Geleneksellikten ödün vermeyen bir mekan

La Petite Maison, şehrin yeni hip mekanlarından. Park Hyatt Hotel'in içindeki Gucci mağazasının yanında yer alan mekan, kırmızı tenteli, yüksek tavanlı dev barı ve beyaz örtüleriyle dikkat çekiyor.
Eski Nişantaşılılar'ın daha mekana adım atar atmaz 'Ah burası Armani Cafe'yken ne kadar çok gelirdik; anılarım canlandı' diye mırıldandığını duyabilirsiniz.
Mekanda 1988 yılından beri süregelen gelenekler bozulmuyor; beyaz örtünün üstünde mevsimsel ürünler (domates, limon, hatta Londra'daki mekanda yazın karpuz bile görebilirsiniz ama bizde o iş pek hoş olmaz) bulunuyor.
KÜÇÜK PORSİYONLAR
Servis kısmına gelince... Yemeği paylaşımlı sevenler için küçük porsiyon Fransız meze tabakları sunuluyor... İsmi üzerinde tartışmalar sürüyor; 'Peti mi, pötü mü?' Bu arada 'Nasıl aksan yapsak, doğru mu telaffuz ettik?' derken, paylaşımlı tadacağınız ufak porsiyonların cep yakan fiyatları ile karnınızı doyuruyorsunuz.
Dünyada da patlama yaşayan yemekte kinoa trendi sağlıklı beslenmek isteyenler için mönünün başlangıçlar bölümünde arz-ı endam ediyor. Hemen sipariş listenize ekleyin; ardından da deniz tarağı karpaçiyo, beyaz fasulye salatası, kalamarlı karidesli makarna ve portakallı ördek...
Tatlıya mutlaka midenizde yer bırakın, çünkü French tost bir harika, yanında dondurma ile servis ediliyor.
KARANLIK
Fiyat dışında mekanla ilgili bir diğer eleştirilerim de; iç mekan oldukça aydınlıkken, bahçe tarafının çok karanlık olması. Yan masada kim var, hatta yemek nasıl sunuluyor; pek anlayamıyorsunuz.
Ha; 10 üzerinden 8 alır o ayrı! Hadi keşfedin gezginler.
Unutmadan; Londra La Petite Maison'da rezervasyon yaparken kredi kartı bilgilerinizi veriyorsunuz, gitseniz de gitmeseniz de kişi başı 50 Pound'a yakın bir tutar hesabınızdan çekiliyor. Bizde öyle bir uygulama yok. Yapmanız gereken rezervasyon için arayıp yerinizi konfirme etmek. Düşünsenize bizde uygulandığını; büyük olay çıkardı!