Gazeteden izin aldım, gidesim vardı. Şöyle iş güç düşünmeden, o ne demiş, bu ne buyurmuş dinlemeden; sürekli içimi kemiren kaygılardan ve başarı endişesinden uzaklaşasım vardı.
Uzaklaştım mı? İzin yaptım ama uzaklaşamadım.
Bu çarkın içine bir kere girdiysen eğer 'başarı' ve 'iş' dünyası bir türlü yakanı bırakmıyor işte.
Tatilin ikinci gününden sonra bu kez 'Acaba dönüşüm muhteşem olur mu?' gerginliği başlıyor.
Ben yokken kim arkamdan neler çevirmiştir, kim neler karıştırmıştır, kim Üsküdar'ı geçmiştir gibisine...
Saçma ama öyle.
Tatilde bile huzur yok bu âlemde.
İnkar edemem; ne kadar geniş dursam da, ne kadar kendimi yarıştırmasam da, ne kadar rekabetten nefret etsem de, bana bile sıçrıyor bu korkunç duygu.
İKİ SÜRPRİZ PROJE
Yine de bir tatlı huzur almak için çıktım yola.
Uçaktan indim, taksiye bindim "Ne tarafa gidiyoruz abla?" diye sordu. "Benden tarafa" demek istedim.
Kaç kilometreydi benden taraf, işte onu bilemedim; "Gümüşlük" dedim.
İki gün kaldım Gümüşlük'te.
Bütün yazın en güzel iki günüydü belki de. Deniz çarşaf gibi, biz bize birkaç kişi, akşamüstü al üstüne ceketini, batır güneşini, tut dileklerini...
Sonra döndüm İstanbul'a. Gazeteden izin var ama diğer işlerden yok!
Üstelik korkulardan, heyecandan, planlardan izin alınmıyor ki... Neymiş diğer işlerim; üçüncü albüme başladık, iki tane sürpriz projeye daha girdik, hepsini sonra anlatırım. (Noktalı virgülü yerli yersiz mi kullanıyorum acaba? Olsun seviyorum onu ben. Hem nokta, hem virgül...
Neyse...)
KİMSEYE BIRAKMAM!
Hani "Ayşe nerelerdeydin?" diye soran okurlara kısaca anlatmak istedim. Buralardaydım, bir yıl izin yapsam da, olmayacak anladım.
Zaten içimdeki kırılmışlıkları tamir edecek, çalınmışlıkları geri verecek bir gün sayısı, ay sayısı, yıl sayısı yok! En iyisi gelip işin başına çalışmak! Sevdiğin işi yapmak en büyük lüks ve armağan. Onun tadını çıkartmak.
Kaçarak olmuyor, küserek hiç olmuyor. Dağ başına göçmeyeceksen; hiç hava yapmayacaksın, gelip çatır çatır rolünü oynayacaksın.
Anladım ki giderek iyileşilmiyor, uzaklaşarak toparlanılmıyor.
Doğru bildiklerini, seni sen yapanları ortaya koyacaksın.
Özetle dolandım geldim sevgili okurlar.
Daha da gitmem. İlk geldiğimde buralar dutluktu dutluuuk! Bırakır mıyım kimselere.