Görüntüleri çoğunuz izlemiştir... İstanbul'da bir otobüsün tekerleği patlıyor. Şoför, otobüsü emniyet şeridine çekiyor. Tekerlek değiştirilirken üç kişi emniyet şeridinde tam gaz giden bir arabanın altında kalıyor.
Kazanın bilançosu bir ölü, iki ağır yaralı. Evet, kaza lafı saçma oldu. Bu olayın, üç kişinin kurşun yağmuruna tutulmasından bir farkı yok. İnsanlığın bittiği an ise üç kişiyi ezip geçen arabanın, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmesi...
Bu fotoğrafı da hatırlayanlarınız vardır...
"BURASI TÜRKİYE"
2006 yılında New Orleans'lı yüz binlerce insan yaklaşmakta olan Gustav kasırgasından kaçmak için yollara düşmüştü. Trafik felçti, herkes can derdindeydi ama kimse emniyet şeridini ihlal etmiyordu.
Haklısınız! Orası ABD, burası Türkiye... Defalarca yazıldı, çizildi; trafikte en çok ceza yanlış parktan sonra emniyet şeridi ihlallerine kesiliyor. Lakin değişen bir şey yok.
Bazı uyanıklar, emniyet şeridini babalarının tarlaları gibi kullanıyorlar. Daha da kötüsü birçok yerde emniyet şeridi park yeri anlamına geliyor. "Çoğunuzun cep telefonu fotoğraf çekiyor. İnatla, ısrarla emniyet şeridini ihlal edenlerin görüntüsünü alıp polise yollayın" diyeceğim ama beyhude bir istek olacak.
Türkiye uygar, modern bir hayat sürmek isteyen insanlar için adeta bir cehennem.
Trafiğe çıkmak bu ülkeden nefret etmek için yeterli bir sebep.
Türkiye'de uygarca yaşayabilmek için birkaç kuşağın daha geçmesi gerekiyor.
Yapabileceğiniz tek şey; trafik kurbanı olmamak için dua etmek.