Cumartesi 26.07.2015

Gündüz sanayici gece oyuncuydum

Tecrübeli oyuncu Tarık Pabuççuoğlu, 30 yıl boyunca sanayicilikle oyunculuğu bir arada yürüttüğünü anlattı: Gündüz bin kişilik bir tesisi yönettim, akşam tiyatroda oynadım. Kararlıysanız yaparsınız

atv'nin yeni dizisi 'Günebakan'da bir belediye başkanını canlandıran Tarık Pabuççuoğlu, oyunculuk hayatındaki 45'inci yılını kutluyor. İki yıl önce İstanbul'u terk edip Bodrum'a yerleşen Pabuççuoğlu, yeni dizisini ve Bodrum'daki yaşamını anlattı...
'Günebakan'da belediye başkanı rolündesiniz. 'Servet Balkara' nasıl birisi?
Bu ülkede belediye başkanları nasıl oluyorsa, 'Servet' de öyle biri... Siyasi bir kişiliği var, aynı zamanda bir ticari işletme sahibi. Eşi rahmetli olmuş, kız kardeşi 'Elmas'ı (Ceren Soylu) yanına almış ve onun yardımıyla büyütmüş çocuklarını. Bir oğlu ve bir kızı var. Normal bir kasaba ailesi.
SAMİMİ VE GERÇEK

İzleyicinin küçük kasabalarda geçen hikayeleri kolay benimsemesinin sebebi ne sizce?
Şu anda Şarköy ve civarında çekim yapıyoruz, Şarköy'de yaşayanların hepsi aynı diyalekti kullanmıyorlar, dolayısıyla biz genelde bu tür projelerde hepsinden biraz alıp tabiri caizse ortaya karışık bir şive çıkarıp herkesin bu prensipler çerçevesinde konuşmasını sağladığımızda bir bütünlük oluyor ve bu şiveyi çok yoğun yapmamaya çalışıyoruz. Bizim yaptığımız insanlara insan ilişkilerini anlatmak, keyifli vakit geçirmelerini sağlamak.
İzleyici 'Günebakan'da ne buldu?
Her şeyden önce samimiyet buldular. Çünkü karakterlerimizin hepsi gerçek. İnsan ilişkilerine dair eğlence, komedi ve mesajlar buldular. Sıcak bir kasaba hikayesi... Ayağı yere basan, sağlam, güzel bir hikaye 'Günebakan'.
Siyasete uzak mısınız? Belediye başkanı olmak nasıl bir deneyim oldu?
Siyasete uzak değilim, hiç kimse siyasete uzak kalamaz. Çünkü siyaset yaşantının kendisi zaten. Belediye başkanı olacak kadar siyasetle ilgili değilim. Fakat üniformalı kişileri çok fazla gözlemişim ki, hemen belediye başkanı oluverdim!
Yeni nesil oyuncuları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdiki gençlerin oyuncu olma gibi bir iddiası, merakı, telaşı yok. Arada tek tük çıkıyor ama genellikle onların da kendilerine hedef olarak koydukları şey aynı; bir an önce televizyonda bir dizide var olmak, ünlü olmak, para kazanmak. Sonrasını düşünmüyorlar. Devamını getiremezlerse çok ciddi psikolojik sorunlara maruz kalıyorlar. Tek eleştirim bu; kimse oyuncu olayım merakında değil.
45 yıldır bu sektörde olan biri olarak, 'Oyunculuğa şimdi başlasaydım, her şey daha farklı olurdu' diyor musunuz?
Hayır, tam tersine çok memnunum. Ben mektepli değil alaylıyım, yani bu işin teorisini okumadım. Fakat amatör olarak başladıktan sonra teorisini sahne üstünde öğrendim. Ondan da pişman değilim çünkü usta-çırak ilişkisini oyunculuğun temeli olarak görüyorum. Yani konservatuvar okumuş gençler de mutlaka bir ustaçırak ilişkisinden geçerek sahneye ya da ekrana adapte olmalı. Şimdilerde bu yok ve çok büyük bir eksiklik.
HİÇ SIKINTI ÇEKMEDİM

Kariyerinizde bu noktaya gelene kadar zorluklar çektiniz mi?
Hiç çekmedim çünkü hep iki işi bir arada yaptım. 30 yıl sanayicilik yaptım. Koskoca bir işletmenin sahibiydim ama o arada televizyon ve sinemayı hiç bırakmadım. İkisini bir arada yürütmeye karar verirseniz ve niyetliyseniz yaparsınız. Bin kişinin çalıştığı entegre bir tesisi yönetip akşamları suarede ve tiyatroda oynadım. Onun için de hiç sıkıntım olmadı, şükürler olsun. Şu anda sadece oyunculuk yapıyorum. Tabii hak ettiğimizin karşılığını almıyoruz ama diziler hayat kurtarıyor cidden. Sadece tiyatro yapsaydık, hakikaten sıkıntı çekerdik.
Birçok oyuncunun setlerde kapris yaptığı söylenir. Bu tarz davranışları nasıl yorumluyorsunuz?
Henüz endüstrileşmemiş bir sektördeyiz. Bu, projeye ne kadar sahip çıkıldığıyla ilgili. Ne kadar başı boş bırakılırsa, o kadar bu kaprisler olabiliyor. Ne de olsa at sahibine göre kişner.
İSTANBUL YAŞANACAK HALDEN ÇIKTI
İki yıl önce Bodrum'un bir köyüne yerleştiniz. Sizi İstanbul'dan uzaklaştıran neydi?
İstanbul'un geldiği hal... 65 senedir İstanbullu'yum. İstanbul'da doğdum, büyüdüm, yaşadım. İstanbul'u hâlâ çok seviyorum, o ayrı ama artık yaşanacak halden çıktı. Biz de İstanbul'u yeni sahiplerine bırakıp terk etmeye karar verdik. Tabii dahası da var; insan ilişkileri, trafik, dışarıdan alınan göç, alt yapı... İstanbullu olmamı gerektirecek bir şey kalmadı. Şimdi İstanbul'a turneye gidiyorum.
65 sene sonra başka bir yere alışmak zor oldu mu?
Hiç zor olmadı. İklimi, havası daha güzel, daha sakin; sadece yazın biraz kalabalık oluyor. Tüm ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsun. Sağlık sektörü çok iyi durumda, herhangi bir eksik yok. Stresten uzak, keyifli bir hayatımız var. Zaten göçebe bir toplum olduğumuz için, bana 'Çadırda yaşa' desen, o kadar güzel çözerim ki olayı, bir hafta sonra üstüne kat çıkarım! Adaptasyon sorunum yok, kanaatkar biriyim. Hayata nasıl baktığınıza, nasıl yaşadığınıza bağlı her şey.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.