Gizli sinema kulübü

Gizli sinema kulübü, Londra'daki yeni bir akım… İngilizler bunu 'immersive theatre' olarak tanımlıyor, yani katılımcıları sarmalayan, yeni dönem interaktif sinema… Sloganları da 'Bundan kimseye bahsetmeyin!' Ancak slogan pek işe yaramıyor; herkes birbirine bu adrenalin dolu deneyimi anlatıyor. Sırf bu deneyimi yaşamak için buradan uçağa atlayıp bir günlüğüne Londra'ya gidenler bile var! Hangi filmi izleyeceğiniz, nasıl giyinmeniz gerektiği, filmin sergileneceği mekan gibi tüm detaylar son dakikaya kadar gizli.
DEDEKTİFLER KARŞILIYOR
Bu farklı deneyimde sahneleri keşfederken, kendinizi filmin içinde buluyorsunuz. Gecenin sonunda da filmin ne olduğunu öğreniyorsunuz. Bu kulaktan kulağa yayılan sinema deneyimini izlemek çok da ucuz değil; 50 pound'dan başlayan bilet fiyatları size göz alıcı bir performans izleme fırsatı veriyor. Frank Derabont'un 'Esaretin Bedeli', 'Alien', 'The Harder They Come' gibi kült filmleri bugüne kadar deneyimlenen yapımlardan birkaçı… En çok konuşulanı ise, 1982 yapımı 'Blade Runner' filmi… Londra metro istasyonlarında dedektif kıyafetli aktörler tarafından karşılanan onlarca insan, otobüslerle sıra dışı bir yolculuğa çıkarılıp hangar gibi bir yere götürülmüştü… Gittikleri yer Los Angeles, ChinaTown, yıl 2019'du. Etraftaki hurda arabalar, neon ışıkların altında dans eden Çinli kadınlar ve dahası… Kısaca 'Blade Runner' filminin içindeydiler… Bu gizemli organizasyonun parçası olmak isterseniz, www.secretcinema.org adresinden biletinizi alıp bir sonraki serüvene katılabilirsiniz…
ÇOK'COOL' HAREKETLER BUNLAR!

* Marc Quinn'in Arter'de 27 Nisan'a kadar süren 'Aklın Uykusu' adlı sergisine uğrayabilirsiniz. Instagram'ınızda paylaşın, sanal dünyanız biraz sanat koksun…
* Ferzan Özpetek'in yeni filmi 'Kemerlerinizi Bağlayın'ı izleyip biraz gözyaşı dökebilirsiniz. Sadece filmi değil, müziklerini de arkadaş muhabbetine konu edebilirsiniz.
* Beyoğlu Kumbaracı Yokuşu'ndaki Yeni Lokanta'da masa yok diye üzülmeyin; barında kuru patlıcanlı vejetaryen mantınızı yiyip rakınızı yudumlayabilirsiniz.
* Küçükbebek'teki 40 Bebek isimli gastro-pub kıvamındaki mekanda takılabilirsiniz… Bebek'in popüler mekanlarından kaçmak, en cool hareket olabilir…
SOHO HOUSE EKİBİ İSTANBUL SOKAKLARINDA
2014 kış aylarında Tepebaşı'ndaki eski Amerikan Konsolosluğu'nun yerinde açılması planlanan Soho House'un yaratıcısı Nick Jones ve ekibi, geçtiğimiz hafta İstanbul sokaklarında keşif turundaydı. Konaklamak için Pera Palace'ı tercih eden ekip, Emre Çapa'nın sahibi olduğu Duble Meze Bar ve Münferit'te Türk mezelerini tattı. Lucca'nın perşembe akşamı düzenlenen partisine katılıp, gülüp eğlenmeyi de ihmal etmediler. İstanbul Soho House'a uygun profili yakından gören Soho'cuların bizim hakkımızdaki düşüncelerini merak ediyorum doğrusu… İstanbul'daki turlarına önümüzdeki haftalarda da devam edecek olan Nick ve ekibi; Türk mutfağının rüzgarına kapılıp Soho'nun tepesine, sahip oldukları İtalyan restoranı Cecconi's yerine modern bir meyhane kondurursa hiç şaşırmam…

EN YENİ, EN GICIR MİNİ BAR
Kadınların işlettiği mekanların ruhu bir başkadır. İçine çeker seni, sarıp sarmalar. Evindeki rahatlığı, samimiyeti bulursun çoğunda… Yemekleri, kokteylleri de tadındaysa; kalkmak bilmezsin oturduğun koltuktan… Nişantaşı'nda gündüz bir kahveye uğrayıp, akşamında da biraz müzik dinleyip salınacağın en samimi kafe/ bar; Mini Bar. Bir Ayşegül İlsever mekanı… Nişantaşı ahalisi onu iyi tanır. Salomanje'de aynı ruhu yaratmıştı bir dönem. Mini Bar da dolup taşmaya başladı. Abdi İpekçi Caddesi'nde hizmet vermeye başlayan semtin en samimi mekanına bir uğrayın derim…