Çarşamba 01.11.2012
Son Güncelleme: Çarşamba 31.10.2012

Günümüzde iyi insan olmak çok zor

Şu sıralar vizyonda olan 'Uzun Hikaye' filminin genç oyuncuları Ushan Çakır ve Damla Sönmez, filmin iyi insan olabilmek ve sevebilmek üzerine kurulu olduğunu söylüyor: Günümüzde iyi insan olabilmek o kadar zor ki...

Osman Sınav'ın yönettiği, Kenan İmirzalıoğlu ve Tuğçe Kazaz'ın başrollerini paylaştığı, yaşanmış bir dönem hikayesinden uyarlanan 'Uzun Hikaye' filminde; genç oyuncular Ushan Çakır ve Damla Sönmez de dikkat çekiyor. 'Uzun Hikaye'de İmirzalıoğlu'nun oğlunu canlandıran Çakır ve sevgilisi rolündeki Sönmez, filmi ve rollerini anlattı...
Filmin ne kadar izlendiğiyle ilgileniyor musunuz?
DAMLA SÖNMEZ:
Yaptığımız işin çok fazla kişiye ulaşması, herkes gibi beni de mutlu ediyor. Rakam kalmıyor aklımda ama çevremden duyduğum kadarıyla iyi gidiyor film.
USHAN ÇAKIR: Gişe anlaşmamız olsaydı keşke! (Gülüyor)
D.S.: Sosyal medyada, özellikle Twitter'da o kadar güzel şeyler yazıyorlar ki, replikler kalmış insanların aklında. O çok güzel bir şey. Filmin, bir şekilde insanları etkilediğini görmek güzel.
Filmin sevilmesini neye bağlıyorsunuz?
D.S.:
Bir dram ama bildiğimiz dramlardan değil. Çok iyi oyuncularla çekilmiş, çok iyi bir dönem hikayesi... Politik mesajlar veriyor gibi duruyor ama bence tüm politik unsurların dışında bir film; iyi insan olmak ve sevebilmek üzerine kurulu.
U.Ç.: Eşitlikten, adaletten ya da haktan bahseden bir durumu var filmin. Herkesin de bunlarla ilgili bir sorunu var. Özellikle adaletle... Twiter'dan 'Savaşa hayır' diyerek, savaşa karşı mücadele etmiş olmuyorsun. Orayı da kaşıyan bir yanı var filmin.
BABAMIN İZDÜŞÜMÜ GİBİYDİ...
Dönem işlerine bakışınız nasıl?
D.S.:
Ben çok seviyorum dönem işlerini. Size ait olmayan ama tanıdığınız duyguları ortaya çıkartarak ifade etmeye çalışıyoruz. Bir de dönem işi; kostümler ve mekanlar dolayısıyla daha oyuncaklı geliyor bana.
U.Ç.: Osman Hoca'nın (Sınav) dediği gibi, dönem filmleri geleceği anlatır; biz de filmde geleceği anlatıyoruz. Bizim babalarımızdan duyduğumuz, kitaplardan okuduğumuz şeyleri kostümlerle yaşatıyor olmak, o dünyaya girebilmek çok enteresan. Kostümlü fotoğrafımı çekip babama gönderdim. Babamın o dönem o kıyafetleri giydiğini görmek ve onları giymek çok farklı bir duyguydu. Onun izdüşümü gibiydi.
Babanız ne dedi o fotoğrafı görünce?
U.Ç.:
Sevdi, şaşırdı. "O düğmelerin arası hep açılırdı" dedi. Kendisini gördü muhtemelen.
Babalarınızla ilişkiniz nasıl?
D.S.:
Filmde canlandırdığım 'Ayla' karakterinin babasıyla kurduğu ilişkiden daha samimi bir ilişkimiz var. Babam; annesi ve babasıyla filmdeki gibi bir ilişki yaşadığı için beni kendisine daha yakın tutmaya çalıştı.
U.Ç.: Ben babamı çok severim. 'Büyüdüğümde onun gibi olsam keşke' diye düşünürdüm. Sonuçta her erkek çocuğun kahramanı babasıdır. Babamın yaşam biçimiyle benimki arasında çok fark var. Onlar tepkilerini, toplumsal olarak hareket ederek göstermişler; bizim mücadelemiz daha şahsi.
D.S.: Babam hep "Bizi 'Kimseye zarar vermeyin' diye büyüttüler. Biz sizi 'Aman yavrum dikkat edin, kimse size zarar vermesin' diye büyütüyoruz" der. Zor bir dönem yaşamışlar.
AİLEM GURUR DUYUYORDUR
Mesleğiniz hakkında ne düşünüyorlar?
U.Ç.:
Ben Karşıyakalı'yım ve küçük bir yer orası. Gurur duyuyorlardır muhtemelen.
D.S.: Benim hep arkamdaydılar ama bazen şüpheye düştükleri oldu. Zaman geçtikçe o şüphelerinin azaldığını görüyorum. Benim ayaklarımın üstüne sağlam bastığımı gördükçe, tereddütleri azaldı.
Filmde bir replik var; "Küçüktüm, her şey güzeldi" diye. Siz de geçmişe özlem duyuyor musunuz?
U.Ç.:
Ben özleyemem, geçmişi bilmiyorum çünkü. Ama daha sahici, daha temiz duruyor geçmiş. Mesela 'Geleceğe Dönüş' filminde önce 1955 sahnelerini çekiyorlar, sonra 1985 yılına gidiyor ya; o sahne çekimlerinde yine 1955 dekorunu kurup o dekoru pisletmişler. "Gelecek pis ve kalabalık olur" diyorlar. Günümüzde de öyle...
Sizce iyi insan kimdir peki? Çok mu zordur iyi insan olmak?
D.S.:
Bunun çok net bir cevabı yok. Zor koşullarda yaşıyoruz. Dünyada savaş var, açlık var... Teknoloji almış başını gidiyor ama insan zihninin belli bir hızı var. Bir kaos yaşıyoruz ve bütün bunların arasında kendimizi duymuyoruz ki, karşımızdakini nasıl duyup anlayacağız. O kadar fazla dış etken var ki... İyi insan olmak da bunun üzerinden evrilen ve günümüz koşturmacasında çok zor bir şey bence.

HEMEN HER KADIN ÇİÇEĞE TAV OLUR!
Filmdeki balon sahnesi çok etkileyici olmuş. Bu sahneyi çekerken ne hissettiniz?
D.S.:
Ben çiçekle etkilenen kadınlardan değildim, hatta "Çiçek mi, ne gerek var. Çiçekler yerinde güzel. Niye etkileniyorlar ki bundan?" derdim. Ta ki o sahne için 'kayıt' denene kadar. Kayıt dendi, kafamı kaldırdım, gül yapraklarını görünce ben de gül yapraklarına doğru gidiyormuşum gibi hissettim. Çok etkileyici bir andı. Ayvalık'ta Küçükköy'de çektik o sahneyi. O sahneyi çektiğimiz gün çok rüzgarlıydı. Tüm kasaba gül yapraklarıyla doldu. O görüntü de çok güzeldi.
U.Ç.: Çok romantik bir hareketti. Hemen her kadının etkilendiği şeydir çiçek. Her kadın çiçeğe tav olur. Bir de çocuk balondan atıyor; daha ne olsun? Ben de olsam, ben de kaçardım bu çocuğa! (Gülüyor)

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.