Perşembe 24.06.2016

Herkese hitap ediyoruz beni Süryani de izliyor, Ermeni de’

Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, Ramazan boyunca her gün atv ekranlarında ‘Sahur Özel’ ve ‘İftar Özel’ programlarıyla evlerimize konuk oluyor. Biz de Her Kafadan Bir Ses ekibi olarak Sultanahmet Meydanı’ndan canlı yayınlanan iftar programına gittik. Program öncesi Hatipoğlu ile tanışma fırsatı yakaladık, yayını ön sıralardan izledik. Program sonrasında Nihat Hoca’yla orucumuzu açıp sohbet ettik. 7’den 77’ye herkese hitap ettiklerini söyleyen Nihat Hoca, “Beni papaz da, haham da, Ermeni de, Süryani de izliyor. Biz kimseyi küçük düşürmeden, kınamadan gelen tüm soruları yanıtlıyoruz. Ben sadece camiye gelenlere hitap etmiyorum” diyor

Ömer KARAHAN
Sohbeti huzur dolu manevi bir yolculuğa çıkarıyor
Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'nun atv'deki 'İftar Özel' programını Her Kafadan Bir Ses ekibi olarak ziyaret ettik. Hoşgörülü ve toplumun her kesimini büyük bir samimiyetle kucaklayan Hatipoğlu'nun önce iftar duasına katıldık; ardından sahne arkasında tüm ekip ve ailesi ile birlikte iftarını açan Hatipoğlu'nun masasına davet edildik.
O maneviyatı yüksek, tarihi mekanda bir de hocamızın masasında iftar yapmanın bende yarattığı mutluluğu tarif etmem neredeyse imkansız... O kadar güzel bir ev sahibiydi ki Hatipoğlu; bizleri en güzel şekilde ağırladı. Hurmamız, pidemiz, çorbamız, etli yemeğimiz, pilavımız, zeytinyağlımız, meyvemiz, çayımız, tatlımız; her şeyimiz layıkıyla soframızda bulunuyordu. Sofrada bizimle tek tek ilgilenen Hatipoğlu, ekranda bu kadar çok lütuf görmesinin şifresini de vermiş oldu; hoşgörü ve samimiyet...
Bizleri sofrada ağırlarken bir yandan da sorularımızı yanıtlayan Hatipoğlu; o kadar alçakgönüllü ve samimiydi ki, onunla konuşurken huzur dolu bir manevi yolculuğa çıktığınızı hissediyorsunuz.
Allah (C.C.)'ın ayetlerini ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (SAV) hadislerini, Sahabe-i Kiram'dan kıstasları o kadar duygu yükleyerek anlatıyor ki, zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz. Yaptığı tonlamalar ve hitap gücüyle bizi o zamanlara götürdü.
Yazımı Hatipoğlu'nun daha önce programlarında sıkça duyduğumuz bir konuşmasıyla bitirmek istiyorum. "Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV), oruç ve iftarın önemini anlatırken şöyle demiştir: 'Üç kimsenin duası geri çevrilmez, kabul edilir: 1- Oruçlunun iftar vaktindeki duası 2- Adaletli hükümdarın duası 3- Mazlumun duası."
İlker GEZİCİ
7'den 77'ye ulaşabilmek için akademik dil kullanmıyor
Program yapımcısı Sultan Önen'in "Erken gelin" uyarısını dikkate alıp program başlamadan iki saat önce yerimizi aldık. Yanımızdaki ailenin saat 15.00'te geldiğini öğrenince kendimizi şanslı sayıyoruz. Seyirci, kavurucu sıcağa rağmen, saatlerdir program için bekliyordu. Hatta pusetle getirilen bebekler gördüm. Yani 'İftar Özel', 7'den 77'ye herkesin takip ettiği bir program.
GÖNÜLDEN BAĞLI SEYİRCİ
Hatipoğlu'nun programında; bazı yayınlarda gördüğümüz, cast dediğimiz, önceden ayarlanmış bir kalabalık yok. Tamamen gönülden bir bağ söz konusu...
15 kişilik güvenlik ekibi, girişte herkesi arıyor. Her programda yaklaşık bin seyirci oluyor. Kendi iftariyeliklerini getiren de var, belediyenin dağıttığı kumanyadan alan da... 10 liradan satılan ve üzerinde Hoca'nın ismi yazan kaşkollar ile 3 liradan satılan kafa bantları da büyük ilgi görüyor.
Nihat Hoca, bizim geldiğimizi öğrenince fotoğraf çekimini program öncesinde yapmak istiyor. Çekim için sahneye çıkmasıyla sesler yükseliyor, heyecan artıyor... Herkes hocaya sevgisini göstermeye çalışıyor. Hatta fotoğraf çektirmek isteyenler sahnede yığılmalara neden oluyor. Hoca seyirciye gazeteden geldiğimizi ve röportaj için fotoğraf çekildiğini açıklamak zorunda kalıyor; seyirci yatışıyor.
Her program için yaklaşık 20 soru alınıyor. Sorular sosyal medyaya da düşüyor ama Nihat Hoca bunlardan hiç rahatsız olmuyor. Bizim katıldığımız programda, dizilerde edilen yeminlerle ilgili bir soru soruldu. Hoca, o yemini edenlerin de kefaret ödemeleri gerektiğini söyledi.
Hoca program biter bitmez kulise geçmiyor; halkla, seyirciyle bütünleşiyor. Seyirci de zaten o anı bekliyor. Program biter bitmez hemen Hoca'ya ulaşmak, ona sorular sormak, fotoğraf çektirmek istiyorlar. Hoca durumdan hiç rahatsız değil. Aksine "Herkese elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum; ne kadar fayda sağlarsam o kadar iyi" diyor.
Sonra sahne arkasında tüm ekibin orucunu açtığı bölüme geçiyoruz. Hoca, bizi, eşi ve oğlunun da yer aldığı kendi sofrasında ağırlıyor. Orucu açtıktan sonra halkın kendisine gösterdiği büyük ilginin sırrını soruyorum. Şöyle cevap veriyor: "Biz programı; insanları kazanmak, kin ve nefret duygularını azaltmak, gönülleri yumuşatmak, düşmanlıkları yok etmek, kalpleri ıslah etmek amacıyla yapıyoruz. Sadece cami cemaatine hitap etmiyoruz ki, kullandığımız üslup da herkesin anlayabileceği şekilde oluyor. Akademik bir dil kullanmıyorum. Kuran'dan, Peygamber'den uzaklaştırıcı sözler söylemiyorum. Halk da bunu alıyor."
Programın terapi gibi olduğunu söyleyen Nihat Hoca, "Bu insanları buraya zorla getiremezsin, özel seyirci yok, kalpten seyirci var" diyor.
ÖZLEM AVCI
En çok kadın ve çocuklardan soru geliyor
Programının canlı yayınında Sultanahmet'te buluştuğumuz Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'na ilgi büyüktü. Bu eksilmeyen ilgiden çok memnun olan Hatipoğlu, "Bir kişiyi bile kazandıysak, bir kişinin yarasına merhem olduysak ne mutlu" diyor.
Nihat Hoca canlı yayına küçük bir kediyle çıktı. Programına hayvanları sevmemiz gerektiği mesajını veren küçük bir hikayeyle başladı.
10 BARDAK ÇAY İÇİYOR
Bence Hatipoğlu'nun çok sevilmesinin sırrı; 10 yıldır ekranlarda samimi, herkesin anlayacağı bir dilde program yapması. Kendisi de zaten "Biz herkese hitap ediyoruz. Beni papaz da, haham da, Ermeni de Süryani de izliyor. Biz kimseyi küçük düşürmeden, kınamadan gelen tüm sorularını yanıtlamalıyız. Ben sadece camiye gelenlere hitap etmiyorum" diyor.
Ramazan ayında hayli yoğun bir tempoda çalışan Nihat Hoca, bu duruma alıştığını söylüyor: "Günde beşaltı saat uyuyorum. Her sabah 10.00'da kalkarım. Günlük konferanslarımın ardından iftar programının bitmesiyle namazımı kılıp gece konferansına devam ediyorum. Sonra sahur programına yetişiyorum."
1.5 saatlik sahur programında 10 bardak çay içtiğini belirten Hatipoğlu'nun, iftarda çok az yediği dikkatimi çekiyor. Ekranda göründüğünden daha zayıf olan Hoca'nın iftar sofrasına biz de oturduk. Eşi ve oğluyla sürekli bir arada olan Hatipoğlu, "Eşim de bu tempoya alıştı" diyor. Hem eşi, hem de kendisi güleryüzleriyle bize yemeklerden ikram ediyor.
Programda Hatipoğlu'na, kadınlar ve çocuklardan daha çok soru geldiği dikkatimi çekti. Hatipoğlu, mesajlarında kadınlara farklı davranmak, onları kayırmak gerektiğini vurguluyor.
Hatipoğlu'nun, sokakta kendisinden yardım isteyen insanları geri çevirmediğini, akülü tekerlekli sandalye için de yardımları olduğunu öğreniyoruz.
MERVE YURTYAPAN
Programı izlemek için Paris'ten gelen seyirci var
Hatipoğlu'nun programı, Sultanahmet Meydanı'na kurulan özel alanda canlı yayınla ekrana geliyor. Zaten kalabalık sizi programın olduğu alana doğru sürüklüyor. İnsanların Hatipoğlu'na olan sevgisine de orada şahit oluyoruz.
Ailece toplanıp programı izlemeye gelmişler; yaşlısı, genci, bebeği... Özellikle Hatipoğlu'nu dinleyen bir çocuk kitlesi var. Yayın öncesi çocukların soru sormak için yarıştığını görüyoruz. Anne-babaları da onların Hatipoğlu'nu takip etmesinden çok mutlu. "Hocamız, çocuklarımızın dini konularda bilgilenmelerini sağlıyor. Buraya gelmediğimizde programı evde de açıp çocuklarımızla izliyoruz" diyorlar.
İçeride oturacak yer bulamayanlar da alanın dışındaki yüksek yerlerden programı takip etmeye çalışıyorlar. Hatipoğlu, "Binlerce kişi her gün buraya geliyor, bizlere sorular soruyor. İftar programı sonrasında sahur programını bekleyenler de oluyor. Ne kadar çok insana ulaşırsak o kadar mutlu oluyoruz" diyor.
Hatipoğlu'nu izlemeye sadece İstanbul ve çevre illerden seyirci gelmiyor. Hemen arka tarafımızda oturan bir kişinin Paris'ten geldiğini öğreniyoruz. "Ramazan'da İstanbul'a geldim ve Hatipoğlu Hoca'mın programına katılmak, onun açıklamalarını bu ortamda dinlemek istedim" diyor.
Hatipoğlu'nun bu kadar sevilmesinin en önemli nedenlerinden biri; herkesin anlayabileceği şekilde açıklamalar yapması, problemi ne olursa olsun herkesi dinleyip onlara çözümler yaratmaya çalışması.
Programa gelen herkes Hatipoğlu ile konuşmak, onunla tanışmak için adeta birbiriyle yarışıyor. Hoca, kimseyi kırmadan herkesin sorularını cevaplamaya çalışıyor. Hatipoğlu, "Bir konuda din ne söylüyorsa, ben de insanlara onu anlatıyorum. Uzaklaştırıcı mesajlar vermenin kimseye faydası olmaz, aksine zararı olur. Biz doğruyu söylüyoruz" diyor.
Biz de programı en ön sıradan izliyoruz. Yayın sonrasında Hatipoğlu ile iftar yapıyoruz. Ekibin ne kadar büyük olduğunu da sahnenin arkasına geçince anlıyoruz. Geniş bir alana birçok masa kurulmuş. Herkes yayın sonrasında birlikte oruç açıyor. Hatipoğlu, kamera arkasında çalışan ekiple yıllardır birlikte olduklarını belirterek "Burada aile havası var" diyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.