Son Güncelleme: Cumartesi 05.03.2016
İyi Türkçe konuşmaya takıntılıyım
Eski Türkiye güzeli Leyla Lydia Tuğutlu: Türkçe konuşmaya biraz takıntılıyım. Küçük yaşta buraya geldim ve Türkçem bozuk olduğu için insanlar hep yabancı olduğumu sanıyorlardı. Çok hırslıydım, Türkçe derslerim hep çok iyiydi, çok okurdum
Çok! İnsanlar öyle kişilere karşı biraz önyargılı oluyor. Dışarıdan bakınca soğuk ve snob olduklarını düşünüyorlar. O da biraz şundan kaynaklanıyor: Benim önce karşımdakini tanımam ve ona güvenmem gerekiyor. Ondan sonra içimi açabiliyorum. Beni tanımalarını sağlayarak aslında öyle olmadığımı göstermek istedim hep. Bu durumu böyle yendiğimi düşünüyorum.
KİMYASAL ÜRÜN KULLANMAM
Spor yapıyorum. Uzun zamandır pilates yapıyorum. Annem yoga eğitmeni. Onunla da yoga yaptım. Şimdi vakit buldukça evde yapıyorum ama pilates daha çok yapıyorum. Çünkü özel hocayla birebir çalışıyorum. Bu aralar işlerimden dolayı pek gidemiyorum. Onun dışında özel bakım kürlerim yok aslında. Çok fazla kimyasal ürün kullanmamaya, çok fazla makyaj yapmamaya çalışıyorum. Çünkü sürekli saçımla, yüzümle işlem yapılıyor. Bir de cilt bakımını atlamamaya çalışıyorum.
Beş yaşında piyano çalmaya başladım. Sonra kulağım iyi olduğu için konservatuvar sınavına girdim, kazandım. Sabah okula, akşamları konservatuvara gidiyordum. Piyano ve solfej dersleri alıyordum. Herhalde biraz da ergenlikten kaynaklanan bir şey bu. Yabancı modelleri çok takip ediyordum. Etrafımdakiler de sürekli "Boyun uzun, güzelsin, denesen mi acaba" diyordu. 15 yaşındayken bir tanıdığımız sayesinde Best Model yarışmasına girdim. Yarışmadan sonra iki-üç sene modellik yaptım. Defilelere çıktım.
Miss Turkey'de aldığım birincilikten sonra her şey değişti. Bir sene sonrasında oyunculuğa başladım. Sonrasında modelliğe çok fazla ilgim kalmadı. Çünkü Türkiye'de modellik yapmak çok zor. Artık modellik yapmıyorum.
HAKKIMDAKİ YORUMLARI OKURUM
Miss Turkey'nin yapıldığı kanalla, onlardan gelecek işleri değerlendireceğimize dair anlaşmamız vardı. Yarışmayı kazandıktan sonra sunuculuk teklifi geldi. O dönem Can Gürzap'ın okulu Dialog'dan sunuculuk ve spikerlik diksiyon dersleri aldım. Programın bu kadar uzun süreceğini düşünmüyorduk. 2009'dan beri devam ediyor.
Türkçe konuşmaya biraz takıntılıyım. Küçük yaşta buraya geldim ve Türkçem bozuk olduğu için insanlar hep yabancı olduğumu anlıyorlardı. Çok hırslıydım, Türkçe derslerim hep çok iyiydi, çok okurdum. Bunlar hep çok iyi olmak istememdendi. İyi ve doğru konuşabilmek istiyordum.
Bana çiçekler gönderen ve asla kim olduğunu öğrenemediğim birisi vardı. O hareketini çok tatlı bulmuştum. Sosyal medyadan "Benimle kahve içer misin?"den "Benimle evlenir misin?"e kadar çok değişik sorular geliyor. İlgiden dolayı çok mutluyum. Kötü bir şey yaşamadım şimdiye kadar.
Hepsini okuyamıyorum ama arada takip etmeye çalışıyorum. Twitter'dan bakmak daha kolay. Instagram'daki yorumları kaçırabiliyorum. Fan Page'ler oluyor Facebook'ta, onları takip ediyorum ve paylaştıklarını beğeniyorum. Benim adıma çok güzel şeyler çalışıyorlar. Hepsine çok teşekkür ederek genel yorumda bulunmaya çalışıyorum, tek tek cevap veremediğimi söylüyorum. En azından yorumları okuduğumu göstermeye çalışıyorum onlara.
EVLİLİK HAYALİ KURMADIM
Evlilik hayalleri kuran bir kadın olmadım. Benim için önemli olan, gerçekten sevdiğim ve her şeyi paylaşabildiğim biriyle birlikte olmak. Hayattaki en önemli şey bence, hayatının sonuna kadar her şeyi paylaşabileceğin birisini bulabilmek. Birlikteyken kendin gibi olabileceğin, her şekilde güvenebileceğin birisiyle birlikte olabilmek... Çocuk sahibi olmayı çok istiyorum. O yüzden evlenebilirim.
Aslında zor biriyim. Takıntılı bir sevgili derlerdi bana. Zor güvenen ama komik, esprili, çok şefkatli, anaç da denilebilir.
Romantizmi çok seven birisi değilim. Romantik bir gün, sevdiğim kişiyle evde zaman geçirebileceğim, film izleyebileceğim, yemek yapabileceğim, baş başa kalabileceğim bir gün.
Zaten ilişkinin içindeyken sürekli fedakarlık yapıyorsunuz. Birinin ihtiyaç duyduğu anda, çok uzakta da olsam kapısında bitivermek diyebilirim.
Özel hayatıma. Hiç tahammülüm yoktur. Onu her şeyden ayrı tutarım.
Çok fazla olmadığı için, o boş vakit benim için çok değerli. Sporumu yapmaya, bir şeyler okumaya, film izlemeye, müzik dinlemeye çalışıyorum.
Keşke daha az takıntılı olsaydım diyorum. Aslında bu özellik bir yandan bana yarıyor da. Çünkü işim konusunda çok titizim, disiplinliyim ama bazen bir şeylere çok takıldığım için yoruluyorum.
EN SON HABERLER
- 1 Yerin hazır Fedon baba! Yazın sembol ismine esprili karşılama!
- 2 Kaçın yoldan! Yıldız geliyor! Yıldız Tilbe bu kez polis aracına çarptı
- 3 Yumoş’tan Bambaşka Bi’ Ferahlık Deneyimi
- 4 Kardeşlerim'de Akif ile Süreyya köşeye sıkışıyor
- 5 BBC’yi kandıran esnaf!
- 6 'Bu evlilik yürümez' Umut Evirgen ve Alina Boz çifti 'Boşanıyorlar' iddialarına isyan etti!
- 7 Mutfak Bahane final gününe sevilen sanatçı Gülşah Buzlu damga vurdu
- 8 SON DAKİKA! Acun Ilıcalı'nın acı günü! Acun Ilıcalı'nın amcası Gürbüz Ilıcalı hayatını kaybetti
- 9 Benzetilmek mutlu ediyor
- 10 İnci Taneleri'nin Azem'i Yılmaz Erdoğan'ın siz bir de gerçek kızı Berfin'i görün... Herkes oyuncu olacak derken!