Cuma 22.08.2015

Hayat benden para istediği için dizilerde oynuyorum

'Baba Can'dır' isimli dizide yufkacı 'Salih'i canlandıran Settar Tanrıöğen: Benim için dizilerde oynamak bir zorunluluk, para için yaptığım bir iş. Hayat benden para istemese dizi falan yapmam

Çocukluk ve gençlik yıllarını ayakkabı boyacılığından başlayıp fırın işçiliği, pidecilik, aşçı yamaklığı, garsonluk ve büfecilik yaparak geçiren Settar Tanrıöğen, 35 yaşında oyunculuğa adım attı. 18 yıldır durmadan çalışan ünlü oyuncu, şimdilerde TRT ekranlarında yayınlanan 'Baba Can'dır' dizisinde yufkacı 'Salih' rolüyle ekrana geliyor. Settar Tanrıöğen; yeni dizisini, İzmit'teki yaşantısını ve dizi sektörüyle ilgili düşüncelerini anlattı...
Yufkacı 'Salih' karakteriyle izleyiciyle buluştunuz. 'Salih' otoriter bir baba değil mi?
'Salih'; keskin ve otoriter biri değil. Çocuklarına karşı son derece korumacı ama zaman zaman çocuklarının yaşadığı olaylardan asabı bozuluyor. Öyle zamanlarda da en fazla sesini yükseltiyor.
Bir kız gelip 'Ben sizin gelininizim' diyor. O sahneyi oynarken ne hissettiniz?
'Salih'in en şok olduğu andı o. Ben sorunların konuşularak çözülmesi taraftarıyım; yaş farkı falan önemli değil. Kendi çocuğunla annesinin karnında olduğundan beri konuşmaya başlamalısın ve bu böyle sürmeli. Başka türlü de sorunları çözemezsiniz zaten.
HER ŞEYİ DENEYİMLEYEMEYİZ
Dizide hem anne, hem de baba rolünü üstlenmiş bir karakteri canlandırıyorsunuz. Bu nasıl bir deneyim oldu?
Tabii benim yaşamadığım bir şey bu. Ama tarif edilen bütün durumları deneyimlememize gerek yok. Söz gelimi, savaşın ortasındaki bir karakteri oynadığımızda illa da savaşın içinde olmamız gerekmiyor.
Canlandırdığınız karakterleri izleyici çok benimsiyor. Bunun nedeni sizce nedir?
O durumun gerçek olduğunu ve benim de o karakter olduğumu varsayarak kendimi role bırakıyorum.
Birçok röportajınızda dizilerde oynamaktan çok hoşnut olmadığınızı belirtmiştiniz. Sizi bu dizide oynamaya iten ne oldu?
Dizi yapmak zorundayım; hayat benden para istiyor. Bunu yaparken de içinde dolanabileceğim bir karakteri oynamak isterim. Aksi bir durumda benden hiçbir şey çıkmaz; seyircinin ve yapımcının bir işine yaramam.
Dizide oynamak bir oyuncu için zorunluluk mu?
Başka oyuncuları bilemem ama benim için dizilerde oynamak bir zorunluluk, para için yaptığım bir iş. Hayat benden para istemese dizi falan yapmam. Seks işçisinden bir farkımız yok bizim; bu reklam ve dizi sektörü içerisinde.
Birçok oyuncu 'Dizi bizi çok yoruyor; bir gün bırakıp gideceğiz, en azından dizi oyunculuğu yapmayacağız' der. Siz de böyle bir şey düşünüyor musunuz?
Bütün kirli işlerle uğraşan insanlar, 'Bu son işimdir' diye başlar. 'Bunu da yapacağım, başka yapmayacağım' der. Ben de bu işe böyle başladım. İnşallah uzun soluklu gider de, bu son işim olur.
GÜNDE 14-15 SAAT ÇALIŞIYORUZ
Peki, bu düşünce dizi sürelerinin uzunluğundan mı, çekim şartlarından mı kaynaklanıyor?
Sürelerin uzunluğundan kaynaklanıyor. Çektiğimiz dizinin orijinali normalde 60 dakika, biz onu 90 dakikaya uzatıyoruz. Ben bugün öğleden beri sürekli ayaktaydım ve aksiyon halindeydim. Bir çayı veya sigarayı baştan sona içemedim. Uzun yol şoförleri bile molalı beş saat araç kullanabiliyorlar. Biz 14-15 saat çalışıyoruz. Bu hiç insani değil.
35 yaşında oyunculuğa başladınız. İnsan eğer içinde varsa bir gün bir şekilde o işte varoluyor mu?
İlla ki olur. Ben 'Oyunculuğa ne zaman başladınız?' sorusunun cevabını bulamıyorum. Benim için oyunculuk dünyaya geldiğimde başladı. Çünkü bazı meslekler öyledir. İnsanın içinde yatkın olduğu, becerisi olduğu bir iş vardır; eninde sonunda bulur onu.

SAKİN KALMAYA İHTİYACIM VAR

İzmit Kandıra'da yaşıyorsunuz. Sizi İstanbul'dan oraya taşınmaya iten ne oldu?
Orası sakin bir yer. Şehirdeki çevre uyaranlarının hiçbiri yok orada. Araç sesi yok, siren sesi yok, gürültü patırtı yok.
Şaşırıyorlar mı sizi oralarda görünce? Şaşırıyorlar ama oraya geldikleri zaman; 'Haklıymışsın Settar Abi' diyorlar.
Bu tempoyu o şekilde dengelemiş oluyorsunuz belki de?
Evet, biraz sakin kalmaya ihtiyacım var.
UĞRAŞ LAZIM
Evinizin bahçesine bir şey ekip biçiyor musunuz?
Kendi yiyeceğim kadar birkaç kök domates, salatalık fidesi. İnsana bir meşgale oluyor. Bütün gün ormana bakarak oturamazsınız; bir uğraş lazım.
Çok güzel yemek yapıyorsunuz; onu da biliyoruz. Bu merak gençlik yıllarından, pidecilik döneminden mi geliyor?
Ben öncelikle yemek yemeyi çok seviyorum. Boğazıma düşkün bir insanım. Çocukluğumda hep çalıştım; bulaşıkçılıktan aşçı yardımcılığına kadar birçok iş yaptım. Yemek yemeyi çok sevdiğim içinde genellikle yemeli içmeli işleri tercih ederdim. Bu, merakla ilgili bir şey; yemek yapmayı merak ediyorsan yapıyorsun ve yapa yapa öğreniyorsun.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.