Son Güncelleme: Çarşamba 12.08.2020
Kabul edilmek…
FARKLI YAŞAMLAR
Bu kanıya nasıl vardığımıza gelince… Efendim, kimse küçük bir kasabada tıkılıp kalmış bir yaşam sürmek istemiyor. Bu da ailemizden kalacak küçük bir arsanın üzerine emekli olduğumuzda yaşamayı hayal ettiğimiz bir ev dikmek istemediğimiz anlamına geliyor. Hayatın hızını kaybetmemek ve kendi potansiyelimizin farkına varamamayı kabul ettiğimiz bu nokta su götürmez bir gerçek. Bununla ilgili yapılan araştırmalarda, insanların sonradan keşfettikleri yerlerde yaşam kurmak istediğine dair bir bilgi de var. Kısacası eskiden bakkallar ve oğulları vardı, artık o da mazinin tozlu sayfaları arasında bir anı olma yolunda. Şimdilerde insanların hedefi, bireysel başarı grafiği çizmek. Bu durum da, dünyadan bihaber bireylerin değil, her daim bir fikri olan bireylerin yetiştiğini, bilginin gerçek olup olmadığının araştırılmasıyla bile bir rekabetin doğduğunu gösteriyor bizlere. Burada kaybedilmemesi gereken en değerli olgu ise, değişen teknoloji çağında toplumsal sorunları insani duygularla çözmenin en iyi yöntem olduğudur. Bu yöntemin eski ama en iyi yöntem olduğunu görmek zorundayız. Aksi takdirde hepimiz bu yeni dünya düzeninde hızla sistemleşen bir veri tabanı olmak üzereyiz. Hatta makineyi çalıştıran birer dişliyiz. Belki hiçbirimiz sistemi reddetmeden ama makineleşmeden de sistemin bir parçası olup orta yolu bulabiliriz.
KENDİMİZİ TANIMAK
Birbirimizi çözmeye çalışırken, bakış açımızla da olabildiğince duyarlılığımızı kaybetmeden hareket etmek hayata dair çabamıza bağlı. Bu sayede telefon ekranı gibi donup ağır depresyonlara girmez, kişisel hayatlarımızda pişman olacağımız kararlar almayız. Unutmayın, zaten özgüven eksikliği ve aşırı öfke yüzünden sağlıklı kararlar almak neredeyse imkansızlaştı. İstersek 'Bir kere de ben hata yapayım' tesellisi ile yola devam edebiliriz. Ancak bu da yalnızca züğürt tesellisi olur ve kendimize sorular sorarız. Kendi hayallerimizi kurmadan önce kendimizi kabul etmek zorundayız. Teknolojinin ve 'like'ların arasında boğulmayacağımız, yetersizlik hissinin üstesinden gelebileceğimiz, kendi koruma kalkanımızı yaratacağımız bir dünya yaratmak zor olmasa gerek. Kendimizden kaçmak yerine benliğimizi kucaklamak hayatın püf noktası.
ASTRO GÜNDEM
Güneş-Neptün ilişkisi; denizleri ve boğazları konuşmaya devam edeceğimizin habercisi. Çin hükümetinin denizlerde yapacağı tatbikatlar mesaj olarak algılanabilir. Covid– 19 virüsünün hayvanlara etkisi farklı bir boyuta geçebilir.
EN SON HABERLER
- 1 Yargı’nın yıldızları Pınar Deniz ve Kaan Urgancıoğlu’ndan esprili paylaşım! Sosyal medyaya damga vurdular!
- 2 Aşkı Memnu'nun Adnan'ı Selçuk Yöntem'in 40 yaşındaki oyuncu kızı bakın kim çıktı! Meğer hepimiz tanıyormuşuz...
- 3 Bir döneme damga vurmuştu! Hepimiz onu Asena olarak tanıyoruz ama…
- 4 Körpecik Hülya su gibi! Seren Serengil gençlik karesini paylaştığı Hülya Avşar'a övgüler yağdırdı! "Kimseyi gormedim ben senden daha güzel"
- 5 Ünlü şarkıcı Kibariye'nin kızı Birgül’ü bakalım şimdi tanıyabilecek misiniz? “Resmen estetik mucizesi”
- 6 Kolpaçino'nun galerici Şahin'i Serkan Şengül iğne ipliğe döndü tam 65 kilo verdi! Görenler asla tanıyamadı!
- 7 Neslihan Yargıcı'dan şarkıcı Nilüfer'e sert eleştiri geldi! “O itibara yazık”
- 8 Aldatmak'ta Güzide yeni bir çıkmaza giriyor
- 9 Ünlülerin merak edilen özellikleri burçlarında saklı... Bakın hangi ünlü, hangi burç?
- 10 İnci Taneleri'nin Azem Yücedağ'ı Yılmaz Erdoğan'ın güzel oyuncudan olan oğlu Rodin'e bakın! Tıpkı babasının kopyası!