Giriş Tarihi: 1.2.2017

Hayallerle dolu bir rüya La La Land

Peşin peşin söylemek gerek; müzikal sevmeyen bu filmi sevemez. Ki bizim buralarda müzikal genellikle sevilmez. Çocukken ilk izlediğim müzikal 1982 yapımı 'Annie'ydi. Yetimhanedeki 'Annie' ve arkadaşlarının kötü kadın müdürleriyle maceraları ve 'Annie'nin sonunda evini, yuvasını bulması... Dansları, şarkıları ve 'Annie'nin kızıl saçlarıyla aşık etmişti beni. Video kaseti başa sara sara bandını koparmıştım. O gün bugündür müzikallere bayılırım. Şimdi yedi dalda Altın Küre ödülü alan, 14 dalda Oscar'a aday olan 'La La Land/Aşıklar Şehri' vizyonda. 'Ben bu filmden bi' şey anlamadım, alıp da bir taşa bağlayamadım. Üstelik müzikal sıkıcı bi' şey. 14 dalda Oscar adaylığı da neymiş' diyorlar. Desinler...
'La La Land' nefis bir aşk filmi. Hem hayata, hem de sevgiliye olan aşkın filmi... Hayallerin peşinden koşmanın romantik müzikali. Tabii buradaki soru şu oluyor; insan hayallerinin peşinden mi, yoksa aşkının peşinden mi koşmalı? Sonunda bizi hangisi gerçekten mutlu edecek?
Ya da şöyle soralım; ya hayallerin ya aşkın mı? İkisi bir arada olmaz mı? Başrollerdeki Ryan Gosling ve Emma Stone dans edip şarkı söyleyerek oyunculuklarında zirve yapıyor. Düşünmeden edemiyorum; bizde niçin böyle müzikal filmler çekilmiyor?
Aklıma şu sebepler geliyor:
Dans edip şarkı söyleyebilen oyuncumuz yok denecek kadar az. Benim aklıma ilk gelen Halit Ergenç-Bergüzar Korel çifti. Ne güzel olurdu onların oynayacağı bir müzikal.
Müzikal film çekmek için bambaşka bir göz gerekiyor. Daha biz yılbaşı programlarında, ödül törenlerinde bile sahnede dans edenleri adam gibi çekmeyi beceremiyoruz, nerede kaldı müzikal!
Şov dünyamızın dans seviyesi ise müsamere kıvamında kalmış durumda maalesef. Popçularımız bile dans işine girince parodiye dönüyorlar. (Hadise hariç)
Müzikal bambaşka bir emek istiyor. Yeni şarkılar yazmak, hayal dünyası kurmak; ona göre kostümler, ona göre dekorlar... Oysa koy mafyayı, silahlı adamları, gözüyaşlı kadınları; patlatsınlar arada bir türkü veya şaka diye daya küfürleri oldu bitti. Kim uğraşacak şimdi...
Bir de müzikalin bizde pek sevilmemesi durumu var tabii. Dün sabah kahve sohbetinde bizim Mevlüt Tezel anlattı. 6 yaşındaki oğlunu bale okuluna götürünce öğretmenler bile gözlerine inanamamış. İnsan oğlunu futbola götürür, basketbola götürür hesabı. Dansa, müziğe bakış okullarda bile böyleyken, varın siz düşünün. Ne müzikali yani!
Demem o ki ben bu filmi sevdim, hem de çok. Sonunda da ağladım... Yaptıklarıma değil yapmadıklarıma, 'keşke' dediklerime, engellere, boyun eğdiklerime...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.