Pazartesi 08.10.2019
Son Güncelleme: Salı 08.10.2019

Burak Sergen: Kadın izleyici hırgürün ortasındaki güzel aile tablosunu seviyor

‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ kadrosuna katılan Burak Sergen, dizinin kadınlar tarafından da ilgi gördüğünü söyledi: Dizide, o kadar hırgürün arasında güzel bir aile var. Bu hayatta hepimizin sığındığı iyi yerler vardır. Bunlar işlendiğinde hikaye gerçeğe yakın olur ve izleyiciyi bağlar

Atv dizisi 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'ın yeni sezonuna 'Feyyaz' karakteriyle dahil olan Burak Sergen'le Mercure Hotel'de bir araya geldik. Usta oyuncu; dizi, canlandırdığı karakter ve özel hayatıyla ilgili açıklamalar yaptı.
EDHO takip ettiğiniz bir dizi miydi?
Yer yer takip ediyordum arkadaşlarım oynadığı için. Biz bir elin parmakları kadarız. Herkes birbirinden haberdardır. Çok sevilen, iyi bir dizi. Dizilerde dört kaleme dikkat edilir. İyi senaryo, iyi prodüksiyon şirketi, iyi kanal ve iyi kadro. Bu dört unsur EDHO'da var.
Canlandırdığınız 'Feyyaz' dizinin gidişatını nasıl etkileyecek?
Dizide rengi belli olmayan bir karakteri canlandırıyorum. Kimlere dokunacak, nereye evrilecek ben de merak ediyorum. Selda Alkor ve Naz Elmas da diziye katıldı. Biz 'Hızır'ın ve çevresinin tam karşısında duran bir aile olarak girdik diziye. Masaya oturmam dengeyi değiştirecek.
'Feyyaz'ı ilk bölümden sahiplendi izleyici...
Benim arka yapımdan kaynaklanıyor. Seyircimle hep iç içe olan bir sanatçıyım. Tiyatro, sinema, dizi; nerede oynarsam oynayayım, hep onların arasındayım. Sokakta bile hayranlarımla konuşarak gideriz. Bazen "Abi biz senden nefret ediyoruz ama bir fotoğraf çektirebilir miyiz?" diyorlar. Kötü karakterleri iyi canlandırmayı başarabilen sanatçılardanım.
Dizinin çok fazla da kadın takipçisi var. Bunun nedeni ne sizce?
Dizide çok fazla kadın karakter, çok güzel hikayeler var. Bu kadar hırgürün arasında çok güzel bir aile var. Hayatın kötü taraflarının yanında sığındığımız iyi yerler de vardır. Bunlar işlendiği zaman gerçeğe yakın olur ve izleyiciyi bağlar.

KALICI OLMAK İÇİN EĞİTIM ŞART

Yılların sanatçısı olarak dizilerin ne kadar ilgi göreceğine dair bir öngörünüz oluyor mu?
Artık kesin olmamakla birlikte nereye gideceğini kestirebiliyorum; "Bu tutar" ya da "Bu olmaz" diyorum. Çok yanıldığımız durumlar da olabiliyor. Bu sektörü moda gibi düşünün. Dar paçayken, İspanyol paça oluyor. İspanyol paça giyenlerin dizileri tutuyor. Dizinin gidişatı ülkedeki değişken şeylerle ilintili.
Bu işte kalıcı olmak zor mu?
Ben çok sağlam hocalardan eğitim aldım, sağlam ailesi olan bir oyuncuyum, sosyal çevrem iyi. Bu kriterlerin hepsinin iyi olması lazım. Ve elinize gelen fırsatı iyi değerlendirmeniz gerekiyor. Kalıcı olmak için donanımlı olmalısınız. Ama "Benden daha kralı yok" diyen çok sevgili genç arkadaşlarımın ikinci işi yapmadığını iyi bilirim.
Diziler kolay para kazanma aracı olarak mı görülüyor günümüzde?
Sanatçıysanız idealiniz olmalı. Yaşamak zorundayız, para olması gerekiyor ama ideallerimizden taviz veriyorsak o zaman yoldan sapıyorsunuz. Çoğu üniversitede öğretim görevlisiyim. Öğrencilere hep "Niye sanatçı olmak istiyorsun?" diyorum. "Bir dizide oynayıp meşhur olsam" diyenler oluyor. İdealin buysa, elin yüzün düzgünse, güzel kız veya erkek diye iş veriyorlar ama kalıcı olamazsın. Eğitim almalısın öncelikle.
Bu büyülü dünya gençleri içine mi çekiyor?
Evet, hep bir yükseltinin üzerinden insanlara bakıyorsunuz. O kadar etkileyici... Herkes kendisiyle birileri fotoğraf çektirsin, imza dağıtsın istiyor. Ama çok zor tarafları var; kalıcılık, para, rekabet, yarış... Bunlar yıpratıcı. Beyninizin, kalbinizin bunlara dayanması lazım. Ayrıca göz önündesiniz, sizi takip ediyorlar. Verdiğin şey yanlış algılanırsa çok tehlikeli olabilir. Sanatçı tabii ki özgürdür ama halkı yönlendirme konusunda titiz olmak lazım.

CANSIN BENİM İZİM

Oğlunuz Cansın'ın oyunculuğa ilgisi var mı?
Cansın, bu hayatta yaptığım en doğru şey. Benim için hayatta bıraktığım iz. Cansın, algıları açık, enteresan bir çocuk. Benim annem-babam da sanatçıydı. Kendimden örnek vereyim; bir şekilde kuliste büyüyorsunuz. Anne-babamı yükseltinin üzerinde TV'lerde görüyordum. Siz bir yerlerde göründüğünüz zaman çocuğunuz da kendisini orada görmek istiyor. Cansın, muhteşem gitar çalıyor, tiyatro oyunculuğu da iyi. Genetiğinde var. Sporu yapıyor ama havalı bir şekilde yapıyor, hep ruh katıyor. Bu ruh katması onun farklı olmasını sağlıyor. Sanatçı çocuklarında bu vardır. Çok duygusallardır. Önlerinde büyük bir yelpaze açar.
Baba olmak hayata bakışınızı değiştirdi mi?
Değiştirmez mi! Cansın bana bu payeyi verdiği zaman, krallık tacını başıma taktığımda; buranın ne kadar ulvi, yüce ve özverili bir mertebe olduğunu anladım. Babalık çok zor. Her şeyi iki kez düşünüyorsunuz. Su içiyorsunuz, "O da içiyor mu?" diyorsunuz. 'İyi uyuyor mu, güne iyi başladı mı?' diye düşünüyorsunuz. Babalık ateşten gömlek.
Cansın'ın annesiyle ayrıldıktan sonra güzel bir arkadaşlık kurdunuz. Bunu yakalamak zor oldu mu?
Ayrılıklar olabilir ama ana-babalık bakidir. Çocuğunuz beyninizin en güzel yerinde duruyor. Aşk bitmiş olabilir. Bunun gerekliliklerini de bağırmadan çağırmadan yapmak en güzeli. Geriye baktığı zaman oğlumun utanacağı bir durum yaşatmamaya çalışıyorum.
HEM KASIRGALI, HEM TEMİZ HAVALI BİR İLİŞKİMİZ VAR
Nihan Ünsal ile nişanlısınız. Düğün ne zaman?
İnşallah bütün şartlar olgunlaştığında evleneceğiz. Çok güzel, fırtınalı, kasırgalı, temiz havalı, yağmurlu yani bütün duyguları barındıran bir ilişki yaşıyorum. Bundan da çok mutluyum. Nihan bana çok iyi bakıyor, beni çok iyi seviyor. İyi sevmek çok zor, iyilikleri sevgiyle birlikte karşındakine vermek çok zor. Bir insanın devamlı bunu hissetmesini sağlamak da öyle. Elimizde olanlara sahip çıkmamız gerekiyor. İkimiz de birbirimizi iyi seviyoruz.
SEYİRCİ BENİ KÖTÜ ADAM ROLLERİNDE GÖRMEK İSTİYOR
İzleyici sizi kötü karakterlerde görmeyi seviyor...
Evet, halk kötü olmamı seviyor. Yine kötülükler peşindeyiz. Bir insanın iyi olduğunu bilmeniz için kötülerin olması gerekiyor. Kötüyü iyi oynadığınız takdirde iyiler ortaya çıkıyor. Kötü karakterler pek tercih edilmez ama ben özellikle bu karakterler üzerinde yoğunlaşırım.
16 EKİM'DE PRÖMİYER YAPACAĞIZ
Yeni oyununuzla da izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyorsunuz...
Tuncer Cücenoğlu'nun yazdığı, Işıl Kasapoğlu'nun yönettiği, prodüktörlüğünü Filiz Çetin'in yaptığı, şair Neyzen Tevfik'in hayatını anlatan tek kişilik bir oyunumuz var. 16 Ekim'de prömiyerini yapacağız. Son provalarımızı gerçekleştirdik. Heyecanla izleyiciyle buluşmayı bekliyoruz.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.