Evlilik kurtaran oyun: Yatak Odası Diyalogları

Sezona 'Küçük Adam Ne Oldu Sana?' ile başladılar; 'Keşanlı Ali Destanı', 'Gün Eksilmesin Penceremden', 'Yanlışlıklar Komedyası' ve 'Sonbahar'ı Beklerken' oyunuyla devam ettiler. Bir taraftan da Çolpan İlhan Oda Tiyatrosu'nda 'Hiç'i sahnelediler. Yani, Sadri Alışık Tiyatrosu; sezonun en üretken tiyatrosu oldu diyebiliriz... Bu tiyatro topluluğu; şimdi de Birol Güven'in aynı adlı kitabından sahneye uyarlanan 'Yatak Odası Diyalogları'nı seyirciyle buluşturdu.

ÖNYARGILARI YIKIYOR
Mint Yapım'ın patronu Birol Güven'in 2006'da yazdığı; Türk insanının monotonlaşmış cinsel yaşam komedisini anlatan kitap, kadın-erkek arasındaki iletişimsizliğe dikkat çekiyor. 110 sayfalık kitabın; oyuna nasıl dönüşeceği, sahneye nasıl yansıyacağı konusunda başta kuşkularım vardı. Beş yıl aradan sonra yeniden sahneye çıkacak olan Levent Ülgen'le, hiç sahne tecrübesi olmayan Sedef Avcı nasıl bir ikili olacaklardı acaba? Kafamda bu sorularla, 22 Şubat'ta perdelerini açan oyunu, üçüncü temsilinde Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi'nde izledim. Kapıdaki kuyruk, kuşkularımın yersiz olduğunu ve çok keyifli bir oyun izleyeceğimin müjdesini veriyordu. Seyirci kitlesinin bu kadar geniş olduğu oyunlara çok rastlamıyoruz. Ancak bu kez 20'li yaşların başındaki sevgililer de, 60 yaş üstü çiftler de oradaydı. 357 kişilik Müşfik Kenter Sahnesi'nde tek koltuk bile boş değildi. İlk başta Tuba Ünsal'ın oynayacağı açıklanan ancak Ünsal'ın dizisi sebebiyle vakit ayıramadığı oyun; belki de bu vesileyle tiyatroya yeni bir oyuncu kazandırmış oldu. Şimdiye kadar pek çok dizi ve sinema filminde boy gösteren Sedef Avcı; önyargıları kıran bir performans sergiliyor. Oyunda kocasından ilgi bekleyen, sadece sevişilmek için akla gelmek istemeyen 'İpek'i canlandıran Avcı; ilk kez çıktığı sahnede 40 yıllık tiyatrocuymuş gibi doğal.
MİMİKLER DİKKAT ÇEKİYOR
Karısıyla sevişebilmek için her dediğini yapan, onu aldatmaktan korkan, eşine bağlı, tipik Türk erkeği 'Ahmet' rolünde izlediğimiz Levent Ülgen ise, sahnelerden ayrı kaldığı beş senenin acısını çıkarıyor adeta. Diyaloğu olmasa bile yaptığı mimiklerle dikkat çekiyor. İlişki monotonlaşıp çiftler birbirinden şüphe duymaya başlayınca, ilişki gözden geçirilir. Bu noktada dışarıdan bir desteğe de ihtiyaç olur ya, oyunda 'İpek' ve 'Ahmet'in psikologa gittiği bölüm de terapi gibi...
SAHNEDEKİLER ASLINDA BİZİZ
Galip Erdal'ın yönettiği oyunda, klasik kadınerkek ilişkileri, herkesin yaşadığı sorunlar; o kadar güzel aktarılmış ki, oyundan kopmanıza, sıkılmanıza, yabancılaşmanıza imkân yok! Çünkü sahnede görünen çift; bize öyle yakın, öyle gerçek ki. Oyunda; "Romantik ol, bana ilgi göster, değer ver, kadınların dilinden anlamaya çalış, seviştikten sonra dönüp arkanı uyuma" diyen, ısrarla "Beni seviyor musun?", "Hâlâ güzel miyim?" diye soran, dizinin sonuna yetişmek için orgazm taklidi yaptığını itiraf eden bir kadın var...
Çİ FTLER BİRBİRİNİ DÜRTÜYOR
Aldığı tek taş yüzükle karısını sevişmeye ikna edeceğini sanan, kendisinden başka kimse görmemesine rağmen neden yatağın üstüne örtü serildiğini anlayamayan, sevişmeyi ritüelden çıkarıp keyif haline getirmeyi isteyen eşine ayak uydurmaya çabalayan bir de erkek var. Oyun sırasında birbirini dürten çiftler; sahnedekinin aslında 'biz' olduğunu ortaya koyuyor.