Bu kelime sözlükte var mı? Yok... Yabancı dillerde karşılığı var mı? Yok... O zaman bu 'İkoncan' lafı nereden çıktı?
Hikaye Eda Taşpınar'la başlıyor. Yani baş ikoncan Eda Taşpınar'dır. Bir akşam Eda Taşpınar'ın da olduğu bir dost sohbetinde- ki kendileri o günlerde sık sık medyada 'moda ikonu' olarak lanse edilmektedir- Buz Bar'ın ortaklarından Ender Saral, Taşpınar'a
"Herkese ikon diyorlar. Hadi sen de gel ikoncan ol" der. Ve önce sevgilisinin sonra da diğer arkadaşlarının diline dolanır ikoncan sözcüğü... Ama bu küçük gruptan çıkıp kalabalıkların diline yerleşmesi için çok da zaman geçmesi gerekmeyecektir. Üstelik, ikoncan kelimesinin kullanımı hızla yaygınlaşırken, ikoncanlar'ın sayısı da artar.
Artık, Deniz Berdan ile İvana Sert de ikoncan olarak anılmaktadır. Peki onlar bu durumdan memnunlar mı?
Yani hiçbir şey yapmadan, medyada sadece kıyafetleriyle, bikinileriyle, Bodrum günlükleriyle yer almak hoşlarına gidiyor mu? Eğer hoşlarına gidiyorsa bu durum insanda nasıl bir tatmin yaratır? Taşpınar, Çeşme'de arkadaşlarımıza konuşmuş, bu konudaki rahatsızlığını dile getirmiş: "
Sürekli gazetelerde ikoncan olarak, sadece kıyafetlerimden dolayı haberim çıktığı için insanların gözünde antipatik bir hale geldim. Bu yüzden beni sokakta gören insanlar kötü davranıyor. Beni tanıyınca seviyorlar ama benim herkesle tanışma, sohbet etme ve basında çıktığımdan farklı bir insan olduğumu anlatma şansım yok ki..." Durum böyle...
Ben de Deniz Berdan'la konuştum.
O da bu durumdan çok şikayetçi. Peki bu 'istememe' konusunda samimiler mi?
Acaba bir davete gittiklerinde gazeteciler onlara hiç ilgi göstermese, hiç fotoğrafları çekilmese ne hissederler? Bu soruya kendi içlerinde verecekleri samimi yanıtı gerçekten merak ediyorum. Ben de merak ettiklerimi Deniz Berdan'a sordum.
