Eskiden askerdim şimdi ise bir gitarist

Dünyaca ünlü müzisyen James Blunt, Alchemy Project organizasyonuyla 'Moon Landing' turnesi kapsamında 27 Şubat'ta Ülker Sports Arena'da konser verecek. 'You're Beautiful' ve 'Goodbye My Lover' gibi şarkılarla ülkemizde de geniş bir hayran kitlesine sahip olan ünlü sanatçı, çıkış albümü 'Back to Bediam' ile İngiltere'de 2000'lerin En İyi Satan Albümü olarak tarihe geçti. İki kez Brit Ödülleri'ni, iki kez MTV Video Music Ödülleri'ni, iki kez Ivor Novello Awards'u kazandı. Ayrıca beş kez de Grammy'ye aday gösterildi. James Blunt, İstanbul'daki konserinden önce sorularımızı yanıtladı...
En baştan başlayalım istiyorum. Müzisyenlik yolculuğu nasıl başladı?
Çocukken piyano ve keman dersleri almıştım. Bir okul arkadaşım sayesinde de gitarla tanıştım. 14 yaşındayken şarkı yazıp enstrümanlarla çalıyordum.
Ailenizde başka müzisyen var mı?
Ailemin pek çok üyesi orduda hizmet verdi. Ben de ilk albümümü çıkarmadan birkaç ay öncesine kadar askerdim. Ailemde, benden başka müzikle uğraşan biri yoktu. Askerliğim döneminde de ordu grubunda gitar çalıyordum.
TÜRK KÜLTÜRÜ BENZERSİZ
Eski James Blunt ile şu andaki James Blunt arasındaki farklar neler?
Askerlik yaparken belli bir müfrezeye bağlı oluyorsunuz. Şu anda ise arkamda büyük bir hayran kitlesi var. Ayrıca o kitle olmasa bile, ben tek başıma bir gitaristim aslında...
Türkiye'deki ilk konserinizi 24 Haziran 2011'de verdiniz. Ülkemizle ilgili deneyimleriniz nelerdi? Bu gelişinizde neler bekliyorsunuz? Türkiye'ye ilk kez 2011 yılında İstanbul ve İzmir'de iki konser vermek için geldim. Türkiye'nin kültüründen ve doğal güzelliklerinden çok etkilendim. Babamın asker olması nedeniyle birçok yerde yaşadım, bunlardan biri de Kıbrıs'tı. Dolayısıyla az da olsa kültürünüze aşinaydım. Ancak Türkiye'ye geldikten sonra buradaki kültürün benzersiz olduğunu gördüm. Türkiye'de bu kültürel zenginliği daha yakından görmek için daha sonra yeniden ülkenize geldim.
Ya Türk izleyicisi... Onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Seyirci inanılmazdı. Şarkılarımı hep bir ağızdan söyleyerek bana eşlik ettiler, inanılmaz bir kalabalıktı. İşte sırf bu yüzden Türkiye'de konser vermeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
İlginç tweet'ler paylaşıyorsunuz. Ayrıca fanlarınızla sürekli etkileşim halindesiniz. Peki, sizin hakkınızda yazılanları okuyor musunuz? Sosyal medya adeta bana kendi sesimi verdi. İlk birkaç tweet'imden sonra yapımcılarım arayıp durmam gerektiğini söylediler. Ben de onlara artık çok geç olduğunu ve Pandora'nın kutusunun çoktan açıldığını, duramayacağımı söyledim... (Gülüyor)
DUYGULARI BİR TABLO GİBİ YAKALAYIP ŞARKILARIMA AKTARIYORUM
Duygusal yoğunluğu yüksek parçalar yapıyorsunuz. Hayatı duygusal anlamda çok yoğun mu yaşıyorsunuz?
Ben bir İngiliz'im ve insanlar genellikle İngilizler'i soğuk kişiler olarak görür. Ben, duyguları duvardaki bir fotoğraf ya da bir tablo gibi yakalayıp onları şarkılarıma aktarmayı seviyorum ve bu yolu tercih ediyorum.
Sizce sesinizi kaybetmek mi, hislerinizi kaybetmek mi daha korkutucu?
Bir şarkıcı olduğum için sesimi kaybetmekten doğal olarak korkarım. Ancak duygularını aktaran bir şarkıcı olduğum için hislerimi kaybetmek de şarkılarımı etkiler. Dolayısıyla ikisini birbirinden ayırmam mümkün değil. İkisini de kaybetmekten çok korkarım.