Aslında çok sevimli bir kahraman bizimki. Yani işi gerçekten kotarabilse, o filmi çekebilse; herkese hak ettiği parayı zaten verecek. Ama o film bir türlü çekilemiyor işte.
YETİM HAKI ASLA YEMEM
M.B.: Ben bir arkadaşımla beraber kast görüşmesine gidiyorum. O sırada Kadir'in oynadığı 'Mert' karakteri yanıma gelip benim aslında çok iyi fotoğraf çekebileceğimi söylüyor.
K.D.: Görür görmez aşık oluyorum ve iş bahanesiyle asılıyorum yani...
M.B.: Ben de set ekibine dahil oluyorum ve olaylar gelişiyor.
K.D.: Bizim üst komşumuza tencere, tava satma bahanesiyle senet imzalatmışlardı yıllar önce. Ortada ne şirket var, ne tencere-tava; ama imzalanmış senetler var. Kocasının da haberi yok tabii; kadın beklemişti tencereler gelecek diye ama ne gelen var ne giden... Bu söylenti bütün mahalleye yayılmıştı.
K.D.: Ben yetim hakkı yemem.
M.B.: Valla ben, kendi hayatımı devam ettirmek için ne yapıp yapmayacağımı bilemiyorum. O anki şartları bilebilmek lazım. Kesin konuşamam.
EN SON HABERLER
- 1 Kızılcık Şerbeti’nin Giray'ı meğer usta oyuncunun oğluymuş... 44 yaşındaki Kaan Taşaner annesiyle aynı dizideymiş!
- 2 Yalı Çapkını'nın Seyran'ı Afra Saraçoğlu’nun annesi hayran bıraktı! Güzelliğiyle kızına taş çıkardı!
- 3 Aşk mı yaşıyorlar? Berrak Tüzünataç, Şevval Şahin’in eski sevgilisi Murat Kazancıoğlu ile yakalandı!
- 4 Şarkıcı Emre Altuğ 55 yaşında yeniden damat olmuştu... Partneri Gözde Kansu'dan dikkat çeken çıkış: Karı-koca olarak çok yakıştık!
- 5 Sır gibi saklıyordu...Yalı Çapkını'nın İfakat'i Gülçin Santırcıoğlu'nun 10 yıllık kocası bakın kim çıktı!
- 6 Kardeşlerim'de Akif ile Süreyya köşeye sıkışıyor
- 7 Kim der ki 61 yaşında! Cesur sahnelerin kadını Serpil Çakmaklı pozlarıyla adeta Yeşilçam filmlerini yeniden canlandırıyor!
- 8 Yalı Çapkını'nın Hattuç Hala'sının meğer kızı da çok ünlüymüş! Güzel oyuncu ile annesi Şerif Sezer'i gören şoke oldu!
- 9 Gerçeği itiraf etti! Sergen Yalçın mı? Barış Alper Yılmaz mı? İkisiyle de adı çıkan Melisa Döngel, sessizliğini bozdu
- 10 Kızılcık Şerbeti'nin Pembe'si 47 yaşındaki Sibel Taşçıoğlu'nun 7 yıllık kocası bakın kim çıktı! Meğer Erkan Kolçak Köstendil'le...